10. Hukuk Dairesi 2018/1040 E. , 2018/6885 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu hastanede ölen sigortalının tedavisi için yapılan masraflar ile, hak sahiplerine bağlanan gelirler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın, davalılardan işveren şirket ve davalı ... yönünden kabulüne, diğer davalı ... yönünden reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece uyulan bozma ilamında "Borçlar Kanununun 53. maddesi hükmü uyarınca hukuk hakimi ceza davasında alınmış kusur raporu ile bağlı değilse de, kesinleşmiş ceza ilamıyla saptanmış maddi olgularla bağlıdır. Mahkemece, ... 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2007/88 Esas sayılı dosyası incelenerek, davalılardan sanık olarak yargılanan ... ile hakkında suç duyurusu yapılmasına karar verilen ... yönünden kesinleşmiş mahkumiyet kararının bulunup-bulunmadığı araştırılmalı; sonrasında, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak, ceza davasında alınan kusur raporları ile iş bu rücu davasında alınan kusur raporu arasındaki çelişki giderilerek, kusur oran ve aidiyeti belirlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedeni" olduğu belirtilmiştir.
16.1.2007 tarihinde davalı işyeri sigortalısı ... davalı işyerinde kurulu sobayı tutuşturmak için tiner dökmüş tinerin parlaması sonucu meydana gelen yangın sonucu alevler arasında kalarak yaralandığı ve tedavi gördüğü hastanede vefat ettiği, Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonucu hükme esas alınan kusur raporunda, davalı işveren %75, davalı ... %5, sigortalı ... %20, oranında kusurlu olduğu, davalı ..."un kusursuz olduğunun belirlenerek karar verildiği anlaşılmıştır.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulun 16.03.2005 tarihli 2005/13-97 Esas, 2005/150 Karar sayılı ilamı ve aynı şekilde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04.02.1948 gün ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına baktığımızda; ıslahın, iyiniyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurum olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki; taraflardan birine davanın herhangi bir aşamasında ıslah olanağı tanınması, davaların sonu alınamayacak şekilde uzamasına neden olmak gibi bir sakıncayı da içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177’nci maddesinde ıslahın yalnızca tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörüldüğüne ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığına göre, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilmelidir. Dolayısıyla, 177’nci maddesine bakılarak, bu istisnai yolun bozmadan sonraki aşamalara da yaygınlaştırılması, bozmaya uyulmasıyla kazanılan hakları ihlal edebileceği gibi, davanın tamamen ıslah edildiği hallerde, işin sonuçlandırılmasını da güçleştirir. O halde, ıslahla ilgili kuralların, yargılamanın sadeliği, basitliği ve çabukluğunu amaçlayan diğer usul hukuku ilkeleriyle bağdaşacak şekilde yorumlanması; bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Mahkemece, Yargıtay Hukuk Genel Kurulun 16.03.2005 tarihli 2005/13-97 Esas, 2005/150 Karar sayılı ilamı ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 4.2.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı kararları uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılabilmesi mümkün olmadığı gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-Mahkemece, iş kazasında, işveren Mısra’nın %75, davalı ... %5, sigortalı ... %20 oranında kusurlu olduğu, davalı ..."un kusursuz olduğunun belirtildiği bilirkişiler tarafından rapor esas alınarak hüküm kurulmuş ise de, Mahkemece, ... 12. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ceza davasının hükmün açıklanmasının geri bırakılması yolu ile sona ermiş olsa bile, anılan davada alınan kusur raporunda davalılardan ... şirket ortağı olarak 2/8 kusurlu bulunduğu, mevcut dosyada alınan raporlar ile ceza dosyasından alınan raporlarda sigortalı ve davalıların kusur oranının farklı belirlenmesi karşısında, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden, mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek, iş kazasında kusurlu bulunan kişilerin kusurunun sebebini ve sıfatlarını ayrıntılı olarak açıklayacak biçimde rapor alınıp irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Her ne kadar bozma sonrası ıslah yapılamacağı belirtilerek 1 nolu fıkrada kararın bozulmasına karar verilmiş ise haklarında kabul kararı verilen davalıların kararı temyiz etmedikleri dikkate alınarak ıslah edilen ve karar verilen miktar yönünden davacı Kurum yönünden oluşan usulü kazanılmış hak gözetilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.9.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.