Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/2697
Karar No: 2018/3942
Karar Tarihi: 30.10.2018

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/2697 Esas 2018/3942 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2018/2697 E.  ,  2018/3942 K.

    "İçtihat Metni"

    TALEP:
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.06.2017 tarih ve 2017/38083 sayılı tebliğnamesinde ve ekindeki Adalet Bakanlığının 13.06.2017 tarih ve 94660652-105- 41-5710-2017-Kyb sayılı "Kanun yararına bozma yoluna gidildiği" konulu yazısında;
    "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olmak suçlarından şüpheliler ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08.03.2017 tarihli ve 2017/3437 soruşturma, 2017/2642 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı müşteki vekili tarafından yapılan itirazın kabulüne ilişkin Kocaeli 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 24.04.2017 tarihli ve 2017/2761 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre, şüphelilerden ..."un ... A.Ş."nin yönetim kurulu başkanı, ...’un şirketin Genel Müdürü, ...’ın ise İnsan Kaynakları Müdürü olduğu, aynı şirketin idari işler bölümünde çalışan müşteki ... tarafından, 15.07.2016 tarihinde meydana gelen darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı sayın ... tarafından 00:30 sıralarında darbenin engellenmesi ve önlenmesi için halkın meydanlara ve havaalanlarına gitmeye davet edilmesine rağmen, çalıştığı şirketin mail grubundan 00:55’te "Değerli ... Ailesi, güvenliğiniz için evden dışarı çıkılmasını kesinlikle önermiyor, en kısa sürede ülkenin sulhe kavuşmasını temenni ediyoruz, saygılarımla insan kaynakları" şeklinde darbe yapılmasını kolaylaştırmak ve sokağa çıkacak personele engel olmaya çalışmak amacıyla mesaj atıldığından bahisle 23.11.2016 tarihinde şikayette bulunulması üzerine yapılan soruşturma sonucunda şüpheliler hakkında Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2017 tarihli kararı ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı müşteki vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, merci Kocaeli 2. Sulh Ceza Hakimliğince, müsnet suç yönünden yeterli şüphe oluşturduğundan bahisle itirazın kabulüne ve anılan kararının kamu davası açılması yönünde kaldırılmasına karar verilmiş ise de, sadece şirket personellerinin dahil olduğu ve şirketi ve şirket çalışanlarını ilgilendiren duyuru ve ilanların paylaşıldığı mail grubuna insan kaynakları müdürü olan ... tarafından atılan suça konu mesajın, şirket çalışanlarının iç işleyiş ve güvenliğine yönelik olduğu, yukarıda izah edildiği üzere şüphelilerin darbe girişimini desteklediklerine dair delil bulunamadığı, şüpheliler ... ile ...’un bulunduğu aile içi whatsapp grubunda 16.07.2016 günü saat 01:18"de "Bence darbe başarısız oldu, demokrasi galip durumda" şeklinde darbenin başarısız olmasına sevinme mahiyetinde mesajlar bulunduğunun anlaşılması karşısında, şüpheliler hakkında kamu davasının açılmasını gerektirir müştekinin soyut ve herhangi maddi bir delil ile desteklenmeyen iddiasından başka delil elde edilemediği gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması” talep olunmuştur.
    2-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 24.05.2018 tarih ve 2018/43823 sayılı yazısına ek olarak sunduğu 1 nolu talep dışında ayrıca;
    Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itirazı düzenleyen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 173/1. maddesinde yer alan “Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine itiraz edebilir.” şeklindeki hüküm gereğince kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edebilmek için suçtan zarar gören olmak gerekli olduğu, somut soruşturma konusu eylemin temas ettiği belirtilen kanun hükümlerinin Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine yönelik suçlarla ilintili olup her iki suç bakımından da mağdurun gerçek kişiler olmasının mümkün bulunmaması karşısında, anılan kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara itiraz edenin 5271 sayılı Kanunun 173/1. maddesi anlamında suçtan zarar gören olmayıp karara itiraz hakkı da bulunmadığı, itiraz edenin kovuşturmaya yer olmadığı kararında "müşteki" olarak gösterilmesi ve verilen kararın kendisine tebliğ edilmiş olmasının da itiraz edene "müşteki" sıfatını kazandırmayacağından, merciince yapılan itirazın yasaya uygun ve geçerli bir itiraz olmadığı gözetilmeden sıfat yokluğu nedeniyle reddi yerine geçerli bir itiraz olarak kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesinde,
    İsabet görülmediğinden 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 17.05.2018 gün ve 94660652-105-41-5710-2017-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunmuştur.
