17. Hukuk Dairesi 2015/15216 E. , 2018/8043 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, Davalı ... adına kayıtlı olan, otomobilin 16/08/2011-16/08/2012 tarihleri arasında geçerli olan poliçe ile davacı ... şirketi nezninde zorunlu trafik sigortalı olduğunu, sigortalı aracın dava dışı ... yönetiminde iken 09/10/2011 tarihinde kaza yaptığını, Araçta yolcu olarak bulunan 12/09/1967 dlu. ... "in yaşamını yitirdiğini, ... ve ... isimli yolcuların ise yaralandığını, ... Mirasçılarına, sigorta şirketi tarafından 38.251,00 TL ödeme yapıldığını, sakat kalan ..."a da 59.081,00 TL ödemede bulunulduğunu, trafik kazasının, sigortalı aracı süren dava dışı ..."un alkollü olmasından ileri geldiğini belirterek, malül kalan ve ölen mirasçılarına yapılan ödemelerin rücuan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kazanın sadece ve münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediğini, yolun fiziki özelliklerinin ve diğer etmenlerin de kazanın oluşumunda rol aldığını açıklayarak davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre, davanın kabulüne, 97.332,00 TL tazminatın 10/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Faizin başlangıç tarihine ve türüne yönelik istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. maddesinde alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konu ile ilgili olan "b-2" bendinde "alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır. Ayrıca Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nun 48. maddesinin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97.maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK"nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve ... ; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda, mahkemece alınan 15.12.2014 tarihli ATK raporunda Kaza anı ile alkol ölçümünün yapıldığı saat arasında 47(kırkyedi) dakika fark bulunduğu, metabolizma sonucu kandaki alkol düzeyinin bir saatte 0,12-0,18 promil ve ortalama 0,15 promil azaldığı tıbben bilindiğine göre; 09/10/2011 günü saat 01:30"da meydana gelen kazadan 47(kırkyedi) dakika sonra 1,641 (birvirgülaltıyüzkırkbir) promil ölçülen alkol düzeyinin kaza anında 1,735-1,782 promil ve ortalama olarak 1,76(birvirgülyetmişaltı) promil olduğunun kabulü gerektiği, alkol düzeyi 1,76 (birvirgülyetmişaltı) promil gibi bireysel farklılıkları da ortadan kaldırabilecek kadar yüksek seviyede iken araç kullandığı tespit edilen sürücü ...’un emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyeceğinin kabulü gerektiği ancak sadece kişinin alkol düzeyinin değerlendirilmesi ile alkolün kazadaki etkisinin belirlenemeyeceği belirtilmiş olmakla, söz konusu ATK raporu münhasıranlık açısından yetersiz olup mahkemece dosya içerisinde bulunan ATK Trafik ihtisas Dairesi nin 20.04.2015 tarihli kusur raporu da eklenmek suretiyle içinde nörolog bilirkişinin yer aldığı ATK heyetinden kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve başka unsurların da kazanın meydana gelmesinde etkili olup
olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli bir rapor aldırılması kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleştiğinin anlaşılması durumunda sonucuna göre rücuen tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 20/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.