8. Hukuk Dairesi 2010/3452 E. , 2010/5111 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
... ile ... aralarındaki katı payı alacağı davasının reddine dair... Aile Mahkemesinden verilen 18.03.2010 gün ve 368/240 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.10.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... Ilgaz ve karşı taraftan davalı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili; tarafların imam nikahı ile 1986 yılında evlendiklerini, 8 yıl bu şekilde süren birliktelikten sonra, 1994 yılında resmi olarak evlendiklerini, evlilik birliği içinde edinilerek davalı eş adına tescil edilen, İzmir İli Konak İlçesi dahilindeki 42428 ada 3 parsel ve üzerindeki binada bulunan 71/A nolu işyeri, 1. Kat 1 ve 2 nolu mesken, 2. kat 3 ve 4 nolu mesken, 3 kat 5 ve 6 nolu mesken, İzmir İli Konak İlçesi dahilindeki 2827 ada 24 parselde bulunan 79 nolu girişteki zemin kat 1 nolu mesken, 1. kat 3 nolu mesken 3. kat 7 nolu mesken, 81 nolu girişteki 3. kat 7 nolu mesken ve İzmir İli Seferihisar İlçesinde bulunan 1585 ve 1586 nolu parseller ile bu parseller üzerinde pansiyon olarak kullanılan bina bulunduğunu, vekil edeninin davalıya ait bu mal varlığının edinilmesine Belçika’da çalışmak, taşınmazlar üzerinde bulunan binaların yapımı sırasında çalışan işçilerin başında durmak, onlara yemek yapmak, inşaata ilişkin diğer işlemleri yapmak, ayrıca vekil edenine miras yolu ile kalan 7100 Alman Markı ile kardeşinden aldığı 1500 Alman Markını davalıya vermek suretiyle katkıda bulunduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 24000 TL katkı payı alacağının faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise; tarafların evlenmelerinden sonra davacının gelir getiren bir işte çalışmadığını, sadece vekil edenince ödenen primler karşılığında isteğe bağlı biçimde sigortalı yapıldığını, dava konusu mal varlığının tamamının vekil edeninin çalışmaları karşılığında edinildiğini, davacının Belçika’da bir yıl kadar bir çalışması var ise de bu çalışma karşılığında elde ettiklerini davacının kendisinin harcadığını ve davacının 2827 ada 24 parselde bulunan binada iki adet dairesi ile ... Doğanbey’de bir adet arsasının bulunduğunu belirterek dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların çoğunun evlilik birliğinin kurulmasından önce edinildiği, evlilik birliği içinde edinilen mal varlığına da somut olarak katkı sağlandığının kanıtlanamadığı, davacının davalıya verdiğini ileri sürdüğü borç ve miras parasının 1989-1990 yılında inşaat işçilerine dağıtıldığı ve bu tarihin de evlenmeden önceki bir tarih olduğu, davanın tazminat ve alacak davası olmayıp katkı payı davası olduğu, davacının kanıtlanmış çalışmasının bulunmamasına rağmen davalı tarafından müteahhitliğinin yapıldığı dava konusu binada iki adet müstakil dairesinin bulunduğu; dolayısı ile davanın kanıtlanamadığı görüşünden hareketle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 25.8.1994 tarihinde evlenmiş, 25.5.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesi sonucunda 14.6.2007 tarihinde boşanmışlardır. Başka mal rejimi seçilmediğinden; taraflar arasında yasal evlenmenin gerçekleştiği 25.8.1994 tarihinden, 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açılma tarihine kadar da yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. TMK.nun evlenmeyi düzenleyen 134 ve devamı maddelerine göre, evlilik resmi evlendirme memuru önünde yapılır ve ondan sonra taraflar evli kabul edilir.Yasanın tanıdığı ve kabul ettiği evlenme şekli dışında gerçekleşen birliktelikler ne ad altında yapılmış olursa olsun evlilik olarak değerlendirilemez. Medeni Kanunun yasal görmediği birliktelikler sırasında edinilen mallara yönelik olarak da, evlilik birliği içinde edinilen mallara ilişkin olan düzenlemelere dayanılarak katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı ve katılma alacağı istekli talepte bulunulamaz. Evlilik birliği içinde edinilmeyen mallara ilişkin olarak genel mahkemelerde ve genel hükümlere dayanılarak dava açmak mümkündür.
Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; dava konusu 42428 ada 3 parsel sayılı arsa nitelikli taşınmazın 2.8.1989 tarihinde davalı tarafından satın alındığı, bu taşınmaz üzerinde 12.9.2005 tarihinde kat irtifakı kurulduğu, daha sonra taşınmazın 27.2.2006 tarihinde tevhid sonuçu kapatıldığı, tevhiden oluşan 42428 ada 7 parselinde kapatılmasıyla 42428 ada 8 ve 9 parsellerin oluştuğu, ifrazen ve taksim sonucunda 27.2.2006 tarihinde 42428 ada 9 parselin tamamının kat irtifakıyla yükümlü olarak davalı adına tescil edildiği ve taşınmaz üzerindeki binada bulunan 1,2,3,4,5,6 nolu meskenler ile zemin kat 7 nolu dükkanın davalı adına kayıtlandığı; dava konusu 2827 ada 24 parselin ise öncesinin S.S. Derya Konut Yapı Kooperatifi adına kayıtlı bulunduğu ve 27.12.2001 tarihinde yapılan ferdileşme sonunda dava konusu yapılan bağımsız bölümlerinin davacı adına kayıtlandığı; 1585 ve 1586 parsellerin de 8.8.1989 tarihinde edinilerek davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu 1585 ve 1586 parsel sayılı taşınmazlar ile 42428 ada 3 parselin zemini taraflar arasında henüz kanunun tanıdığı ve geçerli saydığı, yasal evlilik birliğinin kurulmasından önce davalı tarafından edinilmiş olduğu anlaşıldığına göre; davacının bu taşınmazların arzına yönelik olarak açtığı katkı payı alacağı isteğinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
2827 ada 24 parsel üzerinde bulunan dava konusu bağımsız bölümler ise; 743 sayılı TKM’nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği için; taraflar arasındaki bu taşınmaza ilişkin uyuşmazlığın Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca çözüme kavuşturulması gerekir. 743 sayılı TKM.njn yürürlükte olduğu 1.1.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Bundan ayrı, aynı kanunun 153. maddesi gereğince eve kadın bakar. Başka bir anlatımla kadının eve ve çocuklarına bakması, ev işleri yapması onun yasal ödevidir. Eşlerden birinin edindiği mala diğer eşin doğrudan maddi bir katkısı yoksa, bu talep kabul edilemez.
Somut olayda, taraf açıklamaları, dosya arasında bulunan kayıt ve belgeler, bilirkişi raporları, dinlenen taraf tanıklarının beyanları ve özellikle de davacının damadı olan tanığı ...’in anlatımları dikkate alındığında; davacı kadının davalı ile tanışıp birlikte yaşamaya başlamadan önce yemek şirketlerinde aşçılık, çorap pazarlama gibi işler yaptığı, davalı ile tanışmasından sonra bir süre Belçika’da kaldığı ve burada bir yıl kadar çalıştığı, bu çalışmaları karşılığında elde ettiği gelirle davalının da payı bulunan kooperatiften bir hisse aldığı, daha sonra babasından miras kalan para ve kardeşinden aldığı para toplamı olan yaklaşık 9000 Mark karşılığında da aynı kooperatiften bir hisse daha aldığı ve davacının 2827 ada 24 parselde bulunan binada bu şekilde edindiği iki adet bağımsız dairesinin bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda; yasal evlilik birliğinin kurulmasından önce var olan çalışmalar karşılığında elde edilen gelirler ile aileden gelen yardım ve miras parasının yasal evlilik birliğinin kurulmasından sonra edinilen mal varlığına aktarıldığı kanıtlanamamış aksine kendisine ait iki adet dairenin edinilmesinde kullanıldığı belirlenmiştir. Davacının davalı ile evlenmesinden sonra ise; gelir getiren bir işte çalışmadığı, ev hanımı olduğu, sadece davalının yaptığı inşaatlarda çalışan işçilere yemek yapmak, eşinin olmadığı dönemlerde işçilerin paralarını dağıtmak, inşaatla ilgili bazı belgelerin ilgili yerlere getirilip götürülmesi gibi işleri yaptığı belirlenmiştir. Böyle bir çalışma, aile olmanın ve yardımlaşmanın gereği olup, dava konusu bu mal varlığının edinilmesinde kanunun aradığı anlamda doğrudan maddi bir katkı sağlayamaz.Dolayısıyle, mahkemece benimsenen ve yukarıda anlatılan nedenlerle 2827 ada 24 parsele ve üzerindeki binaya yönelik bulunan davanın reddine karar verilmesi de doğru olmaktadır.
Davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olmadığından reddiyle, 2827 ada 24 parsel ve üzerindeki binada bulunan bağımsız bölümlere, 1585 ve 1586 parseller ile 42428 ada 3 parselin arzına yönelik olarak verilen davanın reddine ilişkin bulunan hüküm bölümünün ONANMASINA,
Davacı vekilinin 42428 ada 3 parsel iken çeşitli ifraz, birleştirme ve taksim sonucunda 42428 ada 9 parsel olan taşınmaz üzerinde bulunan binadaki 71/A nolu işyeri ile 1,2,3,4,5 ve 6 nolu bağımsız bölümler ile 1585 ve 1586 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan pansiyona yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava konusu 42428 ada 3 (sonrasında 42428 ada 9 parsel olmuştur) parselin arsası evlilik birliği kurulmadan önce edinilmiş ancak üzerindeki bina daha sonra yapılmıştır. Binanın ne zaman yapıldığı dosya kapsamından anlaşılamamakla birlikte, bu binada bulunan ve dava konusu olan bağımsız bölümlerin 1.1.2002 tarihinden sonraki bir tarih olan 27.2.2006 tarihinde davalı adına kayıtlandıkları anlaşılmaktadır. Dava konusu 1585 ve 1586 parseller üzerinde bulunan pansiyonun da ne zaman yapıldığı diğer bir ifade ile daha önce var olduğu ileri sürülen binanın ne zaman pansiyon haline getirildiği de araştırılıp belirlenmemiştir.
Mahkemece, dava konusu 1585 ve 1586 parseller üzerinde bulunduğu ileri sürülen pansiyonun ve dava konusu 42428 ada 3 (42428 ada 9) parsel üzerinde bulunan binanın ne zaman yapıldığı, davalıya ait olan bağımsız bölümlerin tam olarak davalı tarafından ne zaman edinildiği araştırılıp belirlenmeli, açıklanan bu mal varlığının 1.1.2002 tarihinden sonra yani taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildikleri belirlenir ise, taraflar arasındaki bu yöne ilişkin uyuşmazlığın edinilmiş mallara katılma rejimi kuralları gereğince çözüme kavuşturulması gerektiğinin düşünülmesi gerekir. Zira; ileri sürülüş biçimine göre; davanın reddedilip yukarıdaki gerekçelerle onanan katkı payı davası yanında, katılma payı alacağı isteğine ilişkin bulunduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.nun m. 229) ve denkleştirmeden (TMK.nun m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.nun m. 219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.nun m. 231) yarısı üzerinden (TMK.nun m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak hüküm kurulması gerekir. TMK.nun 222/ son fıkrası uyarınca bir eşin bütün malları aksi kanıtlanıncaya kadar edinilmiş mal kabul edilir. Edinilmiş mallara katılma rejiminde tarafların dava konusu mal varlığının edinilmesinde somut, maddi bir katkısının bulunup bulunmadığının uyuşmazlığın çözümünde bir önemi yoktur. Diğer bir ifade ile davacının maddi katkısının varlığını kanıtlamak zorunda kalmaksızın davalıya ait olan ve 1.1.2002 tarihinden sonra edinilen mal varlığı üzerinde artık değerin yarısı oranında (TMK.nun m.236/1) hak sahibi olacağı açıktır
Davacı vekilinin onama kapsamı dışında kalan temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile 1585 ve 1586 parseller üzerinde bulunan pansiyona ve 42428 ada 9 parselde bulunan 71/A nolu işyeri ile 1,2,3,4,5 ve 6 nolu bağımsız bölümlere yönelik hüküm bölümünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 26.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.