    I-OLAY:
    Dosya kapsamına göre, şüphelilerden ..."un ... A.Ş."nin yönetim kurulu başkanı, ...’un şirketin Genel Müdürü, ...’ın ise İnsan Kaynakları Müdürü olduğu, aynı şirketin idari işler bölümünde çalışan müşteki ... tarafından, 15.07.2016 tarihinde meydana gelen darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Sayın ... tarafından 00:30 sıralarında darbenin engellenmesi ve önlenmesi için halkın meydanlara ve havaalanlarına gitmeye davet edilmesine rağmen, çalıştığı şirketin mail grubundan 00:55’te "Değerli ... Ailesi, güvenliğiniz için evden dışarı çıkılmasını kesinlikle önermiyor, en kısa sürede ülkenin sulhe kavuşmasını temenni ediyoruz, saygılarımla insan kaynakları" şeklindeki darbe yapılmasını kolaylaştırmak ve sokağa çıkacak personele engel olmaya çalışmak amacıyla mesaj atıldığından bahisle 23.11.2016 tarihinde şikayette bulunulması üzerine yapılan soruşturma sonucunda şüpheliler hakkında Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2017 tarihli kararı ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı müşteki vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, merci Kocaeli 2. Sulh Ceza Hakimliğince, müsnet suç yönünden yeterli şüphe oluşturduğundan bahisle itirazın kabulüne karar verildiği bunun üzerine Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığınca 15.05.2017 tarih ve 2017/10668 sayılı dilekçeleriyle suçun soyut iddia dışında oluştuğuna dair herhangi bir delil elde edilmediği ve ... adlı kişiyi takipsizlik kararıyla müşteki olarak gösterilip kendisinin CMK 173/1 maddesi gereğince kovuşturmaya yer olmadığına dair karara "suçtan zarar gören" tarafın itiraz edebileceği ..."ın atılı suçlar nedeniyle suçtan zarar gören sıfatına haiz olmadığı bu minvalde Kocaeli Sulh Ceza hakimliği tarafından taraf sıfatı yokluğu nedeniyle itirazın reddine karar vermesi gerekirken kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına karar verilmesini usul ve yasaya aykırı olduğu düşüncesiyle Adalet Bakanlığına Kanun Yararına Bozma isteminde bulunduğu bu istemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Dairemize ulaştırıldığı anlaşılmıştır.
    II- KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    1-Cumhuriyet savcısının, CMK"nın 160. maddesi gereğince soruşturma yaptıktan sonra kamu davasını açmaya yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle, CMK"nın 172. maddesi gereğince kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı ikaz üzerine Sulh Ceza Mahkemesince verilen Cumhuriyet savcılığının kararının kaldırılarak sanık hakkında kamu davası açılmasına ilişkin kararda usul ve kanuna aykırılık olup olmadığına,
    2-Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek ve silahlı terör örgütü üyesi olmak suçları nedeniyle verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara ihbarcının itiraz etme yetkisinin bulunup bulunmadığına, ilişkindir.
    III- HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    1- 5271 sayılı CMK’nın 2/e maddesinde “kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre” olarak tanımlanan soruşturma safhasında asıl görevli ve yetkili makam Cumhuriyet savcısıdır.
    CMK’nın “Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi” başlıklı 160. maddesine göre;
    "(l)Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
    (2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” denildikten sonra 161 maddesinde "Cumhuriyet savcısının görev yetkileri" ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
    Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
    CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere; belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
    Ceza muhakemesinin amacı maddi gerçeğin araştırılıp bulunmasıdır. Ancak bu yapılırken insan onuru, lekelenmeme hakkı gibi hukukun ve ceza muhakemesi hukukunun temel ilkeleri daima göz önünde bulundurulacaktır. Maddi gerçek, her ne pahasına olursa olsun araştırılıp bulunmalıdır diye bir ilke hiçbir hukuk Devletinde yoktur. Bu nedenle, ceza muhakemesinin amacı insan hakları ihlallerine yol açmadan maddi gerçeğin araştırılıp bulunması, adaletin gerçekleştirilmesi ve hukuki barışın sağlanmasıdır.
    CMK’nın 172/1 maddesine göre; “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.”
    Kamu davasını açmaya yeterli delil yok ise ya da dava açmak için gerekli diğer şartlar bulunmuyor ise kamu davasının açılması mümkün değildir. Bu durumda Cumhuriyet savcısının deliller değerlendirme takdir yetkisi vardır.
