11. Hukuk Dairesi 2016/4398 E. , 2017/2567 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/09/2014 tarih ve 2012/425-2014/421 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı ..."un iki ortaklı davalı ... Nakl. Ltd. Şti"nin ortakları olduğunu, müvekkili ile davalı ..."un 09/12/2007 tarihinde yaptıkları anlaşma ile davalı şirketin tasfiyesine karar verildiğini, şirkete ait demirbaşların müvekkiline, kamyonun da davalı ..."a bırakılması konularında anlaştıklarını, bu anlaşmaya göre en geç 31/06/2009 tarihine kadar tasfiye sürecinin tamamlanması gerektiğini ancak davalı ortağın daha sonra şirketin kendisine lazım olduğunu, çalışmasının şirketin ayakta kalmasına bağlı olduğunu belirterek tasfiye yerine müvekkilinin hissesini almayı önerdiğini, müvekkilinin kendisine ait 2 dairesini satarak şirkete ait tüm borçları ödeyip şirketle ilgili riskleri ortadan kaldırdıktan sonra şirket hissesinin devri için hazır olduğunu ... Noterliğinin 10/06/2011 tarih ve 5634 yevmiye sayılı ihtarı ile davalı şirket ortağına ihtar etmesine rağmen davalı şirket ortağının bugüne kadar müvekkiline ait hisseyi almak için hiçbir çaba göstermediğini, şirketin faaliyetinin halen devam ettiğini ve müvekkilinin bu faaliyet sebebiyle nemalanmadığını ancak şirketin faaliyeti sebebiyle vergi, muhasebe gideri, oda kayıt ve üyelik aidatları gibi giderlerin tamamının müvekkili tarafından bizzat ödendiğini beyanla, müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; şirket genel kurulunda bir girişim yapılmadan bu davanın açılamayacağını, tasfiyeye yönelik anlaşmanın müvekkili şirket yönünden geçerliliğinin olmadığını, anlaşma kapsamında bazı alacak ve araçları davacı tarafın devraldığını, fakat bunu şirket kayıtlarına yansıtmayıp tasfiyeye yönelik işlemleri başlatmadığını, fiilen davacı tarafın yedinde olan malvarlığı nedeniyle şirketin vergi borcu doğduğunu, davacı tarafın anlaşmada üzerine düşen yükümlülükleri tam olarak yerine getirmediğini, şirketin itibarının da kalmadığını, bu nedenle devralma konusunda menfaatlerin de kalmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafın üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirmediği, haklı nedenin varlığının ispat edilemediği, davanın kabulünün TMK madde 2 anlamında iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve çıkma davasında şirkete husumet yöneltilmesi yeterli olup şirketin diğer ortağına husumet düşmeyeceğinden, davalı ... hakkındaki davanın reddedilmesi bu gerekçeyle doğru olduğundan davalı ... hakkındaki hükme yönelik temyiz itrazlarının reddi ile hükmün değişik bu gerekçeyle onanmasına karar verilmiştir.
2-Dava, TTK 638. maddesine dayalı olarak açılan haklı nedenlerle çıkmaya ilişkin olup davacı 09.12.2007 tarihli protokol gereği şirketin bütün borçlarının ödendiğini, protokolde yazılı olan aktifleri devraldığını, davalı ortakta ise şirketin unvanı ile bir kamyonun kaldığını, protokolün gerekleri bu şekilde yerine getirildikten sonra davalının hisseyi devralması gerektiği halde devralmadığını ve kendisinin halen ortak olarak göründüğünü, haklı nedenin bu şekilde gerçekleştiğini iddia etmiş; davalı ise cevap dilekçesinde kamyon dışında şirket aktiflerinin davacı tarafından alındığını, fakat kayıtlarının halen davalı şirket üzerinde olması nedeniyle vergi borçlarına maruz kalacağını, bu vergilerin de ödenmesi gerektiğini, şirketin borçlarını ise protokolde gösterilen sürede ödemediğini savunmuştur. Tarafların bu iddia ve savunmaları ve oluşan fiili durum gözetilerek, mahkemece, şirketin iki ortağı arasında tanzim edilen protokol hükümlerinin gereklerinin yerine getirilip getirilmediği üzerinde durulup davacının protokol gereklerini yerine getirmiş olduğuna kanaat getirildiği takdirde bu hususun davacı yan için ortalıktan çıkma istemi bakımından haklı sebep oluşturup oluşturmayacağı irdelenerek bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin davalı ..."a yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.