
Esas No: 2017/1836
Karar No: 2018/4427
Karar Tarihi: 21.11.2018
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/1836 Esas 2018/4427 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtiraz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
İtiraz Yazısının Tarihi : 06.07.2017
İtiraz Edilen Daire Kararı : Yargıtay Yüksek 9. Ceza Dairesinin 02.05.2007 gün
ve..... Karar sayılı onama
kararı
İtirazla ilgili Mahkeme Kararı :...4. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250.
Maddesi ile görevli) 10.11.2005 tarih ve ..... Karar sayılı mahkumiyet kararı
İtirazla İlgili Hüküm : TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın
62, 53, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
İtiraza Konu Olan Sanık : ...
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) İTİRAZ KONUSU:
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık ... .... "in mahkumiyetine ilişkin .... 4. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK. 250. Maddesi ile görevli) verilen 10.11.2005 tarih ve.... Karar sayılı kararının sanık müdafiince temyizi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının.... sayılı tebliğnamesiyle hükmün onanması talep edilmiş, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 02.05.2007 gün ve 2006/8040 Esas,.... Karar sayılı kararı ile hükmün ONANMASINA, oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanık müdafii 14.02.2017 tarihli dilekçesi ile mahkumiyet hükmü ve onama ilamının hukuka, usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, onama kararının kaldırılarak mahkumiyet kararının bozulması için CMK"nın 308. maddesi uyarınca İtiraz isteminde bulunmuş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.07.2017 tarihli yazısı ile Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 02.05.2007 gün ve 2006/8040 Esas, .... Karar sayılı ONAMA kararının kaldırılarak, hukuka, usul ve yasaya aykırı olan hükmün BOZULMASINA karar verilmesi talep olunmuştur.
B) İTİRAZ NEDENLERİ:
Mezkur ilama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.07.2017 tarihli yazısı ile
"1-Sanığın 1993 yılında...ilinde camiye giderek örgüt mensupları ile tanıştığı, camide örgütsel dersler aldığı, örgüt adına camide örgütsel ders verdiği, cami sorumluluğu yaptığı, örgüte el yazılı özgeçmiş raporu verdiği, camilerdeki faaliyetleri ili ilgili raporlar düzenlediği, kod adı kullandığı gerekçesiyle silahlı örgüt üyeliği suçu sabit görülüp cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık tüm aşamalarda suçlamayı kabul etmemiş, Hizbullah terör örgütü üyesi olmadığını, özgeçmiş raporundaki bilgilerin kendisine ait olduğunu, el yazılı özgeçmiş raporunu, 1998 yılında ders verdiği camideki Asiye adlı bayanın, "abiler seni tanısın" şeklinde isteği üzerine kendisinin, örgüte verme kastı olmaksızın düzenlediğini, özgeçmiş istenmesinden sonra örgütten şüphelendiğini, 1998 yılından sonra örgütle ilişkisini kestiğini, sadece camide kuran dersi verdiğini, cami sorumluluğu veya imam hatip lisesi sorumluluğu yapmadığını, camideki bayanların "melek gibi kızsın" diyerek kendisine bazen Melek diye hitap ettiklerini, kod adı kullandığının doğru olmadığını, arandığını öğrenince kendiliğinden teslim olduğunu beyan etmiştir.
Dosyadaki örgütsel dokümanlar incelendiğinde; sadece bir dokümanda sanığın adının yanında parantez içinde (melek c.s) yazması nedeniyle melek kod adını kullandığı iddia edilmiş ise de, sanıktan öz geçmişini isteyen Asiye gibi bazı şahıslardan tüm dokümanlarda sadece Asiye kod adıyla bahsedildikleri halde, sanığın adının tüm doküman ve raporlarda, gerçek adıyla, Medine Şen olarak geçtiği görülmektedir.
Diğer terör örgütlerinden farklı olarak bir kişi hakkında öz geçmiş raporu bulunması bu kişinin bizatihi örgüt üyesi olduğunu göstermemektedir. Örgüt, bunu üye olsun, olmasın toplayabildiği herkesten toplamıştır. Özgeçmiş raporu olmayan örgüt üyeleri de mevcuttur. Çeşitli örgütsel dokümanlarda bunun fark edilmeden toplanması yönünde talimat olduğu görülmektedir.
