8. Hukuk Dairesi 2010/1822 E. , 2010/4961 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
..., müdahil davacı ... ile Hazine ve Yolboyu Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 29.01.2010 gün ve 366/19 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili ile müdahil davacı ... taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı dört parça taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Harç yatırmak suretiyle davaya asli müdahil davacı olarak katılan ... 02.05.2008 tarihli katılma dilekçesinde; davacı ... tarafından tescil konusu yapılan Yolboyu Köyü Köyönü mevkiinde bulunan taşınmazın kendisine ait olduğunu belirterek ... tarafından açılan davanın reddine, bu mevkideki taşınmazın adına tesciline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı köy tüzel kişiliğini temsilen köy muhtarı, davaya bir diyeceği olmadığını, dava konusu yerlerin davacıya ait olduğunu bildirmiştir.
Mahkemece, kroki 1"de A ve B, kroki 2"de A harfiyle gösterilen taşınmaz bölümleri hakkındaki davanın kabulüne, Yolboyu Köyü Köyönü mevkiinde bulunan taşınmaz hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, asli müdahil davacı ... ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Hükme esas alınan teknik bilirkişi ...’a ait 25.05.2009 günlü rapora ekli kroki 1’de A 853, 568, B 1464, 167 ve kroki 2’de A ile gösterilen 4095,91 m2 yüzölçümlü taşınmaz bölümleri bakımından davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşulları ve süresinin gerçekleştiği keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelerle saptanmış bulunduğundan davalı Hazine vekilinin hükmün bu fıkralarına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Asli müdahil davacı ...’ın temyiz itirazlarına gelince; Asli müdahil davacı katılma dilekçesinde; davacının dava dilekçesinin 2 numarayla gösterilen kısmında yer alan Yolboyu Köyü Köyönü mevkiinde bulunan taşınmazın davacıyla bir ilgisinin olmadığını ve bu yerin kendisine ait olduğunu belirterek itiraz yoluyla davaya katılmış ve davacının bu isteğinin reddine, taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davacı ... 17.04.2008 tarihinde yapılan keşifte; Köyönü mevkiinde bulunan taşınmazla ilgili olarak davasından feragat ettiğini bildirmiş, beyanının HUMK.nun 151/son fıkrasına uygun olarak alındığı saptanmıştır. Aynı biçimde asli müdahil davacı ...’da 04.06.2008 tarihli yargılama oturumunda; “her ne kadar müdahale talebinde bulunmuş isem de, davacıyla anlaştık. Benim açmış olduğum davamla ilgili olarak herhangi bir talebim yoktur” açıklamasında bulunmuş, aynı biçimde HUMK.nun 151/son fıkrası uyarınca beyanı imzasıyla onaylattırılmıştır. Bundan ayrı, asli müdahil davacı ... tarafından dosyaya sunulan 04.06.2008 havale tarihli dilekçesinde de; “davadan tüm yönleriyle vazgeçmiş bulunmaktayım. Kardeşimle anlaştım. Bu nedenle davanın vazgeçme nedeniyle gereğinin yapılmasına karar verilmesini istiyorum” beyanında bulunmuştur. Görüldüğü gibi, her iki kardeş anlaşmış olup, her ikiside Yolboyu Köyü Köyönü mevkiinde bulunan tescile konu taşınmazla ilgili davadan feragat ettiklerini bildirmişlerdir. Feragat ve kabul HUMK.nun 95.maddesi gereğince kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğurur. Yine feragat ve kabul yapıldıkları tarihten itibaren geçerli olmak üzere hüküm ifade ederler.
Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında asli müdahil davacının ve davacı asilin feragati nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır. Mahkemece, kurulan hüküm fıkrası sözü edilen taşınmaz bakımından davacı asil ile asli müdahil davacı açısından hüküm ifade eder ve her iki isteği de kapsar. Bu bakımdan asli müdahil davacı ...’ın temyiz itirazlarıda yerinde bulunmamıştır.
Davalı Hazine vekili ile asli müdahil davacı ...’ın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmediğinden reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına ve aşağıda dökümü yazılı asli müdahil davacıya ait 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 21.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.