
Esas No: 2014/5188
Karar No: 2014/5188
Karar Tarihi: 19/12/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
BİLAL DEMİRDAĞ BAŞVURUSU (2) |
(Başvuru Numarası: 2014/5188) |
|
Karar Tarihi: 19/12/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
M. Emin KUZ |
Raportör Yrd. |
: |
Ceren Sedef
EREN |
Başvurucu |
: |
Bilal
DEMİRDAĞ |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru,
hakkında toplatma ve el koyma kararı bulunan bir kitaptan alıntılar içerdiği
gerekçesiyle ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya gelen
dokümanın kendisine verilmemesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu başvuru tarihinde, Türkçe adı Kürdistan İşçi
Partisi olan silahlı terör örgütü PKK"ya üye olmak suçundan Ankara 2 No.lu F
Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü
olarak bulunmaktadır.
10. İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu (Eğitim Kurulu) 7/2/2014 tarihli
kararında, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun"un 62. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca,
başvurucuya gelen "Dipnot" adlı derginin 5/2011 sayısının başvurucuya
verilmemesine karar vermiştir. Eğitim Kurulu, adı geçen dokümanın 79 ilâ 91.
sayfaları arasında, hakkında toplatma ve el koyma kararı bulunan
"Demokratik Uygarlık Manifestosu Özgürlük Sosyolojisi (üçüncü kitap)"
ve "Demokratik Uygarlık Manifestosu Kapitalist Uygarlık Maskesiz Tanrılar
ve Çıplak Krallar Çağı (ikinci kitap)" isimli kitaplardan birebir
alıntılara yer verildiğini tespit etmiştir.
11. Eğitim Kurulu kararına karşı başvurucunun Sincan İnfaz
Hâkimliğine yaptığı şikâyet, Hâkimliğin 25/2/2014 tarihli kararı ile
reddedilmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
"...Eğitim Kurulu kararına konu yazının
da yasaklanmış bir kitaptan alındığı anlaşılmış olup Kanundaki düzenleme
gözetildiğinde Eğitim Kurulu"nun kararında hukuka aykırılık söz konusu
değildir. Bu nedenle şikayetin reddine karar vermek gerekmiştir."
12. Başvurucu, Hâkimliğin ret kararına karşı itiraz yoluna
başvurmuştur. İtirazı inceleyen Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi, İnfaz
Hâkimliğinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun
itirazının reddine karar vermiştir. Bu karar, başvurucuya26/3/2014 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 7/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
14. Mevcut başvurunun değerlendirilmesi sırasında göz önünde
bulundurulan ulusal hukuk kaynakları için bkz. Mehmet
Çelebi Çalan, B. No: 2014/4163, 19/12/2017, §§ 14-15.
B. Uluslararası Hukuk
15. Mevcut başvurunun değerlendirilmesi sırasında göz önünde
bulundurulan uluslararası hukuk kaynakları için bkz. Ahmet Temiz (6), B. No: 2014/10213, 1/2/2017, §§ 17-18.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 19/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
17. Başvurucu, başvuruya konu dokümanın kendisine verilmemesinin
keyfi olduğunu ve derece mahkemelerinin kararlarında ifade edildiği gibi
başvuru konusu dergi hakkında mahkemeler tarafından verilmiş herhangi bir
yasaklama kararı bulunmadığını ileri sürmüştür. Başvurucu, Anayasanın 26. maddesininihlal edildiğini belirterek ihlalin tespit
edilmesi talebinde bulunmuştur.
18. Bakanlık görüşünde, başvuruya konu dokümanda yer alan
yazıların, hakkında toplatma ve el koyma kararı bulunan bazı kitaplardan
birebir alıntı içermesi nedeniyle başvurucuya verilmediği, bu noktada Eğitim
Kurulunun söz konusu yazıların içeriği konusunda bir takdir yetkisinin
olamayacağı ileri sürülmüştür. Bakanlık, cezaevine kapatılmış kişilerin bilgi
ve kanaatlere ulaşma özgürlüklerinin bulunduğunun tartışmasız olduğunu, bununla
birlikte cezaevlerinde suçun önlenmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması
amacıyla bu kişilerin bazı kısıtlamalara tabi tutulabileceklerini ifade
etmiştir. Dolayısıyla Bakanlık, somut başvuruya ilişkin kısıtlamanın demokratik
toplum düzeninin gereklerine uygun ve hedeflenen meşru amaçlarla orantılı
olduğunu ifade etmektedir.