...4 Nolu DGM 2000/126 esas sayılı dosyasının 12.12.2000 tarihli oturumunda tanık olarak dinlenen; uzun süreden beri örgüt lideri Hüseyin Velioğlu"nun yanında faaliyette bulunup, örgütsel dokümanların ve Hüseyin Velioğlu"nun ölü olarak ele geçirildiği Beykoz"daki örgüt evinde yakalanıp, mahkum olan örgütün üst düzey yöneticileri ve bilgisayar merkezi sorumluları Edip Gümüş ve Cemal Tutar ile örgüt sorgucusu olup itirafçı olan Abdülaziz Tunç"un beyanlarından da anlaşıldığı üzere, örgütün, istihbarat ve fişleme amacıyla, topladıkları zekatın kimlere verilebileceği gibi çok çeşitli amaçlarla, örgüt üyeleri dahil, temin edebildiği, ulaşabildiği tüm kişilere ait bilgi, belge ve fotoğrafları depoladığı, okullardan, resmi kurumlardan ve kişilerden bunları çeşitli şekillerde temin ettikleri, okul ve baro albümleri gibi yayınlardan faydalandıkları, özellikle 90"lı yıllarda örgüt üyesi olmayan kişilerden de rızaen ya da rızası olmaksızın, kendisi ve çevresiyle ilgili ayrıntılı bilgiler içeren özgeçmiş ve fotoğraflar alındığını, öz geçmişlerin üyelik formu olmadığını beyan etmeleri ve mahkemenin bu tanık beyanlarının çoğaltılarak tüm Hizbullah dosyalarına konulmalarına karar verildiğinden de anlaşıldığı üzere, kişinin örgüt arşivinde fotoğraflı yada fotoğrafsız öz geçmişinin bulunması, tek başına,kişinin örgüt üyesi olduğunu göstermemektedir. Hizbullah ana dava iddianamesinde de bunun sosyal araştırma formu olduğu belirtilmektedir.
Yine diğer terör örgütlerinden farklı olarak, Hizbullah terör örgütünün bayan örgütlenmesi sadece cami faaliyetleri ile sınırlıdır. Hizbullah terör örgütünün eylemlerinde kadın tetikçi, gözcü veya korumaya rastlanmaz. Yargıtay 9. CD 2001/1605 E, 2001/2107 K sayılı ilamında, "sanıkların sabit olan camide ders vermek ve örgüte maddi yardımda bulunmak şeklindeki eylemlerinin TCK.nun 169 maddesi kapsamında örgüte yardım suçunu oluşturduğu"nu belirtmiştir. Sanığın, cami faaliyetlerinde bulunduğu kabul edilse bile, sanığın bu faaliyetlerinin örgüt üyeliği kabul edilecek düzeye ulaşmadığı, bu nitelikte süreklilik ve çeşitlilik gösteren örgütsel faaliyet yürüttüğü yolunda somut, yeterli ve inandırıcı kanıt bulunmadığı, kod adı aldığı ve nitelikli örgütsel faaliyette bulunduğu yolunda teyitli ve yeterli kanıt yer almadığı, faaliyetlerinin 765 sayılı TCK 169. Madde kapsamında örgüte yardım ve yataklık suçu boyutunda kaldığı, örgütsel döküman içerikleri, özgeçmiş raporu içerikleri ile dosyada mevcut diğer tüm bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde; sanığın 1998 yılından sonra örgütsel faaliyette bulunduğunun tesbit edilmemesi nedeniyle hüküm tarihinde, suç tarihi itibariyle 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2 maddelerindeki dava zaman aşımı süresini doldurduğu anlaşıldığından, sanık hakkında açılan kamu davasının 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2 ve CMK 223/8 maddesi uyarınca Düşürülmesine karar verilmesi gerekmektedir.
