
Esas No: 2014/1214
Karar No: 2014/1214
Karar Tarihi: 6/12/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ZAFER GÜVENDİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/1214) |
|
Karar Tarihi: 6/12/2107 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT |
|
|
Recep KÖMÜRCÜ |
|
|
M. Emin KUZ |
Raportör |
: |
Şermin BİRTANE |
Başvurucu |
: |
Zafer GÜVENDİ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, on beş yaşından küçük çocukla cinsel ilişkiye
girilmesi suçundan cezalandırılan başvurucunun suçun mağduruyla evlenmiş
olmasına karşın cezaevinde tutulmasından dolayı aile hayatının sürdürülememesi
nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/1/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu 21/3/1990 doğumludur.
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 10/4/2009 tarihli
iddianamesinde, başvurucunun suç tarihi olan 11/5/2008 tarihinde, on dört
yaşında olan 28/10/1993 doğumlu mağdure ile cinsel
ilişkide bulunma suçundan cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.
İddianamede; başvurucunun mağdurenin hamile kalmasına
sebebiyet verdiği, durumdan ailelerinin haberi olması üzerine düğün yapıldığı
ve o tarihten itibaren karı koca hayatı yaşamaya başladıkları belirtilmiştir.
8. Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/154 esasına kayıtlı
yargılama sırasında beyanı alınan mağdure, kendi
isteğiyle başvurucu ile cinsel ilişkiye girdiğini, hamile kaldığını, ailelerin
anlaşarak düğün yaptıklarını ve sanıkla karı koca hayatı yaşadıklarını
belirtmiştir.
9. Mahkemenin, 13/10/2009 tarihli
kararıyla, mağdurenin nüfus kaydına göre 28/10/1993
doğumlu olduğu ve mernis doğum tutanağına göre
Eskişehir Doğum ve Çocuk Bakımevinde doğduğunun tespit edildiği, dolayısıyla
suç tarihinde on beş yaşından küçük olduğunun anlaşıldığı belirtilerek
başvurucunun on beş yaşından küçük çocuğun cinsel istismarı suçu nedeniyle 8
yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedilmiştir. Cezanın
belirlenmesinde sanığın yargılama sürecindeki hâl ve davranışlarının lehine
takdiri indirim nedeni kabul edilerek cezadan 1/6 oranında indirim yapıldığı
belirtilmiştir.
10. Karar, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 7/11/2013
tarihli ilamı ile onanmıştır.
11. Başvurucu kararı 31/1/2014
tarihinde öğrenmiş ve 24/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
12. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu’nun suç tarihinde yürürlükte olan "Çocukların cinsel
istismarı" kenar başlıklı 103. maddesinin ilgili kısmı (18/6/2014 tarihli
ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun"un 59. maddesiyle yapılan değişiklikten önceki hâli) şöyledir:
"(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını
tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve
sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen
her türlü cinsel davranış,
..., anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair
bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur."
13. 5237 sayılı Kanun"un 103. maddesinin anılan (2) numaralı
fıkrasının Anayasa"ya aykırı olduğu yönündeki itiraz Anayasa Mahkemesinin 12/11/2015 tarihli ve E.2015/43, K.2015/101 sayılı kararıyla
reddedilmiştir.
B. Uluslararası Hukuk
14. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) hukuka uygun şekilde
özgürlükten yoksun bırakılmanın doğal sonucu olarak ilgilinin özel hayatına ve
aile hayatına yönelik bir kısıtlama içereceğini birçok kararında vurgulamıştır
(Khoroshenko/Rusya [BD], B. No:41418/04,30/06/2015,
§ 106; Messina/İtalya (No. 2), B. No: 25498/94,
28/9/2000, § 61).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 6/12/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, 4/12/2009 tarihinde mağdure ile resmî nikahla evlendiklerini ve iki
çocuklarının bulunduğunu belirterek suçtan sonra evlenmiş olması nedeniyle
eyleminin suç olmaktan çıkarılması gerektiğini iddia etmiştir. Başvurucu, iyi
niyet duygularıyla bir yuva kurmak amacıyla geçmişte işlediği suç nedeniyle
haksız yere cezalandırıldığını, kendisinin cezaevine alınması nedeniyle eşi
olan mağdurenin ve çocuklarının da bir anlamda
cezalandırıldığını, uzun süre cezaevinde kalacak olması nedeniyle aile
birliğinin zarar gördüğünü ileri sürmüştür. Bu nedenlerle Anayasa"nın 41.
maddesinde yer alan ailenin korunması hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş,
yeniden yargılama yapılmasına ve maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesine
karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
17. Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının
gizliliğine dokunulamaz.”
18. Anayasa’nın "Ailenin
korunması ve çocuk hakları" kenar başlıklı 41. maddesi
şöyledir:
“Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların
korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için
gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça
aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme
hakkına sahiptir.
Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu
tedbirleri alır.”
