17. Hukuk Dairesi 2016/3396 E. , 2018/7374 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı ...; davalı ..."ın toplam 53.650,00 TL senetlere karşılık olan borcunu vadesinde ödemediği için alacağının yasal yoldan tahsiline gittiğini, ancak davalı borçlu ...’ın üzerine kayıtlı taşınmazını 04/11/2013 tarihinde yani tebligatı almadan bir gün önce muvazaalı bir şekilde davalı ... isimli şahsa devrettiğini, İİK"nun 277. maddesindeki şartların oluştuğu anlaşıldığından icra dosyasındaki alacak miktarı kadar bu hususta yapılan satış ve devrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili; davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; Davanın kabulüne, davacının ... 3. İcra Dairesi"nin 2013/13409 sayılı dosyasındaki alacaklarının tahsili için dava konusu, ... nolu parselin, 10 nolu bağımsız bölümünün haciz ve satışını isteyebilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Bir davada öne sürülen maddi olguların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak Yasa maddesini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir.(6100 sayılı HMK "nun 33.maddesi) Eldeki dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın iptali istenen tasarruftan itibaren beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda, mahkemece dava Türk Borçlar Kanununun 19 maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali davası olarak değerlendirilmiş ise de varılan sonuç dava dilekçesine,davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü anlatımlarına uygun düşmemektedir. Eldeki dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. (İİK.m.277) Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır.
Somut olayda, dava dayanağı takip dosyasında İİK"nun 105.maddesinde belirtildiği şekilde yapılmış bir haciz bulunmadığı gibi İİK"nun 143.maddesinde belirtilen aciz belgesi de sunulmamıştır.
Bu durumda, davalı borçlunun aciz hali ispatlanmamış olduğundan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Kabule göre de, mahkemece; davalı borçlu ... tarafından davalı 3.kişi ..."in vekili olan ..."a 102.000,00 TL bedelle dava konusu satış işleminin yapıldığı, bu hali ile dosya arasında bulunan nüfus kayıt örneklerinden de anlaşılacağı üzere satış işleminin tarafları olan ... ile alıcı ..."in vekili olan ..."ın eş oldukları, mevcut satış işleminin hayatın olağan akışına uygun olmadığı gerekçesiyle muvazaanın varlığı kabul edilmiş ise de; davalı 3.kişinin davalı borçlunun eşine dava konusu taşınmazı satın alması için vekalet vermesi tek başına muvazaa olgusu için yeterli değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."e geri verilmesine, 04/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.