8. Hukuk Dairesi 2010/3417 E. , 2010/5107 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Alacak
... ile ... mirascısı; ... aralarındaki alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.12.2009 gün ve 448/410 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.10.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacı Mehmet Üst bizzat ve vekili Avukat ...geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili; evlilik birliği içinde edinilen ...Konut Sitesi C Blok No 11/A"da bulunan villanın alımında davalı tarafından karşılanan peşinat ve bir kaç taksit tutarı dışındaki çoğu ödemelerinin vekil edeni tarafından karşılanması ve kooperatifin villayı teslim etmesinden sonra taşınmaza yapılan ilave ve değişikliklere ilişkin tüm ödemelerin de vekil edeni tarafından karşılanmasına rağmen taşınmazın davalı ...adına kayıtlandığını, bu nedenle vekil edeni tarafından karşılanan tüm ödemelerin kendisine iadesi gerektiğini ileri sürerek vekil edeninin uğradığı zarara karşılık olmak üzere 100.000 TL nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
...’ün yargılama sırasında 31.3.2008 tarihinde öldüğü ve geriye tek mirasçısı olarak davalı ...’yi bıraktığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili; dava konusu taşınmazın edinilmesindeki bazı ödemelerin davacı tarafından yapılmış olmasının bağış olarak değerlendirilmesi gerektiğini, kaldı ki davacının dava konusu taşınmazın bulunduğu kooperatif ortaklığı nedeniyle hiç bir hak talep etmeyeceğini yazılı olarak taahhüt ettiğini, zamanaşımı süresinin de dolduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “dava konusu villanın birden fazla davacı ...ile müteveffa eşi ... arasında kooperatif hissesini karşılıklı olarak birbirlerine devrettikleri kendi beyanları, kooperatif cevabı, cevaba ekli devir senetlerinden anlaşılmaktadır. Dava konusu ev 2.12.1995 tarihinde son olarak davacı tarafından davalıya devredilmiştir. Bu devir senedine göre davacının yarı yarıya hisse sahibiyim demesi doğru değildir.Taraflar karı koca olup taşınmaz kooperatif tarafından teslim edildikten sonra davacının noksan tamamlama işlerinin bedeli 20250 TL olduğu bilirkişi kurulu raporu ile belirlenmiştir.Bilirkişi kurulu raporu mahkememizce benimsenmiştir” gerekçesiyle 20250 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümü davalı vekili; redde ilişkin bölümü ise davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 22.3.1986 tarihinde evlenmiş, 29.1.2003 tarihinde açılan boşanma davasının kesinleşmesiyle 21.6.2004 tarihinde boşanmışlardır. Eldeki dava ise taraflar arasında görülen boşanmaya ilişkin davanın kesinleşmesinden önce 7.3.2003 tarihinde açılmıştır. Bu durumda zamanaşımı süresinin dolması gibi bir durumun söz konusu olamayacağı açıktır. Başka mal rejimi seçilmediğinden; taraflar arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, (743 sayılı TKM. m.170) bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açılma tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK.m. 202,225).
Dosya arasında bulunan kayıt ve belgeler, tanık beyanları, bilirkişi raporları, ... Sitesi Yönetiminin cevabi yazılarındaki açıklamalar ve tarafların beyanları dikkate alındığında, ...’ün kooperatifin 290 nolu üyesi olduğu, üyeliğin 7.7.1986 tarihinde başladığı ve bu üyeliğin ... tarafından Ekim 1994 tarihinde davacı ...’e devredildiği, dava konusu villanın 10.7.1995 tarihinde ıslak zeminler mermer, üst kat mutfak dolabı takılı, çatısı kapalı durumda, diğer bir ifade ile binanın %73’ ü bitmiş haliyle kooperatif tarafından ...’e teslim edildiği, dava konusu villaya ait kooperatif hissesinin daha sonra davacı Mehmet tarafından 2.12.1995 tarihinde yeniden ... Üst’e devredildiği, odaların zemini, merdivenlerin yapımı, bahçe peyzajı, evin iç dekoru ve ek mutfak yapımı gibi eksik işlerin villanın kooperatif tarafından Mehmet’e tesliminden sonra 1996 yılında yapılıp bitirildiği ve oturulmaya başlandığı yapılan bu tamamlama ve iyileştirmeye yönelik işlemlerinin binanın %27"sine denk olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, dava; evlilik birliği içinde fakat 1.1.2002 tarihinden önce, yani 743 sayılı TKM’nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmaza yönelik katkı payı alacağı isteğine ilişkin bulunmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenen ve kooperatif kayıtlarına girmeyen 21.11.1994 tarihli Beyoğlu Noterliğine ait 42207 Yevmiye nolu davacı Mehmet’in dava konusu kooperatif üyelik hakkını ... Üst’e devrettiğine ilişkin “...iş bu üyelik hissemden dolayı alıcıdan herhangi bir hak ve talepte bulunmayacağımı beyan ve kabul ederim” açıklamasını taşıyan bir sözleşme bulunmaktadır. Davacının dava konusu kooperatif hissesindeki ve o hissenin karşılığı olan villadaki tüm haklarını, hem bu sözleşme hem de kooperatifin kayıtlarında bulunan 2.12.1995 tarihli sözleşme uyarınca ...’a devrettiği ve söz konusu sözleşmelerle davacının bağlı olduğu anlaşıldığından villanın kooperatif tarafından Mehmet’e teslim edildiği 10.7.1995 tarihinden önceki döneme ilişkin olarak davacının katkı payı alacağı isteğinde bulunamayacağı mahkemece doğru biçimde değerlendirilmiş bulunduğundan davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyizi yerinde bulunmamaktadır.