B. Değerlendirme
19. Anayasa’nın 26. maddesi şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,
resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu
düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... gereğine uygun olarak
yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
1. Adli Yardım Talebi
Yönünden
20. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
22. İnfaz Kurumunda hükümlü olan başvurucuya gönderilen yazılı
bir dokümanın kendisine verilmemesinin, haber veya fikir alma özgürlüğü ve
dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturduğu kabul
edilmiştir.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
23. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir.Anayasa’nın 13. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler,
... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak
ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum
düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
24. Sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut
başvuruya uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin
ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama
koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
25. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun’un 62. maddesinin
kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
26. Başvuruya konu doküman infaz kurumunun düzeninin ve
güvenliğinin sağlanması ve suçun önlemesi amacıyla başvurucuya verilmemiştir.
Anılan müdahalenin, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru
bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
(1) Genel İlkeler
(a) Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri
Kavramı
27. “Demokratik toplum düzeninin gerekleri” kavramı; ifade
özgürlüğü üzerindeki sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde
olmasını, başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak
kendisini göstermesini gerektirmektedir. Demokratik toplum düzeninin
gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir
toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olmasını ifade etmektedir.
Buna göre sınırlayıcı tedbir, bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da
başvurulabilecek en son çare niteliğinde değilse demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151,
4/6/2015, § 51; Mehmet Ali Aydın [GK],
B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68; Tansel
Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).
(b)Mahpusların İfade Özgürlüğü
28. Mevcut başvurunun özelliklerinden biri başvurucunun yüksek
güvenlikli bir ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunmasıdır. Hükümlü ve
tutuklular, Anayasa"da korunan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak
sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri,
B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65; Hüseyin Sürensoy, B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44; Ahmet Temiz (6), § 33).
29. Anayasa"nın 26. maddesinin birinci fıkrasında ifade
özgürlüğüne herkesin sahip olduğu belirtilmiş, bunun sonucu olarak da Anayasa
Mahkemesi pek çok kararında hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünün de
Anayasa"nın koruması altında olduğunu vurgulamıştır. Mahkeme, hükümlü ve
tutukluların süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesinin bilgi ve kanaatlere
ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması altında
bulunduğuna karar vermiştir (Kamuran Reşit
Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 43; Hüseyin Sürensoy,
§ 44; İbrahim Bilmez, B. No:
2013/434, 26/2/2015, § 74; Ahmet Temiz (6),
§ 34).
(c) Terör ve İfade Özgürlüğü
30. Demokratik bir toplumda terörle mücadele politikaları başta
ifade özgürlüğü olmak üzere insan haklarının korunması gereğine uyumlu olarak yürütülmelidir.Özellikle terörle bağlantılı hususlarda
bilgi ve fikirlerin sağlıklı paylaşımı ancak ifade özgürlüğünün tam olarak
korunması ile mümkün olabilecektir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi -Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadına atıfla- pek çok kararında ifade
özgürlüğünün sadece devlet organları veya toplumun çoğunluğu tarafından
memnuniyetle karşılanan veya zararsız, ilgilenmeye değmez ve önemsiz görülen “düşünceler”
için değil; çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin doğasında bulunan bir
gereklilik olarak devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara
çarpıcı gelen, onları rahatsız eden saldırgan, şok edici, rahatsızlık veren
haber ve düşünceler için de uygulanabilir olduğunu vurgulamıştır (Abdullah Öcalan [GK], B. No: 2013/409, 25/6/2014 § 95;Bejdar Ro Amed, B. No: 2013/7363, 16/4/2015, §§ 62, 63; Kamuran Reşit Bekir, § 45, 61).
31.İfade özgürlüğünün korunmasının önemli bireysel ve derin
toplumsal sonuçları bulunmaktadır. Bu sebeple kişinin hakkı ile toplumun çıkarı
arasında ve dolayısıyla terörle bağlantılı meselelerde kişinin temel ifade
özgürlüğü ile demokratik toplumun terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı
kendisini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında bir denge kurulması ihtiyacı
ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte her durumda kamu gücünü kullanan
organların, bilhassa siyasi fikirlerin değerlendirilmesi gerektiği durumlarda
"terör" nitelendirmesinin kötüye kullanımına karşı dikkatli olmaları
özgürlüklerin korunması açısından hayatidir.