    Cumhuriyet savcısı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecektir. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı topladığı tüm delilleri olaylarla ilişkilendirerek, delillerle yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir. Cumhuriyet savcısının kamu davasını açarken bu değerlendirmesinde delilleri takdir edecek olması sebebiyle, Cumhuriyet savcısının şüphelinin suçu işlediği yönünde yeterli şüphenin oluşup oluşmadığına dair takdir hakkım gerekli araştırma ve soruşturma işlemleri yaptıktan sonra kullanacaktır. Cumhuriyet savcısı gerekli araştırma ve soruşturma işlemleri yaptıktan sonra şüphelinin suçu işlemediği düşüncesinde ise şüphelinin lekelenmeme hakkını da göz önüne alarak kamu davası açma yoluna gidemez. Bu durumda şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
    Bu bağlamda somut olayda şüphelilere isnat edilen suçlar nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan etkin ve ayrıntılı soruşturma kapsamında;
    1-Şüphelilerin ikametinde ve iş yerlerinde yapılan arama neticesinde, FETÖ/PDY ile irtibatlarını gösterir herhangi bir suç deliline ulaşılamadığı,
    2-Şüphelilerin ikametlerinde ve iş yerlerinde yapılan arama neticesinde ele geçirilen bilgisayar, tablet, cep telefonu, flash bellek, usb, cd gibi dijital materyaller üzerinde, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan inceleme neticesinde, FETÖ/PDY ile irtibatlarını gösterir herhangi bir bulgu elde edilemediği,
    3-Şüphelilerin kullandıkları cep telefonlarının çıkartılan HTS kayıtlarında, 15 Temmuz darbe gecesinde, öncesinde ve sonrasında herhangi bir şüpheli görüşme yapılmadığı,
    4-Şüpheli ..."un, ..., ... ve ..."un da bulunduğu aile içi whatsapp grubunda 16.07.2016 günü saat 01:18"de "Bence darbe başarısız oldu, demokrasi galip durumda" şeklinde yazı yazdığı,
    5-Şüphelilerin çıkartılan mail yazışmalarında, 15 Temmuz darbe gecesinde, öncesinde ve sonrasında FETÖ/PDY irtibatını gösterir herhangi bir şüpheli yazışmanın bulunmadığının,
    Şüpheli ... ve ..."un, şüpheli ...’a suçlama konusu olan mail metnini gönderdiklerine ve bu metni yazması yönünde talimat verdiklerine dair herhangi bir yazışmanın,
    6-Şüphelilerin yöneticisi olduğu ... A.Ş."nin Bank Asya’da ... numaralı hesabının bulunduğunun ancak 17-25 Aralık 2013 ile soruşturmanın başlatıldığı tarih olan 06.12.2016 tarihler arasında gerçekleşen herhangi bir bankacılık işleminin bulunmadığı,
    7-Şüphelilerin twitter, facebook gibi sosyal medya paylaşımlarına ilişkin açık kaynak araştırması sonucunda, FETÖ/PDY amaç ve faaliyetleri doğrultusunda herhangi bir paylaşımın olmadığı,
    8-Şüphelilerin ByLock kayıtlarının bulunmadığı,
    9-Şüphelilerin FETÖ/PDY"ye mensup kurum ve kişilere himmet, bağış ve yardım yaptıklarına, burs verdiklerine ilişkin herhangi bir iddia, ihbar, şikayet bulunmadığı ve bu yönde de herhangi bir delil elde edilemediğinin tespit edilmesi üzerine,
    Şüphelilerin üzerine atılı suçu işlediklerine dair yeterli delil mevcut olmadığı gerekçesi ile haklarında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmektedir.
    Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı Ağır Ceza Mahkemesinin bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edebilir.İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirecek olaylar ve deliller belirtilir.
    Sulh Ceza Hakimliği soruşturmanın genişletilmesine gerek görmeyip, istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
    Görüldüğü üzere Sulh Ceza Hakimi öncelikle kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı yapılan itirazın, süresine, itiraz edenin suçtan zarar görme sıfatının bulunup bulunmadığına, Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususundaki takdir yetkisini kullanıp kullanmadığına dair objektif koşulları inceleyecektir. Bu koşullar gerçekleşmiş ise toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğunu, yapılan yargılama sonucunda şüphelinin atılı eylemden mahkum edilebileceği kanaatini taşıyorsa, kararında, hangi delillerle bu sonuca vardığını göstermelidir. Soyut gerekçelerle dava açılmasına ilişkin karar vermek kişilerin lekelenmeme hakkını da zedeleyecektir.
    Somut olayda Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararındaki hukuki tespitler ve dosyadaki mevcut deliller sonucu ulaşılan hukuki sonucun yasal ve hukuk mevzuatımıza uygun olduğu anlaşılmaktadır.
