8. Hukuk Dairesi 2010/5174 E. , 2010/5098 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve müşterekleri ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27.09.2007 gün ve 61/73 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, dava konusu ... ilçesi, Alibey köy sınırları içerisindeki 107 ada 39, 110 ada 17, 127 ada 41, 170 ada 131, 174 ada 14, 175 ada 4 ve 170 ada 139 parsel sayılı taşınmazların Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen ilamı sonucunda davalı adına tescil edildiğini ve oluşan tapu kayıtlarının arazi kadastrosunca dava konusu bu parsellere uygulandığını, ne var ki tescil ilamında taraf olmadıklarını ve bu yerlerin ortak miras bırakan ...’dan kaldığını, yine aynı köy 119 ada 12 parsel ve 168 ada 148 parsel sayılı taşınmazların tarafların ortak miras bırakanı ...’a ait iken 13.9.1996 tarihinde ölünceye kadar bakım sözleşmesiyle davalıya özgülendiğini, bu işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ve muvazaalı olduğunu açıklayarak davalı adına kayıtlı olan tüm bu taşınmazlardaki tapu kayıtlarının miras payları oranında iptaliyle müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı taraf tescil ilamının 25 yıl önce alındığını tescil tapularının yukarıda belirtilen 7 adet parsele tapulamada revizyon gördüğünü, öteki iki adet taşınmazın ise, babası tarafından kendisine tapuda ölünceye kadar bakım sözleşmesiyle verildiğini, murise uzun süre baktığını, dolayısıyla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi anlatımlarıyla, bilirkişi raporları dikkate alındığında davalı ile tarafların ortak murisi arasıda aktedilen ölünceye kadar bakım sözleşmesinin diğer mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı olduğuna ve davalının kötü niyetinin varlığına dair bir delil olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; davacılar ortak miras bırakanın kız çocukları, davalı ise tek erkek evladıdır. Dava konusu 39, 17, 41, 131, 14, 4 ve 139 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin kadastro tutanakları getirilip incelenmiştir. Buna göre 174 ada 14 nolu parselin 4.5.1981 tarih ve 5 sıra nolu tapu kaydı dikkate alınarak 24.10.1997 tarihinde davalı adına tespit gördüğü ve itirazsız olarak 5.5.1988 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Yine 175 ada 4 nolu parselin aynı tarih ve 4 sıra nolu tapu kaydı esas alınarak 27.11.1992 tarihinde davalı adına tespit gördüğü, bu tespitin itirazsız olarak 5.5.1998 tarihinde kesinleştiği saptanmıştır. Dava konusu 170 ada 131 parselin 30.3.1981 tarih ve 2 sıra nolu tapu kaydı esas alınarak tespitinin yapıldığı ancak davalıdır şerhi konularak mülkiyet hanesinin açık bırakıldığı, yapılan yargılamalar sonucunda 3.11.2003 tarihinde hükmen davalı adına tescil edildiği belirlenmiştir. 170 ada 139 nolu parsel ise 4.5.1981 tarih, 3 nolu tapu esas alınarak 27.11.1997 tarihinde tespit edildiği, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/61 esasında davalı olması nedeniyle mülkiyet hanesinin açık bırakıldığı, yapılan yargılamalar sonucunda bu yerin 3.11.2003 tarihinde hükmen davalı adına tescil edildiği belirlenmiştir. Yine 127 ada 41 nolu parselin 4.5.1981 tarih ve 8 sıra nolu tapu kaydı esas alınarak 4.6.1997 tarihinde davalı adına tespit gördüğü, itirazsız olarak 5.5.1998 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. 110 ada 17 nolu parselin 4.5.1981 tarih, 7 sıra nolu tapu kaydı dikkate alınarak 26.9.1996 tarihinde davalı adına tespit gördüğü bu tespitin itirazsız olarak 5.5.1998 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. 107 ada 39 nolu parselin ise 4.5.1981 tarih ve 6 sıra nolu tapu kaydı dikkate alınarak 11.9.1996 tarihinde davalı adına tespit gördüğü, tespitin itirazsız olarak 5.5.1998 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Tapu kayıtları getirilmiş olup bunlardan 110 ada 17 nolu parselin satışla 9.11.2004 tarihinde dava dışı Yavuz Zorlutuna adına tescilli olduğu belirlenmiştir. Ölünceye kadar bakım sözleşmesiyle devredildiği bildirilen dava konusu 119 ada 12 nolu parselin 13.9.1996 tarih 2 sıra nolu tapu kaydı esas alınarak 30.5.1997 tarihinde davalı adına tespit gördüğü bu tespitin 5.5.1998 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Yine 168 ada 148 nolu parselin 13.9.1996 tarih ve 1 sıra nolu tapu kaydı dikkate alınarak 11.11.1997 tarihinde davalı kişi adına tespit gördüğü bu tespitin 5.5.1998 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
