11. Hukuk Dairesi 2016/2663 E. , 2016/3087 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/07/2014 tarih ve 2013/427-2014/350 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin çeke dayalı borçlusu ve hakkında takip başlatılan ...."un 11.02.2004 tarihinde vefat ettiğinin öğrenildiğini, borçlunun mirasçıları ...., ...., .... ve ... aleyhine ödeme emri gönderildiğini, mirasçıların itirazları için icra hukuk mahkemesinde açtıkları davanın reddedilerek kesinleştiğini, asıl borçlunun mirasçısı ...."in de 13.03.2010 tarihinde vefat ettiğini, bu kez ...."in mirasçıları olan davalılara ödeme emri gönderildiğini, davalıların icra takibine itiraz davası açtıklarını, icra hukuk mahkemesince takip zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesiyle icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, derecattan geçen kararın kesinleştiğini, kesinleşme tarihi olan 08.07.2013 tarihi itibariyle davalıların haksız zenginleştiğini ileri sürerek müvekkili alacağının tespiti ile alacağa faiz uygulanmasını talep ve dava etmiş, dava değerini 17.000 TL olarak göstermiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı def"i ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, alacağın zamanaşımına uğramadığının tespiti için 7 günlük süre içinde davanın açılması gerektiğini, oysa bu davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını, genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık sürenin dolduğunu, işletilen faize itiraz ettiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının eda davası açma imkânı varken tespit davası açtığından hukuki yararının bulunmadığı, davanın eda davası mahiyetinde olduğu kabul edilse dahi davanın dayanağı niteliğinde olan Bakırköy 3. İcra Hukuk Mahkemesi"nin 27.07.2012 Tarih, 2012/589-937 E.K. sayılı icranın geri bırakılmasına kararının onanmasına dair Yargıtay 12. Hukuk Dairesi"nin 31.01.2013 T., 2012/24813 E., 201273093 K. sayılı kararına karşı başvurulan karar düzeltme isteminin reddine dair Yargıtay 12. Hukuk Dairesi"nin 06.06.2013 T., 2013/14327-21084 E.K sayılı karar düzeltme isteminin reddi kararının, davacı vekiline 08.07.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin eldeki davayı yaklaşık olarak dört ay sonra 07.11.2013 tarihinde açtığı, bu itibarla süresinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, 6762 sayılı TTK"nın 644 (6102 sayılı TTK"nın 732) üncü maddesine dayalı olup murisin vefatı ile mirasçıları aleyhine açılmıştır. Mahkemece, davacının eda davası açma imkânı varken tespit davası açtığı, bu nedenle hukuki yararının bulunmadığı, davanın, eda davası olarak açıldığı kabul edilse dahi İİK"nın 33/a-2 maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, dava dilekçesindeki "davalılar ..... BK"nın 61-66. maddeleri ve TTK"nın 644. maddesi gereği ...... haksız zenginleşmiş bulunduklarından, İcra Müdürlüğünün 2011/10087 E sayılı takip dosyasında bulunan alacağımızın tespitiyle alacağımıza karar verilmesini ve alacağımıza faiz uygulanmasını" şeklindeki talep, alacağın tahsili istemini içermekte olduğundan mahkeminin davayı tespit davası olarak nitelendirmesi doğru olmadığı gibi, davacının İİK"nın 33/a maddesi kapsamında bir talebinin de bulunmadığı nazara alındığında hak düşürücü sürenin geçtiği yönündeki gerekçe de yerinde değildir.
Ancak, dava konusu çek üzerinde keşideci olarak .... görünmekte olup muris ise cirantadır. 6762 sayılı TTK"nın 644 üncü maddesi uyarınca poliçeden dolayı borcu düşmüş bulunan cirantaya karşı sebepsiz iktisaba dayalı dava açılamayacağından sonucu itibariyle doğru olan hükmün 1086 sayılı HUMK"nın 438/son maddesi gereğince bu gerekçe ile onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 4,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 21/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.