Ancak dava konusu taşınmazın davalı ...’a devrinden sonra villaya yapılan tamamlama ve iyileştirmeye yönelik bulunan, villanın değerinde artış sağladığı anlaşılan harcama nedeniyle davacı tarafından yapılan bir katkı varsa; davacının bu katkı nedeniyle alacak hakkına sahip bulunduğu açıktır.
Davalı vekilince; dava konusu yerle ilgili tüm giderlerin ...’ın annesi ...ile kardeşi ...’a ait kooperatif haklarının devredilmesi ile elde edilen gelirlerle karşılandığı, davacı tarafından yapılan az bir ödeme varsa bile yapılan bu ödemenin bağış olarak değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Dosyaya sunulan devir belgelerine göre, ... kooperatif üyeliğini 1994 yılında, ... ise 1993 yılında devretmiştir. ...ve ...’ın kendilerine ait hisseleri devrettikleri sırada elde ettikleri gelirleri, devirlerden bir kaç yıl sonra yapılan tamamlama ve iyileştirme harcamaları sırasında ...’a verdikleri konusunda soyut, sadece duyuma dayalı bazı tanık beyanları dışında bilgi ve belge bulunmamaktadır.Tamamlama ve iyileştirmeye yönelik harcamaların yapıldığı dönemde gelir getiren herhangi bir işte çalışmadığı, ev hanımı olduğu anlaşılan ...’ın başkaca bir geliri bulunduğu da somut, kayıt ve belgelere dayalı olarak usulüne uygun şekilde kanıtlanamadığına göre; tamamlama ve iyileştirmeye yönelik harcamalara ilişkin tüm ödemelerin düzenli çalışma karşılığı gelire sahip bulunduğu anlaşılan davacı tarafından karşılandığına dair olan değerlendirmede bir yanlışlık bulunmamaktadır. Davacı tarafından yapılan ve taşınmazın değerini arttıran harcamaların bağışlama amacıyla yapıldığı hususunda da iddia dışında hiç bir delil ileri sürülmemiş olup bağış iradesini gösteren bir durumun varlığı da saptanamadığından bağış savunmasına da değer verilmemesi doğrudur.
Davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunmadığından REDDİNE,
Davacı vekilinin az yukarıda yerinde bulunmadığı açıklanan temyiz itirazı dışında kalan diğer temyiz itirazlarına gelince; davacı tarafından yapılan ve taşınmazın değerinin artmasına neden olan tamamlama ve iyileştirmeye ilişkin harcama oranının,dava konusu villanın tamamı dikkate alındığında %27 olduğu ve dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin 225000 TL bulunduğu belirlenmiştir. Bu durumda, belirlenen katkı oranının taşınmazın dava tarihindeki toplam değeriyle çarpılarak bulunacak miktarın, katkı payı alacağı olarak davalıdan alınarak (TMK. nun 227. maddesi 1.1.2002 den sonra edinilen taşınmazlarla ilgili benzer düzenleme getirmektedir) davacıya verilmesi gerekirken, 2003 yılı yapı yaklaşık birim maliyetlerine göre yapılan hesaplama sonunda davacı tarafından yapılan işlerin bedeli olarak bulunan 20250 TL’ye hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan bu nedenle kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ...’ye iadesine 26.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.