2-Sanık bakımından örgüt üyeliği suçunun oluştuğu kabul edilse bile hakkında TCK 221/2. maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Çünkü sanığın kendiliğinden teslim olduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Mahkeme de sanığın kendiliğinden teslim olduğunu kabul etmiş, ancak, teslim olmadan önce hakkında soruşturma başlatılmış olması ve yakalama emri düzenlenmesi nedeniyle, etkin pişmanlıktan faydalanma talebi bakımından, yasal şartları oluşmadığından, talebin reddine karar verilmiştir.
Etkin pişmanlık hükümlerini düzenleyen TCK"nın 221/2. Maddesi "Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz." hükmünü amirdir. TCK"nın 221/2. madde gerekçesinde ise, "İkinci fıkrada, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olan kişilerle ilgili etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Örgüt üyesinin, etkin pişmanlık hükmünden yararlanabilmesi için, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş olması ve ayrıca, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi gerekir. Bu koşulların gerçekleşmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmayacaktır. Bu koşullar gerçekleştikten sonra, kişi hakkında örgüt üyesi olmaktan dolayı soruşturma başlatılmış olmasının veya örgütün faaliyeti çerçevesinde başkaları tarafından suç işlenmiş olmasının, etkin pişmanlıktan yararlanma açısından bir önemi bulunmamaktadır." şeklinde, kişi hakkında örgüt üyesi olmaktan dolayı soruşturma başlatılmış olmasının, kişinin kendiliğinden teslim olması şartıyla, hakkında TCK"nın 221/2. maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına engel olmadığı belirtilmektedir.
Sanık hakkında yakalama emri düzenlenmesi, sanığın yakalanmış olması demek değildir. Daha önce uygulama yeri bulan 4959 sayılı yasa ve TCK"nın 221/2. maddesinde kendiliğinden teslim olma ve yakalanmış olma hallerine vurgu yapılmaktadır. Sanığın kolluk tarafından yakalama işlemi yapılmadan, kendiliğinden Cumhuriyet Savcısına gelerek teslim olup, ifade vermiş olmasına rağmen hakkında TCK"nın 221/2. maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmaması usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda ayrıntısı ile arz ve izah edildiği üzere; (kapatılan)...4. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK. 250. Maddesi ile görevli) verilen 10.11.2005 Gün ve 2005/154 E. 2005/187 K sayılı kararının bozulması yerine onanmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur" şeklindeki gerekçe ile onama kararının kaldırılarak mahkumiyet kararının bozulması için CMK"nın 308. maddesi uyarınca itiraz isteminde bulunulmuştur.
C) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı, dosya kapsamına göre sanığın eyleminin terör örgütüne yardım suçunu oluşturacağı ve bu vasıflandırmaya göre de 1998 yılından sonra örgütsel faaliyette bulunduğunun tespit edilmemesi nedeniyle suç tarihinde yürürlükte bulunan ve daha lehe sonuç içeren 765 sayılı TCK"nın 169. maddesi delaletiyle aynı Kanunun TCK"nın 102/4 ve 104/2 maddeleri gereğince dava zaman aşımı süresi dolduğundan düşme kararı verilmesi gerektiği düşüncesi ile ayrıca hükümlünün kolluk tarafından yakalama işlemi yapılmadan, kendiliğinden gelip teslim olarak Cumhuriyet Savcısına ifade vermiş olması nedeniyle hakkında TCK"nın 221/2. maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği gerekçelerine dayanmaktadır.
