15. Ceza Dairesi 2019/4264 E. , 2019/7843 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 168/2, 52/2-4, 53, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 10.10.2011 tarih, 2011/527 E. ve 2011/564 K. sayılı kararının sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.06.2013 tarih ve 2011/409356 sayılı tebliğnamesiyle bozma istemli olarak dosyanın dairemize geldiği, Dairemizin 17.09.2013 tarih, 2013/15636 E. ve 2013/13450 K. sayılı ilamıyla; “sanığa verilen temel cezanın 4 yıl hapis ve 80.000TL adli para cezası olarak üst hadde yakın belirlenmiş olması orantılılık ilkesiyle bağdaşmadığından, takdir hakkının hak ve nesafet kuralları sınırlarını aşar şekilde kullanılması suretiyle ceza tayini, sanık tarafından, 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünün birden fazla ihlal edilmesi suretiyle, mağdurdan ayrı ayrı birden fazla kez menfaat temin edilmesi karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi ve TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verildiği gerekçesiyle bozulduğu, bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda, 3 numaralı bozma nedenine uyan Yerel Mahkemece 20.03.2014 tarih ve 745-98 sayı ile bozma kararına direnilerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi; bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak, bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak, suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamına göre; Yargıtay bozma ilamından sonra, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle direnme kararı verildiği, buna göre; ilk hükümde yer almayan hususların, Özel Dairece denetlenmemiş olduğu, Özel Dairece denetlenmeyen bir konunun ilk kez ve doğrudan Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanunen imkan bulunmadığı, bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesinin Yargıtay Özel Dairece yapılması gerektiği anlaşılmakla;
Mağdurun ticari taksisine müşteri olarak binen sanığın, taksi ücretini ödediği, bir müddet İzmir ilinde bulunacağını, taksiye ihtiyacı olacağını belirterek şikayetçiden telefon numarasını aldığı, sonrasında birkaç kez mağduru arayarak kendisini taksiyle gezdirmesini istediği ancak taksi ücretini o an için yanında para olmadığını sonra ödeyeceğini söyleyerek vermediği, son olarak mağdura hava alanına gelen misafirini karşılamasını borçlarını misafiri gelince vereceğini, üzerinde Euro olduğunu TL olmadığını 150TL vermesini, hava alanından gelene kadar parayı bozdurup vereceğini söyleyerek mağdurdan 130TL parayı da aldığı, hava alanına giden mağdurun sanığa misafirinin gelmediğini bildirmesi sonrasında sanığa bir daha ulaşamadığı ve bu şekilde sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan somut olayda; sanık savunması, mağdur beyanı ve tüm dosya kapsamından sanığın eyleminin sabit olduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanık tarafından, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda kanunun aynı hükmünün birden fazla kez ihlal edilmesi suretiyle, mağdurdan haksız menfaat temin edilmesi karşısında, 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Bozmaya eylemli uyma sonucu yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 11.07.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.