32. Mevcut başvuruya benzer olaylarda kamu gücünü kullanan
organların ve mahkemelerin görevi, somut olayın koşullarında hükümlü ve
tutukluların ifade özgürlüğü ile ceza infaz kurumunun güvenliğinin,
disiplininin, düzeninin sağlanması ve mahkumun ıslahı ihtiyacı arasında adil
bir denge sağlanıp sağlanmadığı değerlendirilmelidir ( Halil Bayık, §§ 32-33).
(d) Ceza İnfaz Kurumunun
Güvenliği
33.Mevcut başvurudaki gibi ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerde
söz konusu olan ceza infaz kurumunun güvenliği, disiplini ve düzeni ise derece
mahkemelerinin dava konusu ifadelerin, cezaevinin asayiş ve güvenliğini
tehlikeye düşüren, kamu görevlilerini hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç
örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak
haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve
yanlış bilgileri, tehdit ve hakaret oluşturan ifadeleri içerip içermediğini
değerlendirmeleri gerekir (Bejdar Ro Amed,
§ 80; idare ve derece mahkemelerince söz konusu değerlendirmelerin yapılmaması
nedeniyle ihlal sonucuna ulaşılan bir karar için bkz. Kamuran Reşit Bekir, § 73; derece
mahkemelerince söz konusu değerlendirmelerin yapıldığının tespit edildiği bir
karar için bkz. Ahmet Temiz (6),
§§ 39-44).
34. Cezaevi idarelerinin ve derece mahkemelerinin benzer
davalarda terörle mücadele ile ilgili zorlukları ve buna bağlı koşulları gözönüne almaları gerekir. Olağan zamanlardan farklı olarak
tansiyonun yükseldiği ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin söz konusu olduğu
kimi durumlarda, idarece durumun gerektirdiği tedbirlerin alınması normal
karşılanmalıdır. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda güvenliği sağlamak amacıyla
ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerin demokratik toplumda gerekli olduğu
kabul edilebilir (Ahmet Temiz (6),
§ 43).
(e) Mahkumun Islahı
35. Bir hapis cezasının veya özgürlükten yoksun bırakan benzer
bir yaptırımın amacı ve meşruiyeti toplumu suça karşı korumaktır. Böyle bir
amaç özgürlükten yoksun kaldığı dönemin -mümkün olduğu kadar- mahkumun toplum
içine geri döndüğü zaman hukuka saygı gösterme ve yaşamını kendi kendine
sürdürebilme isteğini ve yeteneğini kazandırmak için kullanılmış olması hâlinde
gerçekleşebilir. Dolayısıyla cezaevlerindeki kimi zorunlulukların veya kısıtlamaların
mahkûmların ıslahı ile de doğrudan bağlantısı olduğu açıktır. Islah ile
bağlantılı olarak mahkûmların kendilerini geliştirici ve eğitici yeterli sayıda
kitap, gazete, dergi veya diğer yayınları okumaları, radyo dinlemeleri,
konferansları veya kurum idaresinin çıkardığı veya denetlediği benzeri araçları
izlemeleri sağlanarak düzenli olarak bilgi ve haberlere erişmeleri
sağlanmalıdır.
36. Buradan çıkan sonuca göre cezaevine kapatılmış bir suçlunun
toplum içine döndüğü zaman hukuk içinde kalarak olağan toplumsal yaşamın bir
parçası olmasına mani olacağı, başka bir deyişle ıslahını güçleştireceği
değerlendirilen bilgi ve haber kaynaklarına erişimi koşullara göre
sınırlandırılabilir. Böyle bir değerlendirme için her mahkumun toplumsal
geçmişini ve suç sicilini, entelektüel kapasitesini ve kabiliyetini, şahsi
tabiatını, hapis cezasının süresini ve tahliye edildikten sonrası için
beklentileri dikkate alınmalıdır (Halil
Bayık, §§ 36-37).
(f) Takdir Payı
37. Terör örgütleriyle veya terör faaliyetleriyle ilişkili
olduğu değerlendirilenyazılı bir metnin, kişilerin ve
ceza infaz kurumunun güvenliğine zarar verme ihtimalinin tespit edilmesinde ilk
elden bilgiye sahip ceza infaz kurumu yetkililerinin ve derece mahkemelerinin
daha geniş takdir payı bulunduğunda şüphe yoktur (Benzer durumlarda ceza infaz
kurumu yetkililerinin takdir payına ilişkin değerlendirmeler için bkz. Özkan Kart, B. No: 2013/1821, 5/11/2014, §
51; Ahmet Temiz (6), § 41).
