
Esas No: 2014/15208
Karar No: 2014/15208
Karar Tarihi: 19/12/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
İNAN ÇOBAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/15208) |
|
Karar Tarihi: 19/12/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
M. Emin KUZ |
Raportörler |
: |
Akif
YILDIRIM |
|
|
Tuğçe TAKCI |
Başvurucu |
: |
İnan ÇOBAN |
Vekili |
: |
Av. Nazan
SAKALLI AKTAŞ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ceza davasında hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen
delillere dayanılarak mahkûmiyet kararı verilmesi, uyarlama yargılamasında ise
yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması ve yargılamaların özel statülü mahkemelerce
yapılması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre
ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Ceza Yargılaması
6. Başvurucu 1974 tarihinde Erzincan"da doğmuş olup olayların
gerçekleştiği tarihte İzmir"de ikamet etmektedir.
7. Başvurucu 15/4/1995 tarihinde gözaltına alınmış ve 26/4/1995
tarihinde tutuklanmıştır.
8. İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının
23/6/1994 tarihli iddianamesi ile yasa dışı silahlı çete niteliğindeki DHKP/C
örgütünün mensubu olma, silahlı çete mensuplarına hâl ve sıfatlarını bilerek
yardım etme, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nı ilgaya cebren teşebbüs etme,
yangın çıkarmak amacıyla molotof kokteyli atma,
birden fazla kişiyle binaya patlayıcı madde atma ve bu suça azmettirme
suçlarından elli üç ayrı eylemle ilgili olarak başvurucu ve diğer sanıklar
hakkında kamu davası açılmıştır.
9. İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinin (DGM) 7/10/1997 tarihli
kararı ile başvurucunun örgüt üyesi olarak mevcut anayasal düzeni silah zoruyla
değiştirerek yerine Marksist-Leninist temele dayalı bir düzen oluşturmak amaçlı
eylemlerinden ölüm cezasıyla cezalandırılmasına, cezanın lehe takdiri
hafifletici nedenler kabul edilerek ömür boyu ağır hapis cezasına çevrilmesine
karar verilmiştir.
10. Yargıtay tarafından onanan mahkûmiyet kararı 1/7/1998
tarihinde kesinleşmiştir.
B. Uyarlama Yargılaması
11. Başvurucu vekili ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından, sonradan yürürlüğe giren 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu değerlendirilerek başvurucu hakkındaki kesinleşmiş hükmün uyarlanması
talep edilmiştir.
12. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 12/8/2005 tarihli
ek kararıyla başvurucunun 5237 sayılı Kanun"un 309. maddesinin (1) numaralı
fıkrası gereğince Anayasa"nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen
yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen kullanılmasını önlemeye
teşebbüs etmek suçundan takdiri indirim nedenleri de uygulanarak neticeten
müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
13. Anılan hüküm Yargıtay 9. Ceza Dairesinin (Yargıtay)
19/12/2006 tarihli kararıyla duruşmalı yargılama yapılması gerektiği
gerekçesiyle bozulmuştur.
14. Mahkeme bozma üzerine verdiği 5/5/2009 tarihli kararla
başvurucunun önceki hükümdeki gibi cezalandırılmasına ve ağır hapis cezası
ibaresinin hapis cezası olarak değiştirilmesine hükmetmiştir.
15. Bu hüküm Yargıtayın 21/1/2013
tarihli kararıyla onanmıştır.
16. Başvurucu 6/8/2014 tarihinde anılan karardan haberdar
olmuştur.
17. Başvurucu 5/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
18. 5237 sayılı Kanun"un "Zaman
bakımından uygulama" kenar başlıklı 7. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
"Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan
kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin
lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur."
19. 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun
Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“1 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş
hükümlerle ilgili olarak, Türk Ceza Kanununun lehe olan hükümlerinin derhal
uygulanabileceği hallerde, duruşma yapılmaksızın da karar verilebilir.”
B. Uluslararası Hukuk
1. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
20. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili
uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası
konusunda karar verecek olan, ... bir mahkeme tarafından, ... görülmesini
isteme hakkına sahiptir."
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadı
21. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Nurmagomedov/Rusya (B. No: 30138/02, 7/6/2007, §50)
başvurusunda 6. maddenin (1) numaralı fıkrasının lehte olan yeni ceza kanunu
hükümlerinin uygulanması için açılan uyarlama davalarında uygulanmayacağını; bu
tip yargılamaların mahkûmiyet kararının haksızlığıyla ilgilenmediğini ve
"suç isnadı" kavramı
kapsamında değerlendirilemeyeceğini ifade etmiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 19/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Ceza Davasına İlişkin İhlal İddiaları
23. Başvurucu; kolluk nezdinde işkenceyle, savcılıkta ise
avukata erişimi kısıtlanarak alınan ifadesinin mahkûmiyete esas alınması
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B.
