11. Hukuk Dairesi 2016/1347 E. , 2017/2454 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/09/2015 tarih ve 2011/447-2015/363 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalının müvekkili şirketin ... Şubesi"nde ticari vekil olarak faaliyet gösterdiğini, yapılan denetimlerde davalının kasa açığı verdiğini, 26/02/2010 tarihinde şubede yapılan son kasa kontrolünde 28.111,65 TL nakit parayı zimmetine geçirdiği ve müşteri borcundan mahsup edilmek üzere alınan ... Kurumu A.Ş"ye ait 4065423 çek nolu 13.500 TL miktarlı karşılıksız çıkan çek tutarı ile birlikte toplam müvekkili şirketin 41.611 TL zarara uğradığını, davalıya 41.156,72 TL"nin müvekkili şirketin banka hesabına yatırılması için ihtarname gönderildiğini, bu meblağın yatırılmaması nedeniyle ilamsız takip başlattıklarını, takibe davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %40"tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin şahsi ödemeleri için nakit kullanmadığını, eski tarihli tahsilatı gecikmiş olan faturaların sistemde tahsil gösterilmesinden kaynaklanan açık miktarlarının kasa kontrollerinde tespit edildiğini, acentalığı döneminde kendisine nakit para verilmediğini, acentenin ihtiyaçları için davacı Şirket"in sözlü onayı alınarak harcama yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; ilk ve son bilirkişi raporunun davacı tarafından tutulan tutanaklara itibar edilerek hazırlandığı, tutanakların içeriklerinde yer alan borcun dayanağına dair herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, tüm belge ve tutanakların değerlendirildiği 17/10/2014 tarihli rapora itibar edildiği, buna göre davacının 11.827,74 TL fatura açığına ve 41.611 TL kasa açığına ilişkin iddiasını ispatlayacak herhangi bir belge sunmadığı, davacının uhdesinde bulunan 13.500 TL bedelli çekin davalı tarafından tahsil edildiğine dair de herhangi bir belge ve delil bulunmadığı, davacının alacaklı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki ticari vekillik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece üç farklı heyetten bilirkişi raporu alınmış, sonuç olarak davacının kasa açığını ve tahsil edilen fatura açığını ispata yarar belgesi bulunmadığı, iddia olunan çek bedelinin de davalı tarafından tahsil edildiğine dair delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilirkişi raporları incelendiğinde her birinde farklı ve çelişkili sonuçlara varıldığı görülmekte olup, davacının alacak miktarı ilk raporda 15.399 TL, ikinci raporda 40.726 TL, son raporda ise 28.111 TL olarak hesaplanmıştır. Mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacı tarafından kasa açığına ilişkin farklı tarihlerde tutulan tutanakların altında davalının da imzası ve açıkça kasa açığına dair kabul beyanı varken bu tutanaklara itibar edilmemesi de doğru olmamıştır. Ayrıca davacı, davalının 13.500TL tutarlı müşteri çekini ve çok sayıda faturayı tahsil etmiş olmasına rağmen kayıtlarında tahsil edilmemiş görüldüğünü, bu hususta borçlu olan firmalara müzekkere yazılarak çek ve faturalar karşılığında davalıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasını talep etmiş ise de mahkemece davalının bu talebi karşılanmayıp alacağını ispata yarar delil sunmuşken bu konuda araştırma yapılmamış ve eksik inceleme ile dosya neticelendirilmiştir. O halde mahkemece, davaya konu çekin keşidecisi şirkete ve davalı adına faturaları düzenleyen şirketlere müzekkere yazılarak davalıya herhangi bir ödemede bulunup bulunmadıklarının sorulması, kasa açığına ilişkin davalının da ikrarı ve imzası bulunan tutanaklara da itibar edilmesi ve buna göre bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte, davacının dava dilekçesinde, kasa açığı olarak tespit ettiği tutardan davalının yaptığı gider ve harcamaları ile hakedişlerini mahsup ederek 41.611 TL talep ettiği de gözetilerek, gerekli yerlere müzekkereler yazılıp, taraflar arasında imzalanan tutanaklar ve diğer tüm delillerle kasa açığı tespit edildikten sonra davalının yaptığı giderler ve hakedişler de bu tutardan düşülerek davacının işbu davada davalıdan talep edebileceği alacak miktarının tespiti için dosyada mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve çelişkili bilirkişi raporlarına dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.