38. Anayasa Mahkemesi, bahsi geçen doküman gibi yazılı
metinlerin bütünüyle ele alındığında özel bir kişiye, kamu görevlilerine veya
halkın belirli bir kesimine karşı şiddete teşvik edip etmediğinin belirlenmesi
için metinlerde kullanılan terimlerin ve hangi bağlamda yazıldığının dikkate
alınmasının uygun olacağını her zaman vurgulamıştır (Abdullah Öcalan, § 100; Fatih Taş [GK], B. No: 2013/1461,
12/11/2014, § 100).
(g) Ölçülülük
39. Temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın
-demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte olmakla birlikte- temel
haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup
olmadığının da incelenmesi gerekir. Bu sebeple ifade özgürlüğü alanında
getirilen müdahalelerde, hedeflenen amaca ulaşabilmek için seçilen müdahalenin
elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir (AYM,
E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Kamuran
Reşit Bekir, § 44-63; Bekir
Coşkun §§ 53, 54; ölçülülük ilkesine ilişkin açıklamalar için ayrıca
bkz. Abdullah Öcalan, §§ 96-98; Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051,
20/2/2014, § 84; Tansel Çölaşan,
§§ 54, 55;Mehmet Ali Aydın, §§
70-72).
40. Aynı şekilde orada bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun
önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi cezaevinde güvenliğin ve düzenin
korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda
mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilmesi mümkün ise de böyle bir
durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik yapılacak herhangi bir
sınırlandırmanın ölçülü olması gerekir (Kamuran
Reşit Bekir, § 44; Hüseyin Sürensoy, § 45). Bu bağlamda cezaevlerindeki
disiplin ve düzenin sebatla sürdürülmesi gerekmekle birlikte hapishane
güvenliğinin ve topluluk yaşamının huzuru ile mahkumun ıslahı için gerekli
olandan daha fazla kısıtlama yapılamaz (Halil
Bayık, §41).
41. Bu bağlamda yayının tümüne mi yoksa bir kısmına mı müdahale
edildiği ve eğer yayın süreli ise başvurucunun yayının sonraki sayılarına
erişimine herhangi bir müdahalede bulunulup bulunulmadığı değerlendirilmelidir.
Başka bir deyişle sınırlamanın, güdülen kamu yararı amacını gerçekleştirmek
için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama niteliğinde
olup olmadığı değerlendirilmelidir (Ahmet
Temiz (6), § 44).
(h)İfade Özgürlüğüne Yapılan Müdahalenin
Gerekçesi
42. Başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin
temel ekseni, müdahaleye neden olan idarenin ve derece mahkemelerinin
kararlarında dayandıkları gerekçelerin ifade özgürlüğünü kısıtlama bakımından
“demokratik toplum düzeninin gereklerine” ve “ölçülülük” ilkelerine uygun
olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (Bekir Coşkun, § 56; Abdullah Öcalan,§ 98; Tansel Çölaşan § 56; Ahmet Temiz (6), § 36). İfade özgürlüğüne
gerekçesiz olarak veya Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri
karşılamayan bir gerekçe ile yapılan müdahaleler Anayasa"nın 26. maddesini
ihlal edecektir.
(2) Derece Mahkemelerinin
ve Kamu Gücününü Kullanan Diğer Organların Süreli
veya Süresiz Bir Yayının Mahpusa Verilmemesi Biçimindeki Müdahalelerinde
Gözetmeleri Gereken Hususlar
43. Anayasa Mahkemesinin rolü başvuruya konu müdahalenin,
olguların kabul edilebilir bir değerlendirmesine dayanılarak yapıldığının ve
keyfî olmadığının denetlenmesini kapsar. Dolayısıyla böyle bir denetim, derece
mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer organların müdahalenin demokratik
bir toplumda gerekli ve ölçülü olup olmadığını ilgili ve yeterli bir gerekçe
ile ortaya koyması ile bağlantılıdır (bkz. § 42).
