8. Hukuk Dairesi 2010/3548 E. , 2010/5108 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı ve tescil
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 22.01.2010 gün ve 234/28 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.10.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K AR A R
Davacı vekili, evlilik birliği içerisinde vekil edeninin de katkısıyla 4810, 1642, 2747, 4, 7 ve 17 sayılı parsellerin edinildiğini, taşınmazların davalı adına tapuda kayıtlı olduğunu, ayrıca... plakalı aracın aynı şekilde evlilik birliği içerisinde ortak alındığını, trafik kaydının davalı adına olduğunu, 7 nolu parsel üzerinde iki katlı ev bulunduğunu, bir dairenin vekil edenine verilmesi gerektiğini belirterek taşınmazlardaki vekil edenine ait payın ayrılarak verilmesini, fiili bir ayrım söz konusu olmadığı taktirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere katkı payı alacağının hüküm altına alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “iptal ve tescil yönünden davanın reddine, 2747 sayılı parsel hakkındaki davanın da reddine, katkı payı alacağına yönelik davanın kabulüne, 7000 TL katkı payı alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteğin saklı tutulmasına” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallara yapılan katkı payı alacağına ilişkindir.
Mahkemece, katkı payı alacağının kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Taraflar 1984 yılında evlenmişler, davacı ... tarafından 10.10.2006 tarihinde açılan ve 18.10.2006 tarihinde kabulle sonuçlanan, 21.12.2006 tarihinde kesinleşen ...Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) hükmü ile boşanmışlardır. Taraflar arasında geçerli bulunan mal ayrılığı rejimi boşanma davasının açıldığı 10.10.2006 tarihinde sona
ermiştir. Bu durum karşısında taraflarca başka bir mal rejimi seçilmediğinden 1.1.2002 tarihine kadar TKM.nin 170. maddesi gereğince taraflar arasında mal ayrılığı, 1.1.2002 tarihinden sonra boşanma davasının açıldığı 10.10.2006 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK.m. 202, 225)
Dava konusu yapılan 1642, 2747, 4810, 4, 7 ve 17 sayılı parsellerin 1.1.2002 tarihinden önce eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildikleri belirlenmiştir. 20 LD 759 plakalı araçta aynı dönemde 4.7.1997 tarihinde alınmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre her iki eşin çalıştığı anlaşılmıştır. Birinci bilirkişi Av. ... tarafından hazırlanan 1.6.2009 günlü rapora göre davacının herhangi bir katkı payı alacağının bulunmadığı bildirilmiştir. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı öğretim görevlisi Dr... tarafından düzenlenen 14.12.2009 günlü raporda ise; davacının katkı payı oranının % 59,04 olduğu, buna göre evlilik birliği içerisinde alınan taşınmazların ve aracın dava tarihi itibariyle değerinin tesbit edilerek belirtilen katkı payı oranında davacıya verilmesinin yerinde olacağı açıklanmıştır. Görüldüğü gibi raporun birinde katkı payı alacağının olmadığı, diğerinde ise, % 59,04 olduğu bildirilmiştir. İki rapor tamamen birbirine aykırı olup uzlaşma raporu da alınamamıştır. Rapora yöneltilen itirazlar gereği de gerekçe gösterilmeksizin mahkemece incelemeye değer görülmemiştir. Bundan ayrı kabul edilen ikinci bilirkişinin raporuna hangi hukuki sebeplerle ve hangi gerekçe ile itibar ettiğini de kararında açıklamamıştır. Anayasanın 141/3. fıkrası uyarınca, mahkeme kararlarının gerekçeli yazılması zorunlu olup red ve kabul edilen her husus için ayrı ayrı gerekçe gösterilmesi gerekir. Bu, hukuka ve adalete güven ilkesinin bir gereğidir.
Öte yandan 17 parsel üzerinde bulunan ve dava konusu yapılan binanın hangi tarihte yapıldığı sorulmamış, buna ilişkin ruhsat, imarla ilgili belgeler vs. ilgili kurumlardan getirtilerek dosya arasına konulmamış ve yapım tarihi açıklığa kavuşturulmamıştır. Daha açıkçası binanın mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde mi yapıldığı, yoksa 1.1.2002 tarihinden sonra yasal edinilmiş mallara katılma rejimi süresi içerisinde mi yapıldığı hususu değerlendirmede ve nitelendirmede duraksama yaratmaktadır.
Davacı ... dosyadaki bilgilere göre 1990 yılından itibaren çalışmaya başlamıştır. Bu tarihten önce edinilen mallar için katkısının olup olmadığının davacı tarafından kanıtlanması zorunludur. Aksi halde davalının kişisel malı sayılır. Bu nedenle ispat yükü davacıdadır. TMK.nun 6 ve 222/2. fıkrası gereğince herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davacının çalışmaya başlamasından sonra edinilen taşınmazlar bakımından ise, davacı ve davalının, davacının çalışmaya başladığı 1990 yılından sonra edinilen taşınmazların satın alındığı tarihe kadar her iki tarafın çalışmalarına ilişkin bilgi ve belgeler (1990"dan taşınmazların edinildiği tarihlere kadar) getirtilerek dosya arasına konulması, toplam gelirlerinin ayrı ayrı hesaplanması, sosyal konumlarına ve mesleki kariyerlerine göre herbirinin ayrı ayrı yapacağı kişisel masrafların belirlenmesi, davalı açısından 743 sayılı TKM.nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğüne ilişkin harcamaların ayrıca saptanması, herbirinin ayrı ayrı toplam harcamalarının gelirlerinden düşürülmesi, tasarruf edebilecekleri miktarın ayrı ayrı hesaplanması, toplam tasarruf miktarı karşısında davacının katkı oranının bulunması, bulunan bu katkı oranının taşınmazların dava tarihindeki sürüm değeri ile çarpılması sonucu bulunacak miktarın davacının katkı payı alacağı olarak hüküm altına alınması düşünülmelidir. 17 sayılı parsel üzerinde bulunan binanın yasal edinilmiş mallara katılma rejimi süresi içerisinde yapıldığının anlaşılması halinde artık değerin yani yasal edinilmiş mallara katılma alacağının TMK.nun 202, 225, 231, 235 ve 236. maddeleri gereğince hesaplanması, 20 LD 759 plakalı aracın kime ait olduğu, edinilmiş mal olup olmadığı üzerinde durulması, tüm bu hususların konunun uzmanı bir hukukçu, bir mali müşavir ve bir inşaat mühendisinden kurulu üçlü bilirkişi heyetine dosya verilerek açıklığa kavuşturulması, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin bu suretle giderilmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve 103,95 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 26.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.