Mahkemenin kabulü ve dosya kapsamına göre;
Kod adı kullanan, kendi el yazısı ile düzenlediği özgeçmiş raporunu örgüte teslim eden, örgütsel toplantılara katılan, örgüt talimatı ile camilerde ders vererek cami sorumluluğu yapan sanığın süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluluk gösteren örgütsel faaliyetlerde bulunarak örgütle organik bağ kurup, hiyerarşik yapısına dahil olmak suretiyle örgüt üyesi olduğu yönündeki kabulde bir isabetsizlik bulunmadığından;
Sanığın eyleminin terör örgütüne yardım etmek suçunu oluşturacağı ve buna bağlı olarak davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerektiği yönündeki itirazın 1 nolu sebep yönünden reddine,
Ancak,
Hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK"nın 221 maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin uyuşmazlık yönünden;
Hukuki sorunun sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu ile öncesindeki yasal düzenlemelerin süreç içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.10.2009 gün 2009/9-129/246 sayılı kararında ayrıntıları açıklandığı üzere;
"Ceza Genel Kurulunun 19.12.2006 gün ve 153-310 sayılı kararında da belirtildiği üzere; terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, alınabilecek diğer tedbirlerle birlikte bu örgütlerin etkisizleştirilip ortadan kaldırılmaları, geçmişte meydana gelen terör eylemlerinin aydınlatılabilmesi, gelecekte işleyebilecekleri suçların engellenmesi ve terör örgütüne üye olanların tekrar topluma kazandırılabilmeleri bakımından 05.06.1985 tarihli ve 3216 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Yasa kabul edilerek yürürlüğe konulmuştur.
Bu yasanın iki yıllık yürürlük süresinin bitmesi üzerine aynı amaçlara yönelik olarak 25.03.1988 tarihli ve 3419 sayılı Kanun çıkarılmış, Kanunun 1. maddesi süreli, diğer maddeleri ise süresiz olarak yürürlüğe girmiştir. Anılan 1. maddenin sona eren yürürlük süresi zaman içinde 3618, 3853, 4085, 4450 ve 4537 sayılı Kanunlarla uzatılmış ve nihayet 29.08.2000 tarihinde uygulaması sona ermiş ise de, bu süre içinde beklenen amaca ulaşılamaması nedeniyle bu kez benzer amaçlarla 29.07.2003 tarihinde kabul edilen 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
4959 sayılı Kanunun genel gerekçesinde; “Yakalandıktan sonra bilgi verme eğilimindeki birçok örgüt mensubu nedamet eğiliminde olmasına rağmen herhangi bir ceza indiriminden yararlanma ihtimali bulunmadığından nedametini açıkça dile getirmemekte ve bilgi vermekten kaçınmaktadır. Oysa önemli konumdaki bir örgüt mensubunun, örgütle ilgili olarak verdiği bilgilerle, faili meçhul kalmış suçlar aydınlatılabilmekte ve örgüt mensuplarının yakalanabilmesi sağlanabilmektedir...” denilerek, Kanunun çıkarılma amacının, yakalanan örgüt mensuplarının bilgi vermeleri, bu suretle faili meçhul kalmış olayların aydınlatılması ve örgüt mensuplarının yakalanabilmesi olarak açıklanmıştır.
Kanunun 3. maddesinde; bu yasadan yararlanamayacak kişiler sayılmış olup, buna göre; tamamı üzerinde etkili olabilecek şekilde terör örgütünü sevk ve idare edenler, hüküm kesinleşmeden önce hâkim huzurunda önceki beyanlarını reddeden veya bu kanun hükümlerinden yararlanmak istemediğini beyan eden failler ve 3216, 3419, 3618, 3853, 4085, 4450 ve 4537 sayılı Kanun hükümleri uygulanmış bulunanlardan, anılan kanunların kapsamına giren suçları yeniden işleyenler 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunlarından yararlanamazlar.
4. maddesinde ise; kanunun uygulanma koşulları ve esasları düzenlenerek, terör örgütü mensubu olup da bu yasadan yararlanabilecek olanlara uygulanacak cezasızlık hali ile ceza indirimi miktarları ve bunların koşulları belirtilmiştir.
Maddenin (a) bendinde; terör örgütü tarafından işlenen suçlara iştirak etmemiş bulunanların kendiliklerinden veya dolaylı teslim olmaları halinde veya bunların kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşıldığında, ceza verilmeyeceği hükme bağlanmıştır. Bunların cezasızlık halinden yararlanmaları için örgütün faaliyetleri hakkında herhangi bir bilgi vermeleri de gerekmemektedir.