44. Mevcut başvuruya benzer şikâyetlerde derece mahkemelerinin
ve kamu gücünü kullanan diğer organların gerekçelerinin ilgili ve yeterli
sayılabilmesi için kararlarda bulunması gereken ve benzer başvuruların
koşullarına göre değişebilecek-bir kısmı yukarıda da sayılan (bkz. §§ 27-42)-
unsurlar şu şekilde sıralanabilir:
i. Başvurucunun hangi suçtan dolayı hangi tür cezaevinde
bulunduğu ve başvurucunun bulunduğu cezaevinin ve işlediği suçun söz konusu
tedbirin alınmasında bir etkisinin bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir
(bkz. § 33).
ii. Bir yayının tümünün veya bir kısmının mahkuma verilmemesi
şeklindeki kısıtlamanın mahkumun ıslahı ile bağlantısı var ise yayının içeriği
ile mahkumun ıslahı arasındaki ilişkinin tam olarak gösterilmesi gerekir (bkz.
§§ 35-36).
iii. Her mahpusun toplumsal geçmişi ve suç sicili, entelektüel
kapasitesi ve kabiliyeti, şahsi tabiatı, hapis cezasının süresi ve tahliye
edildikten sonrası için beklentileri dikkate alınmalıdır (bkz. § 36).
iv. Bu bağlamda söz konusu yayınların, terör suçlarından mahpus
olan kişilerin iddia edilen mağduriyetlerin sorumlusu olarak gördükleri
kişilere veya devlete karşı daha fazla şiddete yönelmelerine sebebiyet verip
vermediği değerlendirilmelidir (bkz. § 36).
v. Mahpusa verilmeyen süreli veya süresiz yayının cinsi,
içeriği, yayımlayanı ve sorunlu görülen kısımların hangileri olduğu belirtilmeli
ve mahpusa verilmesi sakıncalı bulunan kısımların detaylı analizi yapılmalıdır.
vi. Böyle bir analizin yapılabilmesi için eğer söz konusu
yayının terör örgütleriyle veya terör faaliyetlerinin meşru gösterilmesiyle bir
ilişkisi varsa mahpusun ifade özgürlüğü ile demokratik toplumun terör
örgütlerinin faaliyetlerine karşı kendini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında
denge kurulmalıdır (bkz. § 31).
vii. Zikredilen dengelemenin yapılabilmesi için;
- Bütünüyle ele alındığında müdahaleye konu yayının özel bir
kişiyi, kamu görevlilerini, halkın belirli bir kesimini veya devleti hedef
gösterip göstermediğinin, onlara karşı şiddete teşvik edip etmediğinin (bkz. §
33),
- Bireylerin fiziksel şiddet tehlikesine maruz bırakılıp
bırakılmadığının, bireylere karşı nefreti alevlendirip alevlendirmediğinin
(bkz. § 33),
- Yayında iletilen mesajda şiddete başvurmanın gerekli ve haklı
bir önlem olduğunun ileri sürülüp sürülmediğinin,
- Şiddetin yüceltilip yüceltilmediğinin; kişileri nefrete,
intikam almaya, silahlı direnişe tahrik edip etmediğinin,
- Suçlamalara yer vererek veya nefret uyandırarak ülkenin bir
kısmında veya tamamında daha fazla şiddete sebebiyet verip vermeyeceğinin,
- Söz konusu yayında yer alan ifadelerin ceza infaz
kurumunun güvenliğini, disiplinini ve düzenini tehlikeye düşürüp
düşürmediğinin,
- Terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri
mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olup olmadığının
(bkz. § 33),
-Kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış
bilgileri, tehdit ve hakaret oluşturan ifadeleri içerip içermediğinin (bkz. §
33),
- Yayın tarihinde veya mahpusa verilmesinin istendiği sırada
ülkenin bir kısmında veya tamamında çatışmaların yoğunluk derecesi ile cezaevi
ve ülkedeki tansiyonun yükseklik derecesinin yayının mahpusa verilmesine etki
edip etmediğinin (bkz. § 36),
- Karara konu sınırlayıcı tedbirin, demokratik bir toplumda
zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olup olmadığının
ve tedbirin başvurulabilecek en son çare niteliğinde bulunup bulunmadığının
(bkz. § 27),
- Son olarak sınırlamanın, güdülen kamu yararı amacını
gerçekleştirmek için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama
niteliğinde olup olmadığının (bkz. §§ 39-41) yayının içeriğiyle birlikte
değerlendirilmesi gerekir.
viii. Derece
mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer organların söz konusu
değerlendirmeleri yaparlarken olayın koşullarına göre uzman kişilerin
görüşlerinden faydalanmaları, gerekirse konusunda uzman sosyal bilimciler,
araştırmacılar ve akademisyenlerden rapor ve görüş almaları her zaman
mümkündür. Böylece süreli veya süresiz bir yayının bir mahpusa verilmemesi
şeklindeki müdahalenin kanunlar ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarında ortaya
konan kriterlere uygunluğunun denetimi daha etkili yapılabilecektir.