168 ada 148 ve 119 ada 12 nolu parsellerin dayanağı olan ve o yer tapu sicil memurluğu huzurunda 13.9.1996 tarihinde düzenlenen resmi sözleşmeler noksanın tamamlanması şeklinde getirtilmiş olup; tarafların kök murisi Nazif Altan’ın davalı ...’a tapuda kayıtlı 2 adet taşınmazını ölünceye kadar bakım beslemek ve gözetmek sözleşmesi de temlik ettiği belirlenmiştir. Yanların kök murisi 1338 doğumlu Nazif Altan 19.2.1999 tarihinde dul olarak ölmüştür. Eşi AyşeAltan ise 1991 yılında ölmüştür. Mirasçısı olarak davacılar Sıdıka, Sevgiye, Müesser ve Ömür ile davalı ... ve dava dışı Birsen kalmıştır. Dosyada mevcut hasımsız veraset belgesine göre bunların haricinde başkaca mirasçısı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık tarafların kök miras bırakanı (babaları) Nazif’in sağlığında tapusuz taşınmazlarını harici senetle davalı oğluna satması sonucunda davalının Asliye Hukuk Mahkemesine MK 639.maddesi uyarınca açmış olduğu tescil davası sonucunda adına tescil edilen ve kadastroda yukarıda yazılı 7 adet parsele revizyon gören yerlerde davacıların ortak miras bırakanın ölümü sonucunda mirasen intikal eden haklarının bulunup bulunmadığı ve tescil ilamında taraf olmadıkları sebebiyle oluşturulan tapu kayıtlarına esas alınan mahkeme kararının kendilerini bağlayıp bağlamayacağı ve murisin tapu memuru huzurunda 13.9.1996 tarihinde düzenlenen resmi sözleşme ile 2 adet tapulu taşınmazını ölünceye kadar bakım aktiyle davalıya temlik etmesi nedeniyle bu işlemin muvazaalı olup olmadığında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere ve kural olarak tapusuz taşınmazların tesciline ilişkin mahkeme kararı taraf olmayan kişileri bağlamayacağı kuşkusuzdur. Ne var ki ortak miras bırakan Nazif tescil ilamına esas olan ve kendi zilyetliğinde bulunan tapusuz yerlerini sağlığında haricen düzenlenen senetle davalı oğluna temlik etmiştir. Bu senedin sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadığına göre tescil kararının bu sebeple davacıları bağlayacağı kuşkusuzdur. 17
nolu taşınmaz ise kadastrodan sonra tapudaki satışla dava dışı üçüncü kişiye geçmiştir. Bu nedenle gerekçe gösterilmeksizin 39, 17, 41, 131, 14, 4 ve 139 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak red kararı sonucu itibariyle doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, bu parsellere ilişkin red kararı onanmalıdır. Dava konusu 119 ada 12 parsel ve 168 ada 148 parsel sayılı taşınmazlar ise tapu memuru huzurunda düzenlenen ölünceye kadar bakma akdiyle davalıya temlik edilmiştir. Bu tür temliklerde miras bırakan sağlığında kendisine bakılmadığı iddiasıyla herhangi bir dava açmamış ise ölümünden sonra mirasçılarının bu işlemin muvazaalı olduğundan bahisle payları oranında iptal ve tescil davası açmalarında hukuka aykırılık yoktur.
Bilindiği üzere; muris muvazaası niteliği itibariyle nisbi muvazaadır. Muris muvazaasında miras bırakan gerçekte sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazının, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesinin satış veya ölünceye kadar bakım sözleşmesiyle devredebilmektedir. Bu durum yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih ½ sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından; gizli bağış sözleşmesi ise, TMK. nun 706, BK. nun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddesinde öngörülen şekil şartlarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muris muvazaası nedeniyle geçersizliğinin tespitini ve buna dayanarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıklar sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalı tarafa yapılan temlikin gerçek yönünün miras bırakanın asıl iradesi ve amacının herhangi bir tereddüde yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bunun için ülkenin ve muris ile tarafların yaşamlarını sürdürdükleri yörenin gelenek ve görenekleri, murisin ve tarafların toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın iş bu sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin olup olmadığı, murisin herhangi bir sağlık kuruluşundan yararlanıp yararlanmadığı, başkaca tapuda kayıtlı taşınmazlarının bulunup bulunmadığı davacılara ve dava dışı çocuğuna herhangi bir taşınmaz mal verip vermediği üzerinde durulmalı tarafların murisle beşeri ilişkileri araştırılmalı, bu konuda yanların varsa tüm delilleri, tanıkları dinlenmeli, hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Somut olaya uygun düşmeyecek şekildeki gerekçeyle bu taşınmazlarla ilgili red kararı doğru olmamıştır.
Hal böyle olunca, dava konusu 107 ada 39, 110 ada 17, 127 ada 41, 170 ada 131, 174 ada 14, 175 ada 4 ve 170 ada 139 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili davanın reddine karar verilmesi yukarıda açıklanan gerekçelerle doğru olmakla davacıların bu taşınmazlara ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA,
Dava konusu 119 ada 12 parsel ve 168 ada 148 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin temyiz itirazları yukarıda açıklanan gerekçelerle yerinde olduğundan ve belirtilen şekilde soruşturma yapılmadığından kabulüyle bu parsellere özgü olarak yerel mahkeme kararının HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda yazılı 17,15 TL onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına 26.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.