11. Hukuk Dairesi 2015/5521 E. , 2016/3042 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/12/2014 tarih ve 2014/420-2014/469 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl davada davacı birleşen davada taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 01.03.2016 günü hazır bulunan asıl davada davacı birleşen davalı vekilleri Av. ...ile Av. ...ve asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında 10/08/1998 tarihli sözleşmesel ilişkiye dayalı ipotek ilişkisi gereğince....Gemisi üzerinde toplam 9.000.000,00 USD miktarında ipotek tesis edildiğini, gemi üzerine tesis edilen ipotekle birlikte asıl alacağın güvencesi zımnında geminin navlun ve sair gelirlerinin bankaya temlik edildiğini, davalının ödemelerini aksatarak temerrüde düştüğünü,..."nın 909/2. maddesi doğrultusunda müvekkili bankanın alacağının tehlikeye düştüğünü, alacağın teminatını oluşturan geminin teminat özelliğini koruması amacı ile geminin seferden meni taleplerinin bulunduğunu ileri sürerek, 9.000.000,00 USD alacaktan dolayı ipotek haklarının tespitine, gemi üzerine kira gelirleri, hak ve menfaatleri ile navlunu üzerinde hapis hakkı tanınmasına, ..."nın 909"ncu maddesi gereğince geminin seferden men edilerek, yediemine teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, davaya konu....isimli geminin sefere hazır olduğunu ve ...taşıyan geminin seferden men edilemeyeceğini, iddia edilen tehlikeli ve zorunlu halin gerçekleşmediğini, davacı tarafından belirtilen ipotek alacağının teminatının müvekkiline ait ... Gemisi üzerine tesis edilmiş olduğunu, ... isimli geminin de davacı tarafça ..."de tutulduğunu, ikinci ipoteğin dayanağı alacağın... Bankası tarafından ödendiğini, borcun muaccel olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. .../...
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili şirketin....isimli geminin donatanı olduğunu, müvekkili şirketin diğer bir gemisi olan ... Gemisini 1996 yılında aldığı sırada 13.500.000,00 USD kredi kullanıldığını, bu kredinin teminatı olarak ... Gemisi üzerinde 14.400.000 USD,....Gemisi üzerine ise 2.400.000,00 USD ipotek tesis edildiğini, 1998 yılında... Bankası vasıtası ile...... ..."den kredi kullanıldığını, kredi ilişkisinde... Bankası"nın...."ye karşı borçlu olduğunu, müvekkilinin ise kefil sıfatıyla yer aldığını, bu kredinin teminatı olarak....Gemisi üzerinde 6.600.000,00 USD ipotek tesis edildiğini,... Bankasının bu borcu ödediğini, buna rağmen ipoteğin terkin edilmediğini,....Gemisi üzerinde 6.600.000,00 USD olmak üzere 2 adet ipotek bulunduğunu, ipotek alacaklısı... ..."nin selefi olduğunu iddia eden ..."nin kredi sözleşmesi çerçevesinde müvekkilinin bakiye 6.571.167,81 USD borcu olduğundan bahisle ... isimli gemiyi seferden men ettirdiğini, geminin cebri satış işlemleri sonucunda 09/10/2003 günü 6.840.000 USD bedelle satıldığını, ... Gemisinin 07/06/2003 tarihinde ...’de tutuklandıktan 3 gün sonra....Asliye Hukuk Mahkemesi’nde alacaklarının tehlikeye girdiğinden bahisle dava açtığını,....gemisi hakkında seferden men kararı verildiğini, talep konusu kararın bozulduğunu, Geminin10/06/2003 ile 27/04/2004 tarihleri arasında seferden men edildiğini, 27/04/2004 tarihinde davanın açıldığı tarihe kadar yurt dışında sefer yapamadığını, geminin sefere çıkmasına engel olan davanın 19/01/2006 tarihli karar ile açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu süreçte müvekkiline ait geminin 10.5 ay hiç bir sefer yapamadığını, geminin yurt dışına gidemeyecek şekilde tedbir kararı verilmiş olması sebebi ile müvekkilinin ticari faaliyetinin karlı olmadığını ve gerektiği şekilde yürütemediğini, müvekkilinin zarara uğradığını, belirterek iddia ederek 50.000 USD maddi tazminatın davalıdan tahsiline, alacağa geminin seferden men edildiği 10/06/2003 tarihinde itibaren USD mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz tatbik edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile istemini artırmıştır
