14. Hukuk Dairesi 2020/3423 E. , 2021/595 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.01.2014 gününde verilen dilekçe ile İcra ve İflas Kanunun 121. maddesine göre alınan yetki belgesine dayanarak ortaklığın giderilmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.02.2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, İİK"nun 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalılardan ..."ın davacıya olan borcundan dolayı ... 1. İcra Müdürlüğü"nün 2011/4568 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlunun murisinin maliki olduğu 540 ve 542 parsel sayılı taşınmazlarda borçlunun hissesine alacak nedeniyle haciz konulduğunu ve icra mahkemesinden iş bu davayı açmak üzere yetki verildiğini belirterek dava konusu 2 adet taşınmazdaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, davaya konu taşınmaz üzerindeki kerpiç evlerin davalılardan ..."a aidiyetini ve bu hususta tanık dinlenmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 540 ve 542 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine dair verilen ilk kararın bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19.11.2018 tarihli 2018/2206 Esas, 2018/7938 Karar sayılı ilamı ile; "Davalılar tarafından dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlarda hak sahibi oldukları ileri sürülmüş olup yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca mahkemece, tarafların bu hususta ittifak edip etmedikleri üzerinde durulmamış, ittifak etmiyorlarsa bu konuda davalılara dava açmak üzere süre verilmemiştir.
O halde yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle muhdesat iddiasında bulunan davalılar bakımından muhdesat iddialarına ilişkin ihtilaf varsa bu konuda dava açmak için süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, muhdesatın aidiyeti konusunda ihtilaf yok ise gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle taşınmazların tespit edilen toplam değerlerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve bu oran uyarınca satış bedelinin paydaşlara dağıtılması gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, satış bedeli üzerinden alınan harcın satış bedelinin dağıtılmasındaki oranlarda tahsiline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi ve mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiğinden satışın nasıl yapılacağının hükümde gösterilmemesi de doğru değildir."gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak dava konusu 540 ve 542 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla lehine bozma kararı verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşacağından bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur.
Yukarıda açıklanan ilkeler gereğince somut olayda; bir kısım davalılar vekili davaya cevabında dava konusu taşınmazla ilgili muhdesat iddiasında bulunmuş, mahkemece 08.07.2014 tarihli duruşma ara kararı ile davalı vekiline bir kısım davalıların aidiyet iddiaları nedeniyle mülkiyetin tespiti davası açılıp açılmayacağı hususunda beyanda bulunmak üzere süre verilmesine karar verilmiş, bir kısım davalılar vekili 30.09.2014 tarihli duruşmada evin bir bölümünün ve ağaçların ..."a ait olduğu hususunda tanık beyanlarına itibar edilmesini ayrıca mülkiyetin tespiti davası açmayacaklarını beyan etmiş, mahkemece bu beyana ilişkin vekilin imzasının alınmadığı görülmüştür. Mahkemece yapılan yargılamada 30.09.2014 tarihli duruşmada bir kısım davalılar vekilinin mülkiyetin tespiti davası açmayacağına yönelik beyanında davalı vekilinin imzası alınarak beyanı imzasıyla onaylanmadığından beyanda bulunanı bağlamamaktadır.
Dairemizin 19.11.2018 tarihli kararında belirtildiği üzere muhdesat hususunda tarafların ittifak edip etmediklerinin araştırılarak tüm taraflarca muhdesat iddiasının kabul edilmemesi halinde taşınmaz üzerindeki mülkiyetin aidiyetinin tespiti davası açmak üzere taraflara süre verilmesi gerektiği belirtilmiş, bunun üzerine mahkemenin 28.05.2019 tarihli duruşmasında bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ancak buna aykırı işlem yapılmıştır. Mahkemece Dairemizin 19.11.2018 tarihli ilamına uyulduğundan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması gerekirken davalı taraf vekilinin imzasıyla tasdik edilmeyen beyanı esas alınarak muhdesat iddiası yokmuş gibi karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, 03.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.