45. Bir terör
örgütünün şiddet eylemlerini öven, destekleyen ve haklılaştıran
açıklamaların silahlı direnişe tahrik, şiddeti yüceltme veya kin ve düşmanlığın
kışkırtılması olarak kabul edilmesi mümkündür. Bununla birlikte yalnızca bir
terör örgütünün fikirlerini ve hedeflerini içerdiği, resmî politikaları ağır
bir şekilde eleştirdiği veya terör örgütünün resmî politikalarla olan
ihtilaflarını değerlendirdiği gerekçesiyle mahkûmlara verilmemesi -yukarıda bir
kısmı gösterilen sebeplerden (bkz. §§ 27-44) bir veya daha fazlası da
bulunmadığı taktirde- müdahaleyi haklı göstermez.
46. Mahpuslara
verilmesi engellenen yayınlarda yer alan bilgi ve görüşlerin sadece kırıcı,
şaşırtıcı veya rahatsız edici olmasının müdahalenin haklı gösterilmesi için
yeterli olmayacağı yinelenmelidir (bkz. § 30).
(3) İlkelerin Olaya
Uygulanması
47. Somut olayda dergi biçimindeki yazılı bir doküman, Eğitim
Kurulu tarafından içeriğinde mahkemelerce yasaklanmış yayınlardan birebir
alıntılar bulunduğu gerekçesiyle terör örgütü üyeliği suçundan İnfaz Kurumunda
hükümlü olarak bulunan başvurucuya verilmemiştir. Eğitim Kurulunun kararına
yapılan itirazı değerlendiren İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi aynı gerekçeyle
itirazı reddetmiştir.
48. Başvurucunun şikâyeti, söz konusu derginin kendisine
verilmemesine yöneliktir. Başvurucu, derginin kendisine verilmemesine gerekçe
olarak gösterilen toplatma kararına karşı herhangi bir hukuk yoluna
başvurmamıştır. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesinin önündeki mesele, derginin
verilmemesine gerekçe olarak gösterilen toplatma ve el koyma kararının
Anayasa"ya uygun olup olmadığı değil, hakkında toplatma ve el koyma kararı
bulunan kitaplardan birebir alıntılar içeren derginin başvurucuya verilmemesine
ilişkindir ( bkz. Sinan İyit
[GK], B. No: 2013/1495, 30/11/2017, § 50).
49. Eğitim Kurulu kararında, yalnızca hakkında toplatma ve el
koyma kararı bulunan kitaplardan birebir alıntılar bulunduğu gerekçesine yer
verildiği, yapılması gereken dengelemeye ilişkin Anayasa Mahkemesi tarafından
yukarıda ortaya konulan ilkelerin gözetildiğine dair başka bir değerlendirmede
bulunulmadığı görülmektedir. Bununla birlikte bireylerin ifade özgürlüğüne
toplatma ve el koyma kararlarıyla müdahalede bulunulduğu hallerde mevcut olan
zorunlu toplumsal ihtiyacın, özellikle terörle mücadelenin söz konusu olduğu
durumlarda hükümlü ve tutuklular yönünden de mevcut olacağı açıktır. Bu
doğrultuda başvuru konusu derginin, hakkında toplatma kararı bulunan yayınlardan
alıntılar içerdiği gerekçesiyle başvurucuya verilmemesi şeklindeki müdahalenin
ceza infaz kurumunun güvenliği, düzeni, disiplininin sağlanması ve mahkûmun
ıslahı amaçlarının gerçekleştirilmesi için gerekli olmadığı söylenemez ( bkz. Sinan İyit, §§
51-52).
