4. Hukuk Dairesi 2013/16125 E. , 2014/10449 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/07/2013
NUMARASI : 2012/649-2013/708
Davacı İ.. K.. vekili Avukat Kamil Keskin tarafından, davalı .. Gemi İnş. Basın Yayın San. Tic. Ltd. Şti vd aleyhine 15/11/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/07/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili Avukat Tü. K.. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Çayırova müftüsü olarak görev yaptığını, süresinin dolması nedeniyle Trabzon İl müftü yardımcılığına tayin olduktan sonra Bölge Haber Gazetesi"nde 31/08/2012 tarihinde "İşte Müftünün Gidiş Sebepleri" manşetiyle yapılan haberde 16 başlık altında sayılan hususların gerçeğe aykırı olduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar ise, haberde kamu yararı olduğunu, en azından görünür gerçeğe uygun olduğunu, manevi tazminatın şartlarının oluşmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davaya konu yayında kamu yararı bulunmadığı, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası"nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddelerinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda; davacının ilçe müftüsü olarak görev yaptığı, din adamlığı yanında idari görevlerinin bulunduğu, kamu yetkisini kullanan bir yönetici olduğu, eleştiriye katlanma yükümlülüğünün daha fazla olduğu, haberin bir kısmının idari soruşturmaya da konu olduğu, bu haliye davaya konu yayının görünür gerçeğe de uygun olduğu, haberin yapılmasında kamu yararı bulunduğu, haberin veriliş şeklinin haberin özü ile uyumlu olduğu, haberin bu hali ile hukuka uygunluk unsurlarını taşıdığı anlaşılmakla istemin tümden reddine karar verilmesi gerekir iken, yanılgılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.