(b) bendinde, terör örgütü tarafından işlenen suçlara iştirak etmiş olup da silahlı mukavemet göstermeksizin kendiliklerinden veya dolaylı teslim olanların yahut kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşılıp da bu yasadan yararlanmak istediğini açıklayanların hangi koşullar altında ceza indiriminden yararlanabilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, terör örgütü mensubu bu kişilerin anılan ceza indiriminden yararlanabilmeleri için; örgüte girişleri, örgüt içindeki faaliyetleri, bu sırada tanıdığı diğer örgüt mensupları, amirleri ve örgütün eylemleri hakkında bilgi vermeleri ve bu bilgilerin kendilerinin örgüt içindeki konum ve faaliyetleri ile uyumlu olması, ayrıca bu bilgilerin doğruluğunun da saptanması gerekmektedir.
(c) bendinde ise; kendiliğinden teslim olmadıkları halde yakalanan örgüt mensuplarının durumu düzenlenirken; bu bentte de bilgi verme koşulu aranmış, bilgi vermenin, hükmün kesinleşmesinden önce veya sonra olmasına göre ikili bir ayrıma gidilmek suretiyle bu ayrıma dayalı olarak farklı miktarda ceza indirimleri öngörülmüştür. İradeleriyle teslim olmayan veya kendiliklerinden örgütten çekilmeyen bu kişiler güvenlik güçlerinin özel çabası sonucu ele geçirildiklerinden, bunlar hakkında ceza indirimine gidilebilmesi için, (b) bendinden farklı olarak, verdikleri bilgilerin terör örgütünün dağılmasına veya meydana çıkarılmasına yardım etmesi veya verdikleri bilgi ve belgelerle ya da bizzat gösterecekleri çaba ile örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olmaları koşulu aranmıştır.
4959 sayılı Kanunun 4-a maddesinin uygulanabilmesi için;
a)Terör örgütü üyesi olduğunun kabul edilmiş olması,
b)Örgüt tarafından işlenen vahim nitelikte eylemlere katılmamış olmak,
c)Kanun yürürlüğe girdikten sonra silahlı mukavemet göstermeksizin kendiliğinden veya vasıtalı olarak teslim olunmuş veya kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşılmış olmak,
d)Süresi içinde kanundan yararlanmak istediğini mahkeme huzurunda beyan etmek,
Şartlarının yanında, örgüt mensubunun Kanunun 3. maddesinde sayılan ve yasadan yararlanamayacak kişilerden olmaması gerekmektedir."
Terör suçları bakımından etkin pişmanlık, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’da, özel hükümler kısmında kalıcı olarak düzenlenmiştir.
TCK’nın 221. maddesinde;
Amaç suçun işlenişine iştirak etmeksizin, hakkında bir soruşturma başlamadan önce örgütten gönüllü olarak ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde (TCK’nın 221/2 maddesi), hakkında soruşturma başladıktan sonra, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi (TCK’nın 221/4 maddesinin ilk cümlesi), verilen bilgilerin samimi ve örgütlü suçlarla mücadelede yararlı olması halinde, sanık yakalandıktan sonra pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının önemli ölçüde yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde (TCK’nın 221/3 maddesi), sanık hakkında şahsi cezasızlık nedeni uygulanacaktır.
Amaç suça elverişli vahim nitelikte sayılan eylemler gerçekleştirilmeden yakalanan, örgüt kuran, yöneten, örgüte üye olan, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek isteyerek yardım edenlerin örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermesi halinde cezadan indirim yapılacaktır (TCK’nın 221/4 maddesinin 2. cümlesi).
Yargısal uygulamalar ve doktrindeki görüşler dikkate alındığında “etkin pişmanlık” düzenlemesi yapan yasaların, bir af yasası olmayıp terör örgütü mensubu olan sanıkların topluma kazandırılabilmesinin yanında esasen terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, örgütün etkisizleştirilip ortadan kaldırılması ve işlenen suçların aydınlatılabilmesi amacına yönelik düzenlemeler olduğu görülmektedir.