50. Bu bağlamda terör örgütüne üye olmak suçundan mahkûm olan
başvurucuya, hakkında toplatma ve el koyma kararı bulunan kitaplardan birebir
alıntılar içerdiği gerekçesiyle dergi verilmemesi şeklindeki müdahalenin,
demokratik bir toplumda gerekli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte
anılan müdahalenin ölçülü olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekir.
51. Eğitim Kurulu tarafından, hakkında toplatma ve el koyma
kararı bulunan kitaplardan birebir alıntılar içeren sayfaların hangileri olduğu
belirlenmiş ve başvuru konusu kararda açıkça gösterilmiştir. Buna göre söz
konusu alıntıların, başvurucuya verilmeyen derginin 79. ilâ 91. sayfaları
arasında bulunduğu görülmektedir. Eğitim Kurulunun ise derginin tamamının
başvurucuya verilmemesine karar verdiği anlaşılmaktadır.
52. Başvuru konusu derginin, hakkında toplatma kararı bulunan
yayınlardan alıntılar içerdiği gerekçesiyle başvurucuya verilmemesi şeklindeki
müdahale yalnızca hakkında toplatma kararı bulunan yayınlardan birebir
alıntılar içeren sayfalar yönündengereklidir. Nitekim
bu doğrultuda Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurullarının, yalnızca alıntı bulunan
sayfaların hükümlü ya da tutuklulara verilmemesi şeklinde uygulamaları da
bulunmaktadır.
53. Öte yandan sakıncalı kısımların yayından ayrılmasının mümkün
olmadığı veya bu kısımlar çıkartıldığında geri kalan bölümün bir öneminin
kalmadığı hallerde yayının tümünün mahpusa verilmemesi yoluna gidilebilirse de,
bu özel durumun ilgili kararda gerekçelendirilmesi gerekir.
54. Başvuru konusu olayda, Eğitim Kurulu kararında belirtilen
sayfaların çıkarılarak başvuruya konu yayının kalanının başvurucuya
verilmesinin mümkün olduğu değerlendirilmiştir. Bu nedenle Eğitim Kurulu
tarafından derginin tamamının başvurucuya verilmemesinin, güdülen kamu yararı amacını
gerçekleştirmek için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama
niteliğinde olduğundan bahsedilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
55. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence
altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
56. Bu ihlal kararı başvuruya konu yayının başvurucuya verilmesi
gerektiği şeklinde anlaşılamaz. İlgili derece mahkemeleri, Anayasa Mahkemesi
kararında ortaya konulan kriterler ve gösterilen yöntemle yeniden yargılama
yaparak yargılamanın sonucuna göre bahse konu yayının ya da alıntı yapılan
sayfaların başvurucuya verilmesine veya verilmemesine karar vermelidirler.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu sonuca
farklı gerekçeyle katılmıştır.
C. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
57. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir: “
(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
58.Başvurucu ihlalin tespiti talebinde bulunmuştur.
59. Başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır. Bu ihlal kararı başvuruya konu yayının başvurucuya verilmesi
gerektiği şeklinde yorumlanamaz.
60. İfade özgürlüğü ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir
örneğinin -Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterler ve gösterilen
yöntemle- yeniden yargılama yapmak ve yargılamanın sonucuna göre başvurucunun
itirazı hakkında yeni bir karar vermek üzere Ankara Batı İnfaz Hâkimliğine
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğü ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara Batı İnfaz
Hâkimliğine (E.2014/836 ve K.2014/1114) GÖNDERİLMESİNE,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
19/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
FARKLI GEREKÇE
1. Bölüm kararının, mevcut başvuruya benzer başvurularda derece
mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer mercilerin gerekçelerinin ilgili
ve yeterli sayılabilmesi için kararlarında bulunması gereken unsurlara ilişkin
46-50 paragraflarına katılmamaktayım.
2.Ancak mevcut başvuruda, “Dipnot” adlı derginin 79-81.
sayfaları arasında toplatma ve elkoyma kararı bulunan
kitaplardan alıntıların yer aldığı, bu gerekçeyle derginin tümünün başvurucuya
verilmediği, sadece yasaklanmış sayfalar çıkarılarak kalan bölümlerin verilmesi
mümkün iken dergiyi başvurucuya hiç vermemek suretiyle ölçülü olmayan bir
tedbire başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle başvurucunun ifade özgürlüğünün İHLAL EDİDİĞİNE
ilişkin sonuç karara katılıyorum.
|
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.