11. Hukuk Dairesi 2016/8103 E. , 2017/2874 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/03/2016 tarih ve 2015/281-2016/313 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle binlerce kişiden para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de “... Group AG Taahhütname” başlıklı belge ve tahsilat makbuzu karşılığında para alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, ... Group AG’nin davalı ... A.Ş. tarafından grup şirketlerinin finansman ihtiyacını karşılamak için kullanıldığını ve aralarında organik bağ olduğunu, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin yürütülen bu faaliyetler nedeniyle defalarca yargılandıklarını ve mahkum edildiklerini, TTK"nın 336. maddesi uyarınca davalı ..."ın da ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek 48.000,00 İsviçre Frangı’nın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunmuş ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının ... Group AG isimli yabancı menşeili şirkete ortak olduğu, yabancı şirket ile davalı şirketler arasında herhangi bir hukuki irtibat ve bağın ispat edilemediği, davacının davalıların haksız fiillerinin yani hata ve hileye yönelik eylemlerine ilişkin iddiasını yasal delillerle ispatlayamadığı gibi zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin de geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- Davacılar, yüksek kâr payı verilmek ve istenildiği zaman iade edilmek üzere kendilerinden para toplandığını, bu paraların davalı Şirket"e aktarıldığını, ... dışı şirket ile davalı Şirket arasında bağlantı bulunduğunu ileri sürerek işbu davayı açmış olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ... Group AG"nin ... Holding A.Ş. ile şirketler hukukuna özgü hiçbir ilişkisi mevcut bulunmadığı, sonradan yönetim kuruluna giren ... dışında herhangi bir yönetimsel bağlantının olmadığı, davacının iddiasını "... Group AG Taahütname" adlı belgeye dayandırdığı, söz konusu belgenin verilmesi ve şirkete ortak edilirken davalıların katkısının ispat edilemediği, yabancı ülkede kurulu bir şirket için davacının yabancı şirkette ortaklığının bulunup bulunmadığının dosyadaki belgelerden tespit edilemeyeceği, ... Group AG"nin ikraz sözleşmeleri karşılığında alacağını Türkiye"de mukim ... Grubu şirketlerinin hisselerini devralarak tahsil etmesinin ve Türkiye"de kurulu şirketlere iştirak etmesinin tek başına tüzel kişilik perdesinin bulunduğu ve davacının davalılar ile alacak ilişkisinin tespiti için yeterli olmadığı, hileye ilişkin iddiaların ise hak düşürücü süre nedeniyle dikkate alınamayacağı bildirilmiş, mahkemece de bu bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de, söz konusu bilirkişi raporunda, bu açıklamalar dışında aynı zamanda, yabancı devlet kurumu raporlarında Avrupa ülkelerinde toplanan fonların doğrudan Türkiye"ye aktarıldığı, kayıt dışı sermayenin Türkiye"deki ... hisseleri ile değiştirildiği, ... Grup AG"nin yatırım stratejisi bulunmadığı, şirket ortaklarının mali yatırımlar ile ilgili bilgi ve deneyimleri bulunmadığı, kâr dağıtımı yapılmadığı, ... Group AG varlığının Türk ... Grubuna kredi vererek bilinçli olarak azaltıldığı, kredi ve iştiraklerin muhasebe defterine usulüne uygun kaydedilmediği açıklanmış olup bilirkişi heyetince yasal defter ve belgeler ile kredi sözleşmeleri ve ikraz sözleşmeleri incelendiğinde de ... Group AG ile ikraz sözleşmesi düzenleyen şirketlerin yüklendikleri borçları için herhangi bir geri ödemede bulunmadıkları, borçlarını hisse senetleri ile takas etmek suretiyle kapattıkları tespit edilmiştir.
