
Esas No: 2014/8276
Karar No: 2014/8276
Karar Tarihi: 19/12/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
CİHAT BAŞERLİ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/8276) |
|
Karar Tarihi: 19/12/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
M. Emin KUZ |
Raportör |
: |
Özgür DUMAN |
Başvurucu |
: |
1. Cihat
BAŞERLİ |
|
|
2. Esra
BAŞERLİ |
|
|
3. Murat
BAŞERLİ |
|
|
4. Zeynep
BAŞERLİ |
Vekilleri |
: |
Av. Özgür
ÖZBEY GORIUS |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
A. Başvuru Tarihine Kadar
Yaşanan Gelişmeler
8. Başvuruculardan Esra Başerli, oğlu Murat Başerli"yi 13/4/2000
tarihinde Samsun Doğumevi ve Çocuk Bakımevi Hastanesinde bedensel ve zihinsel
engelli olarak dünyaya getirmiştir.
9. Başvurucular, yetersiz sağlık hizmeti verilmesi nedeniyle
oğulları Murat"ın bedensel ve zihinsel engelli olarak doğduğunu belirterek
maddi ve manevi zararlarının karşılanması talebiyle Sağlık Bakanlığı aleyhine
13/6/2001 tarihinde Samsun İdare Mahkemesinde (Mahkeme) tam yargı davası
açmışlardır.
10. Konuya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunca
düzenlenen raporda;
i. Başvurucu Esra Başerli"nin gebelik takiplerini düzenli olarak
yaptırmadığı,
ii. Çocuğun doğumunun gerçekleştiği 13/4/2000 tarihli müracaatta
doğum eyleminin başlamış olduğu ve hızlı seyreden doğumun yatıştan 2,5 saat
sonra gerçekleştiği,
iii. Doğum sonrası hipoksi tablosunun
tespit edildiği ve gerekli müdahalelerin yapıldığı, ilgili doktor ve ebenin
doğum olayına ilişkin müdahale ve eylemlerinin tıp kurallarına uygun olduğu
belirtilmiştir.
11. Mahkeme 29/12/2003 tarihinde davanın kısmen kabulüne ve
başvurucuların 1/2 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle tazminat tutarlarında
indirime giderek 110.000 TL maddi ve 12.000 TL manevi tazminatın davalı
idareden alınarak davacıya verilmesinekarar
vermiştir. Kararın gerekçesinde; doğum sırasında ultrasonografik
yönteme dayalı bir değerlendirme yapılmadığı için apgar
skoru düşüklüğü bulgusu olan anoksik doğuma
canlandırma ekibinin eşlik edemediği, bu sebeple sağlık hizmetinin eksik ve
kusurlu işlediği kabul edilmiştir. Mahkeme, bununla birlikte başvurucu annenin
de hamilelik döneminde kontrollerini düzenli yaptırmayıp doğum eyleminin
başlamasından çok sonra Hastaneye müracaat ettiğini vurgulamıştır. Mahkemeye
göre her iki taraf da eşit kusurlu olduğu için başvurucuların maddi ve manevi
tazminat istemleri kusur oranlarına göre kısmen kabul edilmelidir.
12. Taraflarca temyiz edilen karar, Danıştay Onuncu Dairesinin
(Daire) 21/2/2006 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Bozma ilamında, doğum anında ve
doğum sonrasında gerekli müdahalelerin yapıldığı belirtilerek olayda idarenin
ağır hizmet kusurundan söz edilemeyeceği açıklanmıştır.
13. Mahkeme 1/3/2007 tarihinde bozma ilamına uymamış ve önceki
kararında ısrar etmiştir.
14. Israr kararının temyizi üzerine Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulu (Kurul) 24/11/2011 tarihinde başvurucuların temyiz
istemlerinin süre aşımı yönünden reddine, davalı idarenin temyiz isteminin
kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermiştir. Kurul, İdare Mahkemesi kararına
dayanak oluşturan Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu kararına atıfta bulunmuştur. Kurula
göre bu raporlarda çocuğun zihinsel ve bedensel engelli olarak doğmasına davalı
idarece sunulan sağlık hizmetinin kusurlu işlemesinin sebep olduğu yolunda bir
değerlendirme yer almamaktadır. Kararda bu gerekçeyle, tazminat isteminin
kısmen kabulüne ilişkin kararın uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
15. Başvurucular 27/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. Başvuru Tarihinden
Sonra Yaşanan Gelişmeler
16. Kurul 30/10/2014 tarihinde başvurucuların karar düzeltme
taleplerinin reddine karar vermiştir.
17. Yargılamaya Samsun 1. İdare Mahkemesinde devam edilmiş,
bozma ilamına uyan Mahkeme 11/6/2015 tarihinde davanın reddine karar vermiştir.
Danıştay Onbeşinci Dairesinin 28/3/2016 tarihli
ilamıyla temyiz edilen hüküm onanmıştır. Başvurucuların karar düzeltme
talepleri de aynı Dairenin 24/1/2017 tarihli ilamıyla reddedilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 19/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
19. Başvurucular, maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle
açtıkları tam yargı davasında yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle Anayasa"nın
36., 56., 60., 61. ve 141. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Bu
durumda başvuru formu incelendiğindeihlal
iddialarının yalnızca yargılamanın uzun sürmesi ile bağlantılı olarak ileri
sürüldüğü anlaşıldığından başvurucuların şikâyetleri makul sürede yargılanma
hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmiştir.
A. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Esas Yönünden
21. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih, sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198,
7/11/2013, §§ 45, 47).
22. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
23. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki yaklaşık 15 yıl 7 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
24. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
26. Başvurucular, ayrı ayrı 300.000 TL maddi ve 400.000 TL
manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
27. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
28. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında -davanın konusu ve önemi ile başvurucuların aile bağları dikkate
alınarak- başvuruculara müştereken net 34.000 TL manevi tazminat ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
29. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile tespit edilen
ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucuların bu konuda herhangi bir
belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat taleplerinin reddine karar
verilmesi gerekir.
30. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvuruculara
müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara net 34.000 TL manevi tazminatın müştereken
ÖDENMESİNE, maddi tazminat taleplerinin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Samsun 1. İdare Mahkemesine
(E.2015/410, K.2015/1204) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
19/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.