Birleşen davada davalı vekili, davacının ... isimli gemiyi almak için 13.500.000 USD kredi aldığını, bu borcun karşılığı olarak her iki gemi üzerine ipotek tesis edildiğini, taraflar arasında kredi sözleşmesi ile gemilerin tüm gelir ve sigorta tazminatlarının bankaya temlik olunduğunu, davacının müvekkili bankaya borcunu ödemediğini, ... Gemisinin 09/10/2003 tarihinde tutuklu bulunduğu ... ... cebri icra yolu ile satıldığını, kararın henüz kesinleştiğini, davacının müvekkili bankaya 09/10/2005 tarihi itibari ile temerrüt faiz, masraflarla birlikte 7.579.734,69 USD borcu olduğunu, borçlunun temerrüt durumunun bağımsız yeminli mali müşavirlik şirketinin raporu ile sabit olduğunu, davacının toplam olarak 11.607,093 USD"lik ödeme yaptığını, bu ödemelerin 6.487.165 USD’lik kısmının temerrüde düştüğünü 14/05/2003 tarihi itibariyle ödenmesi gereken kredi borcunun faizsiz 6.306,254 USD olduğunu, davanın Hamburg Mahkemelerinde açılması gerektiğini,.... Asliye Hukuk Mahkemesi kararı yönünden davacı yanın beyanlarının yanlış olduğunu, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği yönündeki beyanların doğru olmadığını, davanın derdest olduğunu, açılmamış sayılması yönündeki kararı bozulduğunu savunarak, davanın yetki, derdestlik ve esas yönünden reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, henüz hukuka aykırılık yönünden verilen karar kesinleşmemiş bulunmakla zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, bu nedenle davalı bankanın zamanaşımı itirazına itibar edilmediği, asıl davada davacı bankanın dayandığı TTK"nın 909 ncu maddesinin kenar başlığının "..gemi değerinin düşmesine karşı tedbirler " şeklinde düzenlendiği, bu düzenlemenin amacının ipoteğe konu borcun muacceliyetinden önce başvurulabilecek bir düzenleme olarak yasaya konulduğu,
amacın, geminin malikinin işletme tarzı nedeni ile gemi ve tesisatının kötüleşip ipoteğin sağladığı teminatın tehlikeye düşmesi ya da böyle bir tehlikenin endişe edilip malik tarafından gerekli tedbirler alınmadığı taktirde ipotek alacaklısının müracaatı üzerine mahkemenin tehlikeyi önleyici tedbirler almasını sağlamanın amaç edinildiği, bu niteliği itibariyle geçici hukuki koruma sağlayan bir hukuki düzenleme olduğu, davacının isteminin TTK"nın 909.maddesine dayalı geçici hukuki koruma talebi olduğu kadar aynı zamanda İİK.nın 150/h maddesi kapsamında rehin hakkının tanınması mahiyetinde olduğu, talep tarihi itibariyle TTK"nın 909. maddesi gereğince geminin değerinin düşmesi riskini doğurabilecek şekilde gemi ve tesisatının kötüleştiği, malikin işletme tarzı itibariyle böyle bir zarara sebebiyet verebileceğinin ispat edilemediği, 10/06/2003 tarihi itibariyle geminin klaslı, sigortalı olduğu ve işletmekte bulunduğu, davacının geminin ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile şartları oluşmuş ise alacağın tahsili yoluna gitmesi mümkün iken ipotek bedelinin çok üzerinde bir değer için TTK"nın 909.maddesine göre geçici hukuki koruma önlemi örtüsü adı altında, burada ön görülen imkanlar aşılmak sureti ile alacağın gemi üzerinden tahsili yoluna gidilmesi koşullarının oluşmadığı, bu nedenle asıl davanın reddi gerektiği, asıl davada alınan hukuki koruma tedbiri niteliğindeki, 10/06/2003 günlü kararın bu nedenle hukuka uygun olmadığı, 10/06/2003 tarihi ile ihtiyati tedbirin tamamen kaldırıldığı 19/01/2006 tarihine kadar dava tarihi itibariyle gerçekleşen kardan yoksun kalınan tazminat miktarının 1.456.930,80 USD olduğu, karın değişebileceği ve net miktarının koşullara göre değişmesinin mümkün olduğu, davacı..."ün men kararından sonra basiretli bir tacir gibi davranarak bakiye borcunu ödememek sureti ile zararın artmasına sebebiyet verdiği, 818 sayılı BK.nın 44 maddesi gereğince tespit edilen yoksun kalınan kar tazminatı talebinden yaklaşık olarak %20 oranında indirim yapılmak sureti ile birleşen davada davacının talep edebileceği karın 1.165.544,64 USD olduğunun benimsendiği, ıslahla yapılan istemde faiz talebinde bulunulmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı vekili ile birleşen davada taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Asıl dava, gemi üzerinde ipotek hakkının tespiti, bu hakkın temini amacıyla geminin kira gelirleri, hak ve menfaatleri ile navlunu üzerinde hapis hakkı tanınması, geminin seferden men edilerek yeddiemine teslimi, birleşen dava ise, davacıya ait “...” isimli gemiye haksız uygulandığı iddia edilen geçici koruma