No: 2012/51, 25/12/2012, § 17).
25. Başvuru konusu olayda olağan kanun yolu, kararın onanması
ile tamamlanmış olup başvuru konusu mahkûmiyet kararının 1/7/1998 tarihinde,
yani 23/9/2012 tarihinden önce kesinleştiği anlaşılmıştır.
26. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Uyarlama Yargılamasına İlişkin İhlal
İddiaları
27. Başvurucu, esas yargılamasının DGM tarafından yapılmasının
uyarlama yargılamasında gözetilmediğini belirmiştir. Deliller yeterince
tartışılmadan yalnızca sanıkların beyanlarının alınmasıyla yetinildiğini
vurgulayan başvurucu, asıl yargılamadaki sübut aynen kabul edilmek suretiyle
suç vasfının değişip değişmediğinin değerlendirilmediğinden yakınmıştır.
Başvurucu son olarak yetersiz gerekçeyle hüküm kurulduğunu ve bu sebeplerle
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
28. Kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünde değişiklik (uyarlama)
yargılaması, asıl ceza yargılamasının bütünüyle sonuçlanıp hükmün
kesinleşmesinden sonra ancak infazın tamamlanmasından önce yürürlüğe giren bir
ceza yasasının kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne, dolayısıyla infaza etkisi
bulunup bulunmadığının saptanmasına ilişkin ve esas itibariyle infazı
ilgilendiren ve etkileyen bir yargılama faaliyetidir. Temel özelliği, tali
yargılama olmasıdır. Bu tali yargılamada, asli ceza yargılaması sürecinde
kesinleşmiş bulunan önceki kararın dışına çıkılamayacak, oradaki suça konu
sabit eyleme uygulanması olanağı bulunan yeni yasadaki hükümler bütünüyle
tatbik olunduktan sonra yeni yasanın lehe sonuç doğurduğunun saptanması hâlinde
hükümlünün bu sonuçtan faydalanması için infaza konu olabilecek nitelikte bir
hüküm kurulmasıyla yetinilecektir. Ayrıca, esas itibarıyla yargılamanın
yenilenmesine konu olabilecek biçimde yeni kanıt ileriye sürülmesi ve
toplanması da mümkün olmadığından olay yargılamasının zorunlu olduğu durumlar
dışında sübut sorunu da çözümlenemeyecek, sadece hukuki değerlendirme
yapılabilecektir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E.2013/8-604, K.2015/204,
9/6/2015).
29. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına
göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal
edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı
sıra Sözleşme ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme"ye
ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak
koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel
başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz,
B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
30. Sözleşme’nin 6. maddesinde, adil yargılanmaya ilişkin hak ve
ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç
isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek
hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla bahsedilen hâller
dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular,
Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz
(Onurhan Solmaz, § 23).
31. Söz konusu yargılamanın yeni delil ileri sürülmesini ve
toplanmasını mümkün kılacak ve sübut sorununu çözümleyecek şekilde
yürütülmediği açıktır. Diğer bir ifadeyle yargılama, önceki hüküm iptal
edilerek suç isnadının esasının incelenmesi şeklinde yapılmamıştır. Suç
isnadının esasının incelendiği bu tür yargılamaların Anayasa"nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkının kapsamına girdiğinde şüphe
bulunmamaktadır.
32. Somut olayda başvurucu, suç isnadının esasının çözümlendiği
bir aşamada (hükmün kesinleşmesinden sonra) ve kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne
konu kurallarda değişiklik yapılması üzerine gerçekleştirilen uyarlama
yargılamasıyla ilgili olarak şikâyetlerini dile getirmektedir. Diğer bir
ifadeyle şikâyetin mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra 5252 sayılı
Kanun"un 9. maddesi uyarınca gerçekleştirilen uyarlama yargılamasına ilişkin
olduğu, ihlal iddiasının başvurucunun "suç isnadı altında" olduğu bir
aşamaya ilişkin olmadığı, dolayısıyla başvurunun bu kısmının adil yargılanma
hakkı kapsamına girmediği anlaşılmaktadır.
33. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Ceza davasına ilişkin başvurunun zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Uyarlama yargılamasına ilişkin başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
19/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.