10. Hukuk Dairesi 2016/4245 E. , 2018/5365 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirttiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
14.01.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle açılan davanın yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
07.05.2012 tarihli kusur raporuna göre, davalı işverenin %80, sigortalının %20 oranında kusurlu olduklarının belirtildiği anlaşılmıştır.
Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa, 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, özellike kaza mahallinin yeterince aydınlatılıp aydınlatılmadığı ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, ayrıca maddi olgunun bilirkişi raporunda farklı, sigortalı ve tanık İsmail Kalan"ın beyanında farklı anlatıldığı anlaşılmış olup sigortalıya ait tüm tedavi kayıtları da getirtilerek maddi olgu belirlenip bu kapsamda olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, buna göre davada kusurlu olan tarafların kusur oran ve durumlarını ayrıştırarak, oluşa uygun nitelikte kusur raporu alınmalıdır.
Diğer taraftan sigortalının meslekte kazanma gücü kayıp oranı %86 iken itiraz üzerine YSK"nın 23.03.2012 tarihli raporu ile %86 olarak tespit edilmiş, ... 3. İhtisas Kurulu"nun 10.04.2013 tarihli raporunda %59 olarak belirlendiği son olarak ATK Genel Kurulunun 30.04.2015 tarihli raporunda %59 olarak belirtildiği anlaşılmış olup, sürekli iş göremezlik derecesinin tespit edilmesi hususunda mahkemece izlenen yol yerinde ise de, aldırılan raporlarda davalı hakkında sürekli iş göremezlik derecesinin baştan itibaren mi %59 olduğu yoksa azalma kaydıyla mı %59 olduğu, azalma kaydıyla %59 olmuş ise hangi tarih itibariyle azaldığı hususu belirtilmediği gibi azalma nedeninin de belirlenmediği görülmekle, mahkemece sürekli iş göremezlik derecesinin baştan itibaren mi %59 olduğu yoksa sonradan azalma kaydıyla mı %59 olduğu araştırılıp belirlenmeli, belirlenecek oranın karşılığı ilk peşin değer Kurumdan sorularak, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hükmü temyiz etmeyen davalı yönünden oluşan usulü kazanılmış hak, kusur ve miktar yönünden gözetilerek karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 31.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.