    Kamu davasının açılmasına ilişkin kararlara karşı olağanüstü kanun yoluna başvurulup başvurulmayacağı konusuna gelince;
    Olağanüstü kanun yolu son çare olması nedeniyle aykırılığı çözmek için başka çare olmamalıdır. Bir başka ifadeyle yargılama makamlarının asıl ceza davasını çözmeye devam etmesi imkansız olmalıdır. (Kunter, Yenisey, Nuhoğlu CMK. 18. Basım syf. 1836-1837). Aynı doğrultuda Yargıtay Ceza Dairelerinin uygulamaları mevcuttur.Son soruşturma açılması kararına karşı kanun yoluna başvurulamayacağına dair (8. Ceza Dairesi 21.12.1983 tarih, 84/7-1122, 6. Ceza Dairesinin 12.05.1966 tarih, 66/193, 5. Ceza Dairesinin 03.02.1965 tarihli kararları) yine öğretide "itiraz merciinin kamu davası açması kararı" (Çağlayan Adalet Dergisi 1971 yılı 264. sayı) kanun yararına başvurulmayacak kararlardan sayılmıştır.
    Öğretideki görüşler ve yüksek Yargıtay’ın geçmişteki uygulamalarına göre gereksiz şekilde kamu davası açılması masumiyet karinesi ihlaline ve kişilerin mağduriyetine yol açmakta ise de, dava açılmakla yargılama süreci devam edeceğinden son çare olarak başvurulabilecek yöntem koşulunu taşımadığından kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacaktır.
    2-Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara kimlerin itiraz edebileceğine ilişkin talep yönünden ise; yasal düzenleme şu şekildedir:
    CMK’nın 173/1 suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
    (2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
    (3) (Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle,
    o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
    (4) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir
    Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara itiraz edebilmek için suçtan zarar görmek gereklidir. Suçtan zarar görme kavramı yasada açık olarak tanımlanmamış ise de, mağdur ve şikayetçi ile suçtan zarar görenin hakları CMK’nın 234. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdur suçtan bizzat zarar gören kişidir. Bazı hallerde doğrudan suçtan zarar görmemekle birlikte dolaylı olarak da zarar söz konusu olabilir. Bu kişiler suçtan zarar gören olarak ifade edilmektedir. Mağdurdan daha geniş bir alanı kapsamaktadır. Yerleşik uygulamalara göre suçtan ancak doğrudan zarar gören kişiler davaya katılma hakkını haizdirler.
    Somut olayda Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek veya silahlı terör örgütü üyeliği suçlarından soruşturma başlatılmıştır. Bu suçla korunan hukuki değer millet iradesine dayanan demokratik rejimdir. Suçun dolaylı mağduru, demokratik toplumu oluşturan bütün bireylerin olduğu kabul edilebilir. Anayasal düzeni korumak meşru siyasal iktidarın görevlerinden olup, suçtan doğrudan doğruya zarar gören de Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Siyasi Partiler gibi kurumlardır. Dolaylı mağdur olarak kabul edilebilecek vatandaşların, CMK"nın 172/1 maddesi kapsamında suçtan doğrudan doğruya zarar görenler olarak kabulüne yasal imkan bulunmamaktadır. Bu nedenle itiraz merciinin itiraz edenin sıfatı bakımından itirazın reddine karar vermesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde itirazın kabulüne ve şüpheliler hakkında dava açılmasına karar vermesi yasaya aykırı görülmüştür.
    Olağanüstü kanun yollarından olan "Kanun Yararına Bozma" talebinde bulunulması halinde, Yargıtay talep ve sebebe bağlı olarak karar verebilmektedir. Yerleşik uygulamalara göre, kanun yararına bozmaya ilişkin taleplerde tüm kanuna aykırılıkların bir seferde giderilmesi gerekmektedir.
    Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2017 tarih, 2017/3437 soruşturma ve 2017/2642 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı, suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen müşteki sıfatını taşımayıp ihbarcı konumunda olan ... vekilinin itiraz etme hakkı bulunmadığından, Kocaeli Sulh Ceza Hakimliğinin 24.04.2017 tarihli 2017/2761 D.İş sayılı kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
    IV-SONUÇ VE KARAR:
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Kanun Yararına Bozma talebinin kısmen kabulü ile;
    a)Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2017 tarih, 2017/3437 soruşturma ve 2017/2642 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı bulunmayan ve suçtan zarar gören sıfatı taşımayan ... vekilinin itirazının Reddi yerine, Kabulüne karar veren Kocaeli Sulh Ceza Hakimliğinin 24.04.2017 tarihli 2017/2761 D.İş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi gereğince KANUN YARARINA BOZULMASINA,
    b) (1) Nolu Kanun yararına bozma isteminin olağanüstü kanun yoluna başvurulamayacak kararlardan olması ve somut olayda yukarıdaki bozma nedenine göre konusu kalmadığından talebin REDDİNE,
    2- Gereğinin takdir ve ifası için soruşturma evrakının Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi