15. Ceza Dairesi 2019/6145 E. , 2019/8286 K.
"İçtihat Metni"Dolandırıcılık suçundan sanık ..."nın 5237 sayılı Türk Cezan Kanunu"nun 152/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2 yıl hapis ve 2.400,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/12/2013 tarihli ve 2012/1349 esas, 2013/957 sayılı kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesini müteakip, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilamdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hükümlünün hukuki durumunun yeniden değerlendirilerek, infazın durdurulup durdurulmayacağına dair bir karar verilmesi yönündeki talebinin kabulüne ilişkin anılan Mahkemenin 16/12/2016 tarihli ve 2012/1349 esas, 2013/957 sayılı ek kararını müteakip, taraflar arasında uzlaşma sağlanamaması sebebiyle infazın aynen devamına dair İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/06//2017 tarihli ve 2012/1349 esas, 2013/957 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/07/2017 tarihli ve 2017/688 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 01/07/2019 gün ve 94660652-105-35-11875-2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/07/2019 gün ve 2019/71293 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, Mahkemesince dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesini müteakip, uzlaştırmacının müşteki ile sanığın kanuni temsilcilerine ayrı ayrı uzlaştırma teklifinde bulunulduğu, müştekinin kanuni temsilcisinin uzlaşmayı edimli olarak kabul ettiği, sanığın vasisinin güncel adresine iadeli taahhütlü olarak uzlaşma davet mektubu gönderildiği, ancak üç gün içerisinde vasinin uzlaştırmacıya ulaşmadığından bahisle uzlaşma teklifini reddetmiş sayıldığı gerekçesiyle uzlaşma sağlanamadığı hususunun bildirildiğinin anlaşılması karşısında, uzlaşma teklifinin kabul edilmesi hususunun şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğu, uzlaşma teklifinin kanuni temsilci tarafından kabulü halinde kabul edilen edimin sanığı bir yükümlülük altına sokacağı, bu halde uzlaşma teklifinin bizzat sanığa yapılması gerektiği cihetle, somut olayda sanığın uzlaştırma teklif formu gönderileceği sırada nerede olduğunun uzlaştırmacı tarafından bir araştırma yapılmak suretiyle tespit edilerek, sanığın cezaevinde olduğunun anlaşılması halinde uzlaşma teklif formunu içeren tebligatın sanığın bulunduğu cezaevi kurumu aracılığıyla bizzat sanığa yapılması gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 29/1 maddesindeki "Uzlaştırmacı, şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur, şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görenin reşit olmaması ya da kısıtlı olması hali ile mağdur veya suçtan zarar görenin ayırt etme gücü bulunmaması durumunda uzlaşma teklifi kanuni temsilcilerine yapılır" şeklindeki düzenlemeye göre, somut olayda uzlaştırma bürosu tarafından kendisine vasi atanan sanığın kanunî temsilcisine uzlaşma teklifinde bulunulduğu nazara alındığında ;usulüne uygun yapılan uzlaştırma işlemi nedeniyle İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/07/2017 tarihli ve 2017/688 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 16/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.