8. Hukuk Dairesi 2010/2646 E. , 2010/5591 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
...ile Hazine ve Yukarıçıkılgan Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Karayazı Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 25.12.2009 gün ve 36/90 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dava dilekçesinde, mevkii ve sınırlarını açıkladığı Karakale Köyü 108 ada 6 sayılı parselin kuzeyinde kalan yaklaşık 14.000 m2 yüzölçümlü taşınmazının Yukarıçıkılgan köyü merası içerisinde tesbit gördüğünü, itiraz edilmeden kesinleştiğini belirterek mera parseli içerisinde kalan yaklaşık 14.000 m2"lik kısım açısından mera sınırlandırmasının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine ile davalı Yukarıçıkılgan köyü tüzel kişiliğine yöntemine uygun bir biçimde dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen yargılama oturumlarına katılmamışlar ve cevapta vermemişlerdir.
Mahkemece, Karakale köyü 108 ada 6 parsel sayılı taşınmazın Nimetullah Kaymaz adına tapuda kayıtlı olduğu gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mera sınırlandırmasının iptali ile tapuya kayıt ve tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde, Karakale Köyü 108 ada 6 sayılı parselin kuzeyinde ancak, Yukarıçıkılgan Köyü mera parseli içerisinde tesbit edilen yaklaşık 14.000 m2 lik taşınmaz bakımından mera sınırlandırmasının iptali ile adına tescil isteğinde bulunmuş, 25.12.2009 tarihli yargılama oturumunda ise, Karakale Köyü 108 ada 6 sayılı parselin dava konusu ettiği yer olduğunu, bu taşınmazın Nimetullah Kaymaz adına tapuda kayıtlı bulunduğunu açıklamış, ancak mahkemece HUMK. nun 151/son fıkrası gereğince beyanı imzasıyla onaylatılmamıştır. Sözü edilen beyanın davacıyı hukuken bağlaması için aynı zamanda HUMK. nun 151/son fıkrası uyarınca imzasının da alınması gerekir. Bundan ayrı mahkemece, keşif yapılmamış, keşfe dayalı delillerde elde edilememiş, tanık ve delillerini bildirmesi için yöntemine uygun bir biçimde taraflara herhangi bir süre ve imkanda tanınmadığı yargılama tutanakları üzerinde yapılan inceleme sonucu belirlenmiştir. Davacı temyiz dilekçesinde tescilini istediği yerin Karakale köyü 108 ada 6 sayılı parselin kuzeyinde kalan ve Yukarıçıkılgan köyü merası olarak tesbit edilen 14.000 m2"lik yer olduğunu ısrarla vurgulamaktadır. 14 dönüm yerin Aşağıçıkılgan köyü 105 ada 27 sayılı parsel içinde olduğunu temyiz dilekçesinde açıklamaktadır. Davacı başlangıçta taşınmazın içinde kaldığı Aşağıçıkılgan köyü mera parselinin ada ve parsel numarasını bilmediğinden bu hususun ancak, yapılacak keşifle saptanacağı açıktır. Keşifte dava konusu yerin davacı tarafından gösterilmesi istenildiğinde tescili istenen taşınmazın neresi olduğunun keşfen açıklığa kavuşacağı bir gerçektir. Mahkemece, hiçbir delil toplanmadan sadece 25.12.2009 tarihli yargılama oturumunda davacıdan aldığı imzasız beyanı ile hüküm kurulduğu görülmektedir. İmzasız beyanın davacıyı bağlamayacağı da ortadadır.
Şu halde mahkemece yapılacak iş; tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri için kendilerine süre ve imkan tanınması, yapılacak keşifte tescili istenen ve dava konusu yapılan taşınmazın neresi olduğunun göstermesinin davacıdan istenilmesi, buna göre taşınmazın bulunduğu yöreye ait paftadan yararlanılarak teknik bilirkişi aracılığıyla taşınmazın yerinin saptanması, herhangi bir parsel içerisinde kalıyorsa ada ve parsel numarasının belirlenmesi, mera parseli ise, kadastro tutanağı ve özel mera sicilindeki kaydın Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, şahsa ait parsel içinde kalıyorsa aynı biçimde gerekli incelemenin yapılması ve keşifte ortaya çıkacak duruma göre davanın yürütülmesi ve delillerin toplanması olmalıdır. İmzası alınmayan bir beyana dayalı olarak hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırı olduğu gibi bu husus aynı zamanda T.C. Anayasasının 36. maddesi gereğince savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelmektedir.
Davacının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 23.11.2010 tarihinde oybirilğiyle karar verildi.