8. Hukuk Dairesi 2010/2642 E. , 2010/5353 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 03.02.2010 gün ve 164/31 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası davalının 22.07.2009 tarihinde ilk celsedeki vaki kabul beyanı nedeniyle sonuçlandırılmıştır.
Hüküm davacı vekili tarafından vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
HUMK.nun 94.maddesine göre; davayı kabul eden taraf mahkum olmuş gibi yargılama masraflarını ve bu cümleden olarak vekalet ücretini de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ödemekle sorumludur. Mahkemece tam aksine davranılarak kendisini vekille temsil ettiren ve davayı kabul eden davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmiş olmasının kanuni dayanağı bulunmamaktadır.
Davalı ilk celsede davayı kabul etmiş ve bu durumuyla dava ikamesine sebebiyet vermemiş olduğundan aleyhine vekalet ücreti takdir edilmemiş olmasında isabetsizlik bulunmamakla beraber davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmiş olması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 08.11.2010 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı vekili, 21.05.2009 havale tarihli dava dilekçesinde dava konusu 103 ada 310 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit ve tescil edildiğini bu taşınmazın kök muris dedeleri ...dan kaldığını, taksim edilmediğini, miras payı bulunduğunu iddia ederek davalı adına olan kaydın vekil edeninin miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf ilk oturumda davayı kabul ettiğini ¼ oranında davacının payı bulunduğunu geriye kalan kısmın kendisine ait olduğunu açıklayarak beyanını imzasız onaylamıştır.
Davacı vekili son oturumda taşınmazın ...’dan değil, dip muris ...’dan mirasen ve taksimen vekil edenine intikal eden yer olduğunu bu nedenle davalı tarafın kabul ettiği şekilde davanın kabulüne karar verilmesini, dilekçedeki iddianın bu şekilde ıslah edildiğini açıklayarak beyanını imzası ile onaylamıştır.
Mahkemece, davanın kabul beyanı nedeniyle kabulüne, davalı adına olan tapu kaydının ¼ oranında iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, geriye kalanın davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından avukatlık ücretine hasren temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller tüm dosya kapsamından dosyada mevcut Yıldızeli Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.9.2009 tarih 2009/318-294 esas ve karar sayılı mirasçılık belgesine göre ... oğlu Meryem’den olma 1892 doğumlu ...’ın 20.10.1952 tarihinde öldüğü mirasçısı olarak kızı ... ve oğlu Kaya’nın kaldığı, kızı ...’in ise 10.8.1978 tarihinde ölümü ile çocukları Zübeyde, Remzi, Sina, Nurettin, Sebir, Aziz, Zeki ve Fadime’nin kaldığı oğlu Kaya’nın ise 5.1.1953 tarihinde ölümü ile çocuğu Hayrettin’in kaldığı başkaca mirasçısının olmadığı anlaşılmıştır.
Davalının avukat ...’a vermiş olduğu Yıldızeli Noterliğinin 7.10.2009 tarih ve 02120 yevmiye numaralı genel vekaletnamede yazılı olduğu üzere davalının baba adı Hüseyin, anne adı Güllü, doğum tarihi 3.6.1946 dır. Görüldüğü üzere davalı kişi davacının dava dilekçesinde hak talep ettiği 1952 yılında ölen ...’ın mirasçısı değildir.
Davacı taraf son oturumda dilekçedeki iddiasını ıslahla ...’den hak talep etmektedir. ... 1892 doğumlu 20.10.1952 tarihinde ölen ...’ın babasıdır. Bu kişiye ait nüfus kayıt tablosu yada veraset belgesi dosya içerisinde yoktur. Dolayısıyla davalının dip muris olarak davacı tarafından iddia edilen ...’nin mirasçısı olup olmadığı araştırılmamıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre şu an itibariyle davalı ... üçüncü kişi konumundadır. Dolayısıyla ...’nin yada Haydar’ın terekesi TMK.nun 640, 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Bu durumda davalının kabul beyanı tereke malı bir bütün olduğu için şu an itibariyle bir sonuç ifade etmeyecektir. TMK.nun 703. maddesi elbirliği mülkiyetinin hangi hallerde sona erdirileceğini bildirmektedir. Ayrıca TMK.nun 644. maddesi ise Sulh Hukuk hakiminin müdahalesi ile elbirliği mülkiyetinin ortadan kaldırılabileceğine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Kanununa 5831 sayılı Yasayla eklenen ek 3. madde gereğince Tapu Sicil Müdürlerine verilen yetkide bu mealdedir.
Hal böyle olunca bu durum tapu sicillerinin oluşturulmasıyla yakından ilgili olup kamu düzeni ile ilgilidir. Mahkemece ve Dairece re’sen göz önünde tutulması gerekir. Açıkladığım gerekçelerle yerel mahkeme kararı bu sebeplerle bozulmalıdır. Bu nedenlerle Dairenin sayın çoğunluğunun bozma gerekçelerine katılamıyorum. 08.11.2010