tedbiri ile seferden men ve bu sebeple çalışmasının kısıtlanmasından kaynaklanan zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda yukarıda yazılı gerekçelerle asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, asıl davada davacı vekili tanker olan geminin yurt dışına çıkması olasılığı da nazara alınarak mülga..."nın 909/2 nci maddesi hükmü uyarınca talep de bulunmuş olup, böyle bir ihtimalde dahi ipotekli alacaklının haklarını tehlikeye sokabilecek bir durumun bulunduğu kuşkusuzdur. Zira, bu ihtimalde, ipotekli alacaklı bir yandan geminin akıbetini takip etmek, diğer yandan alacağı muaccel olduktan sonra gemiyi cebri icra ile sattırmak imkanlarından mahrum kalma tehlikesi ile karşı karşıyadır. İşte tüm bu ve benzeri durumlarda anılan madde hükmünün uygulama alanı bulacağı ve ipotekli alacaklının gerekli tedbirlerin alınmasını hakimden isteyebileceği açıktır.
Öte yandan, geçici bir hukuki koruma olan mülga 6762 sayılı..."nın 909/2 nci maddesi “ ... gemiye işletme tarzı neticesi olarak ipoteğin sağladığı teminatı tehlikeye koyacak surette gemi veya tesisatının kötüleşmesinden veya ipotekli alacaklının haklarının başkaca tehlikeye girmesinden endişe olunur yahut üçüncü şahıslar tarafından vukubulacak bu gibi müdahale veya sair tahribata karşı malik lüzumlu tedbirleri almazsa, alacaklının talebi üzerine mahkeme tehlikenin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına karar verir; mahkeme başka tedbirleri kafi görmezse alacaklının derhal ipoteği paraya çevirebilmesine
karar verir.” hükmünü haiz olup, anılan hüküm ipotekli alacaklının maddi hukuka ilişkin olan alacak hakkının doğrudan elde edilmesine hizmet etmemekte, başlatılan veya ileride başlatılacak takibin tahsil ile sonuçlandırılması yolunu açık tutarak alacaklının alacağının elde etmesine etkili bir hukuki koruma sağlamaktadır. Diğer bir deyişle ...."nın 909/2’ye göre alınacak tedbir ile ipotekli alacaklının hakkının tehlikeye girmesi önlenecek, yapılmış veya ileride yapılacak takibin başarı ile sonuçlanmasına hizmet edilmiş olunacaktır. Böylece, ipotekli alacaklının temel hakkı olan ipoteğin paraya çevrilmesini talep etme ve satış bedelinden alacağını tahsil etmek imkanı korunmuş olur. Bu bağlamda mahkemece verilen anılan yasal hükme dayalı 10.06.2003-27.4.2004 tarihli geçici hukuki koruma kararları ile isteğe uygun gerekli tedbirler alınarak e.."nın 909 ncu maddesi hükmünce davalıya ait ve davacıya ipotekli gemi üzerinde hapis hakkının tanınmasında ve geminin seferden men edilerek yed’i emine teslim edilmesinde ve seyri seferinin Türk Kara Suları ile sınırlandırılmasında kabulün aksine yasaya aykırılık bulunmadığının kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, mahkemece asıl davada istem tarihi itibariyle e...."nın 909/2 nci maddesi koşullarının oluştuğu ve verilen kararlarda hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilerek asıl davanın ele alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış ilkeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı isabetli olmayan yazılı gerekçelerle asıl davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2-Birleşen davada davalı vekilinin temyizine gelince, birleşen dava, davacıya ait “....” isimli gemiye haksız uygulandığı iddia edilen geçici koruma tedbiri ile seferden men ve bu sebeple çalışmasının kısıtlanmasından kaynaklanan zararın tahsili istemine ilişkin olup,mahkemece birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, birleşen davanın akıbetinin asıl davanın akıbetine bağlı olması karşısında mahkemece asıl davadaki ilkelerden hareketle birleşen davanın değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında birleşen davanın dahi davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3-Bozma neden ve şekline göre birleşen davada davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise diğer, asıl davada ise davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3)numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise diğer, asıl davada ise davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalı tarafa verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 18/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.