17. Hukuk Dairesi 2016/4071 E. , 2018/8047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, dava dışı temlik eden banka ... Bank A.Ş. tarafından ... Asliye Ticaret Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyasında alınan haciz kararının uygulanması için davalılardan ... hakkında ... İcra Müdürlüğünün 2013/3289 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, takip konusu alacağın davacı şirkete temlik edildiğini, davalı ..."in adresine gidildiğini, ancak haczi kabil mal bulunamadığını ve takibin semeresiz kaldığını, davalının ... adına kayıtlı ... parselde kayıtlı iki katlı kargir sabunhane vasıflı taşınmazın 1/4 hissesinin 08/03/2013 tarihinde diğer davalı şirkete 79.000,00 TL bedel karşılığında satıldığını, davalı şirketi temsile yetkili ..."nün ..."in kardeşi olduğunu, davalıların iyi niyetli olmadığını belirterek, tasarrufun iptaline, dava konusu taşınmazda davacı tarafa cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... Tekstil Ürn.San. ve Tic.Ltd.Şti. vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece aciz vesikasına ilişkin dava ön şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle, reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından
önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK"nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.Özellikle İİK"nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK"nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK"nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Mahkemece davalı borçlunun aciz halinin olup olmadığı hususunda araştırma inceleme yeterli değildir. Davanın dayanağı olan ... İcra Müdürlüğü"nün ... sayılı icra dosyası incelendiğinde 14.11.2013 tarihli haciz tutanağında “borçlunun hacze kabil malı bulunmadığı” belirtilmiştir. Bu hali ile haciz tutanağı İİK 105 maddesi hükmüne göre geçici aciz belgesi niteliğindedir. Ayrıca davalı borçlunun 2/20 hissedar olduğu üzerinde alacaklının ihtiyati haczi bulunan ... 5 parseldeki ve yine davalı borçlunun 1/3 hissedar olduğu, üzerinde alacaklının ihtiyati haczi bulunan ... 6 parseldeki taşınmazların kıymet taktiri yaptırılarak borca yeter kıymette olup olmadığı belirlenerek sonucunda borçlunun aciz halinin değerlendirilmesi gerekirken taşınmazın kıymeti belirlenmeksizin yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.