
Esas No: 2018/2363
Karar No: 2018/3941
Karar Tarihi: 08.11.2018
Terör örgütünün propagandasını yapmak - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/2363 Esas 2018/3941 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2018/2363 E. , 2018/3941 K.
"İçtihat Metni"
TALEP:
Terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan sanık ... İbrahim"in, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu"nun 7/2, 7/2-2. cümle ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.11.2016 tarihli ve 2016/162 esas, 2016/263 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İskenderun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.12.2016 tarihli ve 2016/1445 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre;
1- İddianamede 5237 sayılı Kanun"un 314/2. maddesi uyarınca silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talep olunan sanığa, 5271 sayılı CMK"nın 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı tanınmadan, 3713 sayılı Kanun"un 7/2. maddesinin uygulanması suretiyle savunma hakkının kısıtlanmasında,
2- 25.07.2010 tarihli ve 27652 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin 6. fıkrasına son cümle olarak eklenen “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanığa hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini kabul edip etmediği sorulmadan yazılı şekilde karar verilmesinde,
İsabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 19.04.2018 gün ve 94660652-105-31-3099-2017-Kyb sayılı yazılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.04.2018 tarih ve 2018/34783 sayılı tebliğnamesi ile bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-OLAY:
Sanık ... İbrahim hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği iddiasıyla 5237 sayılı TCK"nın 314/2, 63/1, 54, 53/1-2-3. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılmış olan kamu davasında sanığın eyleminin terör örgütünün propagandasını yapmak suçunu oluşturduğundan bahisle 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu"nun 7/2, 7/2-2. cümle ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair verilen İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.11.2016 tarihli ve 2016/162 esas, 2016/263 sayılı kararına yönelik olarak bu sanık müdafi tarafından süresinde yapılan itiraz üzerine İskenderun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.12.2016 tarihli ve 2016/1445 değişik iş sayılı kararı ile hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle itirazın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
1-5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinin 6. fıkrasına 22.07.2010 tarihinde 6008 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca eklenen son cümle uyarınca "sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" kuralı karşısında sanığa hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını kabul edip etmediğinin sorulması gerekip gerekmediğinin,
2- Vaki itirazın merci tarafından reddedilmesi suretiyle kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın iddianamesinde 5237 sayılı TCK"nın 314/2. maddesi uyarınca silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talep olunan sanığa, 5271 sayılı CMK"nın 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı tanınmadan, 3713 sayılı Kanun"un 7/2. maddesinin uygulanması suretiyle savunma hakkının kısıtlandığından bahisle bozulması istemiyle kanun yararına bozma olağanüstü kanun yoluna gelinip gelinemeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
III-HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A-5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinin 6. fıkrasına 22.07.2010 tarihinde 6008 sayılı Kanunun 7. maddesi ile son cümle eklenmiştir. Buna göre sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesinden sonra CMK"nın 231. maddelerindeki şartların varlığı halinde sanık hakkında bu madde uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilebilecektir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler gözönüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması için;
1-Suça ilişkin olarak;
a-Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b-Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2-Sanığa ilişkin olarak;
a-Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum edilmemiş olması,
b-Suçun işlenmesi mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c-Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d-Sanığın, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 17.03.2015 günlü 2015/4-222 E. 2015/48 K. sayılı 19.02.2008 günlü 346-25 sayılı, 03.02.2009 günlü 250-13 sayılı, 29.09.2009 gün ve 130-213 sayılı kararlarında da açıkça belirtildiği gibi, şartlı bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, objektif şartların varlığı halinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce re"sen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar karşısında sanığa hakkında CMK"nın 231. maddesinin uygulanmasını isteyip istemediğinin sorulması gerekmektedir. 2010 tarihli 6008 sayılı Kanunla değişiklik yapıldıktan sonra sanığa bu hakkı hatırlatılmadan ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmesini isteyip istemediği belirlenmeden yargılamayı yürüten İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.11.2016 tarihli ve 2016/162 Esas 2016/263 Karar sayılı kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi ve yine bu karara yönelik olarak yapılan itirazı merci sıfatıyla inceleyen İskenderun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.12.2016 tarihli 2016/1445 D.İş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bu yönden kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülerek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.04.2008 tarihli talep yazısının (2) nolu bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
B- Kanun yararına bozma CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde, hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen bir karar veya hükmün Yargıtayca bozulmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yolu olarak düzenlenmiştir.
Diğer yandan kanun yararına bozma dar kapsamlı olması nedeniyle her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu da değildir.
Bu nedenlerle hakim veya mahkeme tarafından verilen bir karar veya hükmün öncelikle her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp, incelenmesine imkan sağlayan olağan kanun yolları denetimine tabi tutulması esas olmalıdır. Bir hukuka aykırılığın olağan kanun yolları ile giderilmesi imkanının bulunmaması halinde ise olağanüstü kanun yollarına başvurulabilecektir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları, CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre itiraz yasa yoluna tabi kararlardan olduğundan ve burada itirazı inceleyecek merciin vereceği kararın da CMK’nın 271. maddesinin 4. fıkrasına göre kesin olduğu düzenlendiğinden, merci kararına karşı istinaf veya temyiz yasa yollarına müracaat edilemeyecek ve bu nedenle merci kararındaki hukuka aykırılık ancak kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolu ile giderilebilecektir.
Hukuka aykırılık içeren merci kararı kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolu ile bozulup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ortadan kaldırılarak, hükmün açıklanması ile birlikte artık hüküm olağan yasa yollarından olan istinaf incelemesine tabi tutulabilecektir.
Bu şekilde bir olağanüstü kanun yolu olan kanun yararına bozma yolunda hüküm değil, hükmün üzerine kurulduğu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı denetlenmek suretiyle, hükmün her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp, incelenmesine imkan sağlayan olağan yasa yolları denetimine tabi tutulması sağlanmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında, (2) nolu bozma sebebinin de yerinde görülmüş olmasına nazaran; mahkemesince açıklanacak olan hükümde henüz istinaf olağan yasa yoluna başvuru imkanı tüketilmediğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.04.2008 tarihli talep yazısının (1) nolu bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
IV-SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.04.2018 tarihli talep yazısının (1) nolu bozma istemi yerinde görülmediğinden REDDİNE;
2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.04.2018 tarihli talep yazısının (2) nolu bozma istemi yerinde görüldüğünden İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.11.2016 tarihli ve 2016/162 Esas 2016/263 Karar sayılı kararı ile verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına vaki itirazı merci sıfatıyla inceleyen İskenderun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.12.2016 tarihli 2016/1445 D.İş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMK"nın 309/4 maddesi kapsamında bozma nedeni davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin olduğundan mütakip işlemlerin mahallinde yapılmasına; Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.