21. Hukuk Dairesi 2014/12755 E. , 2015/8038 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde Mart 2011 - 15/10/2011 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işyeri nezdinde 01/03/2011-15/10/2011 tarihleri arasında geçen hizmetinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile
çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 15/07/2011 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı işyerince düzenlenmiş olup Kurum kayıtlarına intikal ettiği, davalı işyerince 15/07/2011- 15/10/2011 tarihleri arasında davacı adına Kurum"a tam hizmet bildiriminde bulunulmuş olduğu, davalı işyerinin 17/07/2009 tarihinden itibaren fırıncılık faaliyetinden dolayı Yasa kapsamına alınmış olduğu, 2011/2-2012/5. ayları arası dönem bordrolarının getirtildiği, davalı işyerince düzenlenen fesih bildiriminde işyerinde 15/07/2011 tarihinden itibaren çalışması bulunan davacıya 15/10/2011 tarihi itibariyle işyerinde yapılan faaliyetin çeşit ve miktar itibariyle daraltılması nedeniyle işine son verildiğinin belirtildiği alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu ve yargılama esnasında davacı ve davalı bordrolu tanıklarının dinlendiği, tanık beyanlarının birbiri ile çelişkili olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; Mahkemece davacı ve davalı tanıklarının yetersiz ve çelişkili olan beyanları esas alınarak, çalışma iddiasının hiç bir tereddüte yer vermeyecek şekilde aydınlatılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davacının çalışmasının geçtiği işyeri fırın olduğuna göre; mahalli sağlık kuruluşları ile belediye tarafından zaman içinde işyerinde kontrol yapılması ve buralarda kayıtlarının tutulması gerektiği gözetilerek dava konusu dönemi kapsayacak şekilde, bu kuruluşlardaki işyeri ile ilgili kayıtlar ile tutulan tutanakları celbetmek, davalı işyerinde çalışanlar için sıhhat cüzdanı verilip verilmediği belediye ve ilgili sağlık kuruluşlarından araştırmak, fırın işyerinde kayıtlara geçmiş kişiler ile anılan fırından alışveriş yapması muhtemel komşu apartman görevlilerini, bakkal ve benzeri komşu işyeri çalışanlarını re’sen tanık sıfatı ile dinlemek ve tüm deliller birlikte değerlendirilip çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan 3A Unlu Mamülleri Gıda İnş.San.Ve Tic.Ltd.Şti."ne iadesine, 13/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.