8. Hukuk Dairesi 2010/2158 E. , 2010/5170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ve müşterekleri ile ... ve dahili davalı ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ....Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.06.2009 gün ve 367/291 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... ve arkadaşları vekili, miras yoluyla intikal ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle davalı adına kayıtlı bulunan 102 ada 140 parselin tapu kaydının iptaliyle kök miras bırakan ... Horoz"dan intikal eden miras payları oranında vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davacı tarafın haklarını aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dahili davalı ... vekili, dava konusu taşınmazı vekil edeninin taraflarla ilgisi bulunmayan üçüncü şahıs ..."dan tapudan satın aldığını iyi niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; dava konusu 102 ada 140 parsel sayılı taşınmazı davalının, üçüncü şahıs ..."dan yargılama devam ederken satın aldığı ediniminde kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 102 ada 140 parsel 28.07.2000 tarihinde hükmen davalı ... adına tapuda kayıtlı iken; davacılar vekili 30.03.2006 tarihinde tapu maliki Hüsne aleyhine açtığı davayla yukarıda açıklanan iddiayla tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Yargılama devam ederken, dava konusu parsel önce 05.06.2006 tarihinde ... adına satış yoluyla tescil edilmiş ve onun da 26.06.2006 tarihinde satışıyla en son ... adına tapuya tescil edilmiştir.
Yargılama sırasında dava konusu 102 ada 140 parsel davalı tarafından tapuda satıldığı ve tapu maliki değiştiği için HUMK.nun 186.maddesine göre, 27.12.1986 hakim havale tarihli dilekçeyle davacılar vekili seçimlik hakkını kullanarak, yeni tapu maliki olan ... davaya dahil edilmiştir. Davacılar vekili, dahili davalı ..."ın 102 ada 140 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydını yargılama devam ederken satış suretiyle üzerine almasında iyi niyetli olmadığını iddia ederek tapu kaydının iptaliyle kök muris ..."tan intikal eden miras payları oranında vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Dava konusu taşınmazın, davacılar ve davalı Hüsne"nin miras bırakanı ... Horoz"dan 06.05.1950 tarihinde ölümü üzerine mirasçılarına kaldığı, ..."un mirasının taksim edilmediği tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarından anlaşılmakla muris ..."un ölüm tarihine göre terekesinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi bulunduğu ve davacı mirasçıların da miras paylarının bulunduğu mirasçılık belgesi ile dosya kapsamından anlaşılmaktadır
Davacılar vekili, tapuda kayıtlı olan nizalı taşınmaz malı iktisap eden dahili davalıya karşı iptal davası açtığına göre, davacının dava açma iradesi davalının iktisabının kötü niyete dayalı olduğu iddiasını da taşır. Bu husus Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 8.11.1991 gün 1990/4 esas, 1991/3 sayılı kararında "Tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmaz malı iktisap eden bir kimseye karşı MK.nun 931. ( TMK.nun 1023.md ) maddesinde öngörülen iyi niyet kurallarına aykırılık nedeniyle açılan tapu iptal davalarında dava açma iradesinin kötü niyete dayalı olduğu iddiasını da taşıdığı, kaldı ki öyle olmasa bile buradaki kötü niyet iddiasının hukuki mahiyeti itibariyle itiraz niteliğinde bulunduğu ve bu nedenle de yargılama sona erinceye kadar iddia ve savunmanın genişletilme yasağına tabi olmadan her zaman ileri sürülebileceği" kabul edilmiştir. Mahkemenin, dahili davalının dava konusu taşınmazı tapudan yargılama devam ederken üçüncü şahıs ..."dan satın aldığı dikkate alınarak ve dahili davalı ..."in satışta kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği yönündeki gerekçesi dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Davalı adına tesis edilen nizalı taşınmaza ait tapu kaydı, tapudan satın alma sonucu dahili davalı ... adına oluştuğuna göre, bu davalı TMK. nun 1023. maddesine dayanabilir. Bu durumda, davalının iyi niyetli olup olmadığının mahkemece kendiliğinden araştırılması gerekir. Zira, iktisabın geçerli olabilmesi için TMK. nun 1023. maddesi hükmü uyarınca davalı tapu maliki iyi niyetli olmalıdır. Bir kimsenin iyi niyetli sayılabilmesi için de MK. nun 3. maddesi hükmü uyarınca kendinden beklenen ihtimam ve dikkati göstermiş olması gerekir. 14.2.1951 gün ve 1949/17 Esas, 1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile de sonuç kısmında belirtildiği üzere "vakıa ve karinelerden olayda kanunen iyi niyet iddiasında bulunamayacak durumu belirlenmiş olan kimsenin kötü niyetinin diğer tarafa ispat ettirilmesine artık sebep ve vecih kalmayacağına ve dava hakkının doğumunu sağlayan veya bertaraf eden iyi ve kötü niyetin bu durumda mahkemece resen nazara alınabileceği" karar verilmiştir.