Yakalanan sanıkların TCK’nın 221/3 maddesi kapsamında etkin pişmanlıktan yararlanabilmeleri için; örgütün dağılmasına veya mensuplarının yakalanmasına örgütün yapısına ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili elverişli bilgi vermesi gerekir. Bu bilginin elverişliliği, örgütün örgütlenme biçimi, failin örgüt yapılanmasındaki konumu ile örgütte geçirdiği süre ve katıldığı faaliyetler gibi kıstaslar gözönüne alınarak mahkemece takdir edilecektir. Tam bir gizlilik esasına ve hücre tipi yapılanmaya dayanan örgütlerde örgütü tamamen dağıtacak, yapılanma şemasını ortaya koyacak bilgiler vermesi beklenemez. Ancak konumu gereği bilmesi beklenen bilgileri samimi olarak ortaya koymalı, bu bilgiler her halükarda örgütte zaafiyet yaratacak, örgüte önemli boyutta zarar verecek, örgüt faaliyetlerini belli ölçüde sekteye uğratacak boyutta olmalıdır (Dairemizin 24.04.2017 tarih,
Yasanın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; fail, yakalandıktan sonra kendi bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisi ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermelidir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrada istenen örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih,..... , 26.10.2015 tarih,....
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; örgüt üyesi olduğu kabul edilen ve 1998 yılı Kasım ayında örgütle ilişkisini kestiğine dair savunmasının aksine dosyada delil bulunmayan sanığın, 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4959 sayılı Kanunun uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Ancak, yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı ve faaliyetleri, bağlantılı kişiler hakkında bilgi vererek pişmanlığını ifade eden sanığın, bildirdiği kişilerle ilgili olarak yürütülen bir soruşturma veya kovuşturma olup olmadığı ve beyanlarının söz konusu kişiler hakkındaki soruşturma veya kovuşturmalar açısından değerlendirilip değerlendirilmediği de saptandıktan sonra, sanık hakkında TCK"nın 221/4-2. cümlesinde düzenlenen etkin pişmanlık halinin uygulanması gerektiği, verilen bilgilerin kapsam ve nitelik itibariyle faydalı ve yeterli olması hususunda anılan yasa maddesinde öngörülen indirim oranı takdir edilirken belirleyici olacağı gözetilmeden yasa maddesine yanlış anlam yüklenerek dosya kapsamı ile uyuşmayan eksik ve yetersiz gerekçe ile etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmaması kanuna aykırı bulunmuş ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları bu itibarla yerinde görülmüştür.
D) SONUÇ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kısmen kabulüne,
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "suç vasfına ve dava zamanaşımına ilişkin" itiraz gerekçeleri yerinde görülmediğinden REDDİNE, 02.07.2012 gün ve 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen (2) ve (3) fıkra hükümleri uyarınca itirazın değerlendirilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının etkin pişmanlığa ilişkin itirazının KABULÜNE, Yargıtay Yüksek 9. Ceza Dairesinin 02.05.2007 gün ve .... Karar sayılı onama kararının bu bakımdan KALDIRILMASINA,
Yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı ve faaliyetleri, bağlantılı kişiler hakkında bilgi vererek pişmanlığını ifade eden sanığın, bildirdiği kişilerle ilgili olarak yürütülen bir soruşturma veya kovuşturma olup olmadığı ve beyanlarının söz konusu kişiler hakkındaki soruşturma veya kovuşturmalar açısından değerlendirilip değerlendirilmediği de saptandıktan sonra, sanık hakkında TCK"nın 221/4-2. cümlesinde düzenlenen etkin pişmanlık halinin uygulanması gerektiği, verilen bilgilerin kapsam ve nitelik itibariyle faydalı ve yeterli olması hususunda anılan yasa maddesinde öngörülen indirim oranı takdir edilirken belirleyici olacağı gözetilmeden yasa maddesine yanlış anlam yüklenerek dosya kapsamı ile uyuşmayan eksik ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeple BOZULMASINA, bozma gerekçesi ve diğer itiraz sebebinin de sanık lehine olması nedeniyle mağduriyete sebep olunmaması bakımından CMK"nın 269/2. maddesi gereğince hükümlü hakkındaki İNFAZIN DURDURULMASINA, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, 21.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.