Bu durumda, davalıların ... dışında kurulu şirket adına para toplayarak bu paraları Türkiye"deki ... Grubu şirketlere aktardıkları iddia olunup dava, organize haksız fiilden kaynaklanan alacak (istirdat) davası olduğuna ve gerek yabancı devlet kurumları raporları gerekse bilirkişi incelemesiyle ... Group AG ile Türkiye"de mukim ... Grubu şirketler arasında ikraz sözleşmeleriyle Türkiye"deki mukim ... Grubu şirketlere para akışı sağlandığı sabit olduğuna göre, artık bu aşamadan sonra davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durularak, haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken SPK, TBMM, MASAK raporları, davalı Şirket"in yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki tanık beyanları da nazara alınarak, her bir davalının hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Ayrıca, mahkemece, davalıların eylemi haksız fiil olarak değerlendirilse dahi davalıların zamanaşımı def’inde bulunduğu ve zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle de davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, mahkemece, yukarıda belirtilen ceza dosyalarında alınan bilirkişi raporlarında tespit edilen maddi vakaların neler olduğunun belirlenmesi, tespit edilen maddi vakıalar varsa, bu maddi vakıaların dosyada mevcut, davacı tarafından ibraz edilen deliller ve görülmekte olan davada alınan bilirkişi raporlarıyla birlikte değerlendirilerek davacının uğradığını iddia ettiği zarardan davalıların sorumlu olup olmayacağının saptanması, her bir davalının hukuki durumunun ve davalılar vekilinin zamanaşımı def"inin buna göre tayin ve takdir edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereklidir.
Bu noktada üzerinde durulması gereken öncelikli husus, davada zamanaşımı def"inin ileri sürülmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığıdır. Her ne kadar bir borçlunun, borcunun zamanaşımına uğradığını ileri sürmesi ve bu yolla borcunu ödemekten kaçınması, tüm çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi Türk Hukuku bakımından da kanunen kendisine tanınan bir hak olup, zamanaşımı def"inin ileri sürülmesi tek başına borçlunun dürüstlüğe aykırı bir davranışı olarak kabul edilemez ise de bazı hallerde zamanaşımı def"inin ileri sürülmesi dürüstlük kuralıyla bağdaşmayabilir (K.Oğuzman, T.Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 2009, s. 482). Zamanaşımı def"inin ileri sürülmesinin hangi hallerde dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu hususunda normatif bir düzenleme bulunmadığından, bu hususun varit olup olmadığının her somut uyuşmazlığın özellikleri nazara alınarak değerlendirilmesi gerekir.
Bilimsel ve yargısal içtihatlarda davacının dava açmaması için oyalanması durumu dürüstlük kuralına aykırılık olarak kabul edilmektedir (age, s:482 vd.). Somut uyuşmazlıkta da taraflar arasında çekişmesiz olduğu üzere, ... dışında çalışan davacıdan "Hisse Devir ve Kabul Sözleşmesi" başlıklı belgeler karşılığında para tahsil edilmiş ve davalı tarafın da kabulünde olduğu üzere toplanan paralar Türkiye"ye gönderilmiş bulunmaktadır. Her ne kadar davalı taraf bu paralar karşılığında davacının ortak yapıldığını savunmuşsa da, bu konumdaki kişilerin gerçekten ortak olup olmadığının ve davalıların bu anlamda bir haksız fiillerinin bulunup bulunmadığının anlaşılması, ancak yukarıda anılan ve uzun süren hukuk ve ceza davalarında yapılacak incelemeler sonucunda mümkün olacaktır. Davadaki zamanaşımı def"inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde de bu olguların göz önünde bulundurulması gerekeceği tabiidir.
Burada nazara alınması gereken bir başka husus da (HUMK"nın 235 ve HMK"nın 187/2. maddesi uyarınca herkesçe bilinmesi nedeniyle çekişmesiz olan) davalıların faizin haram olduğu kavramından hareketle ... dışında toplanan paralarla Türkiye"de çok büyük yatırımlar yapılacağı, yatırımcılarına önemli ölçüde kâr payı verileceği, paraların istendiği an geri ödeneceği, şirkete para yatırıldığını ispat etmeye yönelik hisse senetlerinin sonradan teslim edileceği yönünde taahhütlerde bulunmasıdır. Davacı taraf da işbu davada bu nedenle davalı Şirket"e para verildiği iddiasındadır. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davalı taraf davada bir yandan davacının davalı Şirket"in ortağı olduğunu bildirirken, diğer yandan yatırılan paranın istendiği an geri alınabileceğine inandırılıp, güven telkin edilen ve ... dışında yatırdığı parasını alamayacağının anlaşılması üzerine işbu davayı açtığı ileri sürülen davacıya karşı, paranın yatırılış tarihine göre zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmaktadır. Bu şekilde zamanaşımı def"inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşır bir tutum olmadığı açıktır. Bu itibarla, mahkemece, anılan hususlar gözden kaçırılarak, davalıların zamanaşımı definde bulundukları ve zamanaşımı sürelerinin geçtiği gerekçesiyle de davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 15.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.