Tapudan ayni hak iktisap eden üçüncü şahsın iyi niyetli olup olmadığı ve satışın kötü niyete dayandığının hangi hallerde bilinmesi gerektiği araştırılırken kesin bir ölçü koymak mümkün değil ise de, genel bazı kriterlerle önemli özel durumların araştırılması gerekir. Genel kriter olarak, dahili davalı ..."in dayandığı tescilin kötü niyetli olduğunu ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın genel hayat tecrübelerine ve hayatın doğal akışına göre bilip bilmediği veya normal görüşlü bir insanın sarf etmesi gereken dikkati sarf etseydi yolsuzluğu ve uyuşmazlığı bilecek durumda olup olmadığı araştırılmalıdır. Ayrıca, bazı fiili karinelerden de yararlanılabilir. Örneğin, temlik edenin temlik alan dahili davalı ile akrabalık ilişkisinin bulunup bulunmadığının, taşınmazın el değiştirmesindeki çabukluk, değerinin çok altında bir bedel ile satılması, tarafların aynı yerde ikamet edip etmedikleri veya aynı köyden olup olmadıkları gibi bazı fiili karinelerle ilgili olaylar da araştırılarak bu karinelerden yararlanılmalıdır.
Dava konusu 102 ada 140 parsel davalı Hüsne adına tapuda kayıtlı iken, aleyhine 30.03.2006 tarihinde dava açıldıktan 3 ay sonra yargılama devam ederken 05.06.2006 tarihinde ... isimli şahsa 1500 lira bedelle satıldığı ve bu şahıs tarafından da ilk satıştan 21 gün sonra 26.05.2006 tarihinde aynı bedel karşılığında ..."e satıldığı ve bu tarihten sonra da tapu kaydına satılmaması için tedbir konulduğu tapu kaydı ve satışlara ait resmi senetlerin incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Mahallinde 17.04.2008 tarihinde yapılan keşif sırasında yerel bilirkişi ve davacı tanıkları; dava konusu taşınmazın davacıların kök murisi ... Horoz"a aitken ölümüyle mirasçılarına kaldığını, mirasçıların taksim yapmadıklarını, muris öldüğünden beri ve halen de murisin oğlu Musa Horoz ile davalı Hüsne"nin kullandığını, taşınmazları satın alanlar ... ve ..."i tanımadıklarını, bu şahısların oturdukları Sarıkaya ve Kızılkent köylerinin dava konusu taşınmazın bulunduğu Yaycı köyüne oldukça uzak olduğunu, köylerinden taşınmaz almak isteyen kişilerin en azından kendilerine fiyatını soracaklarını, köyleri çok küçük olduğu için satın almanın mutlaka duyulacağını, 100.000 lira değerinde olan taşınmazı satın alan kimselerin şimdiye kadar taşınmazı hiç kullanmadıklarını, sattığı iddia edilen Hüsne"nin taşınmazın zilyetliğini hiç terk etmediğini beyan etmişler ve davacı tanığı Ahmet Taş yukarıdaki beyanlara ilave olarak ayrıca satışta muvazaa olduğunu beyan etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan; dava konusu taşınmaz hakkında yargılama devam ederken, 100.000 lira değer biçilen taşınmazın 1.500 lira bedel karşılığında 21 gün arayla kısa sürelerle iki kez satış suretiyle el değiştirdiğine, taşınmazı satın alan alıcılar ... ve ..."in taşınmazı satın aldıktan 2 yıl sonra yapılan keşif sırasında taşınmazı hiç kullanmadıkları, halen taşınmazın ilk tapu maliki Hüsne"yle diğer mirasçılardan Musa"nın zilyetliğinde bulunduğu ve zilyetliklerini hiç terk etmedikleri anlaşıldığına, davalı Hüsne"den satın alınmasının muvazaalı olduğu tanık Ahmet Taş tarafından beyan edildiğine ve satın alan dahili davalı ..."ın normal görüşlü bir insanın sarf etmesi gereken dikkati sarf etseydi taraflar arasındaki uyuşmazlığı ve davayı bilebilecek durumda olduğu anlaşıldığına göre, TMK.nun 1024. maddesi uyarınca aynı kanunun 1023. maddesine dayalı olarak dahili davalı ..."ın dava konusu taşınmazı satın almasında iyi niyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına, usul ve kanuna uymayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 01.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.