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
20. Aile hayatına saygı hakkı, Anayasa’nın 20. maddesinin
birinci fıkrasında güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın 41. maddesinin ise
Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, aile hayatına saygı hakkına ilişkin
pozitif yükümlülüklerin değerlendirilmesi bağlamında gözönünde
bulundurulması gerekmektedir (Murat Atılgan,
B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [BD], B. No:
2013/5126, 2/7/2015, § 36). Bu kapsamda başvuru Anayasa"nın 20. maddesinde
güvenceye alınan özel ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında ele alınmıştır.
21. Özel hayat kavramı eksiksiz bir tanımı bulunmayan geniş bir
kavram olup "bireyin kişiliğini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi"
kavramı, özel hayata saygı hakkının kapsamının belirlenmesinde temel
alınmaktadır. Bu yönü ile değerlendirildiğinde bahsi geçen hak, ilişki kurmak
ve geliştirmek üzere çevresinde bulunanlarla temas kurma hakkını da
içermektedir (Serap Tortuk,
B. No: 2013/9660, 21/1/2015, § 31). Söz konusu olan diğer
kişilerin içine aile fertlerinin de dâhil olduğunda kuşku bulunmamaktadır ve
aile ilişkilerinin normal bir şekilde sürdürülebilmesi, aile fertlerinin
birbiriyle zaman geçirebilmesi de özel hayata saygı hakkının konusu
kapsamındadır (Marcus Frank Cerny, §
36; Beşir Doğan,§ 27).
22. Öncelikle incelenmesi gereken husus, ailenin korunması ve
aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı kapsamında korunan hakkın
kullanımına veya haktan yararlanılmasına kamu gücünün işlem, eylem veya ihmali
nedeniyle doğrudan bir müdahalenin söz konusu olup olmadığıdır (Salih Karakoç, B. No: 2013/2954, 19/12/2013, § 38).
23. Anayasa Mahkemesi 5237 sayılı Kanun"un başvurucunun suç
tarihi olan 22/11/2006 tarihinde yürürlükte olan
hâliyle 103. maddesinin Anayasa"ya uygunluğunu incelemiş ve bu hükmü Anayasa"ya
uygun bulmuştur (AYM, E.2015/43, K.2015/101, 12/11/2015, § 30).
24. Somut olayda suç tarihi olan 11/5/2008
tarihinde on sekiz yaşında olan başvurucunun, on dört yaşında olan mağdure ile cinsel birliktelik gerçekleştirdiği ve hamile
kalmasına sebebiyet verdiği belirtilerek on beş yaşından küçük çocuğun cinsel
istismarı suçu nedeniyle 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına
hükmedildiği, kararın olağan kanun yolları denetiminden geçerek kesinleştiği
anlaşılmaktadır. Ayrıca söz konusu cezanın belirlenmesinde derece mahkemesi
tarafından somut olayın özellikleri, mağdurenin kendi
isteği ile sanıkla birlikte olduğu ve karı koca hayatı yaşadığı yönündeki
beyanları dikkate alınarak başvurucuya aşağı hadden ceza verildiği, ayrıca
lehine olan indirim sebeplerinin de uygulandığı görülmektedir.
25. Anayasa’nın 19. maddesi gereği hükümlü ve tutukluların özel
hayatı ve aile hayatına birtakım sınırlamaların getirilmiş olması, hukuka uygun
olarak cezaevinde tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur (Mehmet Koray Eryaşa,
B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 89).
26. Olayda suçtan sonra mağdureyle
evlenmiş olduğu anlaşılan başvurucunun cezaevinde bulunmasının aile hayatı
üzerinde birtakım olumsuz etkiler doğuracağı açıktır. Ancak bu durum kamu
makamlarının aile hayatını hedef alan işlem veya eylemlerinden kaynaklanmayıp
başvurucunun 5272 sayılı Kanun"un 103. maddesinde düzenlenen suçu işlemesi
nedeniyle verilmiş olan hapis cezasının infaz edilmesinden kaynaklanmaktadır. Tutuklu
veya hükümlü olan kişilerin aileleriyle birlikte yaşamalarına ara verilmesi
şeklinde bazı kısıtlamaların ortaya çıkması cezaevinde tutulmanın doğal bir
sonucudur ve bu şekildeki kısıtlamalar, başvurucuyla aynı veya başka suçlardan
ceza mahkûmiyetine ya da tutuklanmalarına karar verilmiş olan herkes yönünden
geçerlidir.
27. Ayrıca ilgili mevzuat uyarınca hükümlü ve tutukluların
mektup, telefon veya diğer iletişim vasıtalarıyla aileleriyle, başka kişilerle
ve dışarıdaki kuruluşların temsilcileriyle haberleşmelerine, bu kişilerin
hükümlü ve tutukluları ziyaret etmelerine izin verilmesi mümkündür. Somut
olayda başvurucunun ailesi, yasal temsilcisi ve yakınlarıyla görüştürülmesinin
engellendiğine ilişkin herhangi bir iddiası da bulunmamaktadır. Tüm bu
açıklamalar ışığında somut olayda kamu gücünün işlem, eylem veya ihmali
nedeniyle başvurucunun aile hayatına yönelik bir müdahale olmadığı sonucuna
varılmıştır.
28. Açıklanan nedenlerle başvurucunun aile hayatına saygı
hakkına yönelik bir müdahalede bulunulmadığı anlaşıldığından başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 6/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.