
Esas No: 2008/1326
Karar No: 2008/1701
Karar Tarihi: 27.03.2008
Su Altında Kalan Taşınmaz - Zilyetlik Kazanma - Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2008/1326 Esas 2008/1701 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2008/1326 E., 2008/1701 K.
8. Hukuk Dairesi 2008/1326 E., 2008/1701 K.
- SU ALTINDA KALAN TAŞINMAZ
- ZİLYETLİK KAZANMA
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 713 ]
- 4373 S. TAŞKIN SULARA VE SU BASKINLARINA KARŞI KORUNMA ... [ Madde 1 ]
- 4373 S. TAŞKIN SULARA VE SU BASKINLARINA KARŞI KORUNMA ... [ Madde 2 ]
"İçtihat Metni"
Celal İle Hazine ve H... Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair (Boyabat Sulh Hukuk Hakimliği)"nden verilen 07.02.2008 gün ve 106/61 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı kadastroca tespit dışı bırakılan 2 kıt"a taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, dava konusu taşınmazların 4373 sayılı Kanun hükümleri gereğince 06.10.1967 tarih ve 6/8920 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca Gökırmak kaynaklarından Kızılırmak"a kavuştukları yere kadar 200"er metre sağa ve sola olmak üzere 400 metre genişlikteki sahanın sulann taşması nedeniyle su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilen saha olarak tespit ve ilan edilerek koruma altına alınan yerlerden olduklarını, bu saha kapsamında kalan yerlerin zilyetlikle edinilemeyeceğini, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki ırmak yatağı olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişinin 28.02.2007 tarihli rapor ve krokisinde A harfi ile gösterilen 991,66 m2 ve B harfi İle gösterilen 864,73 m2 taşınmaz bölümlerinin davacı adına tapuya tesciline, dava konusu taşınmazlar üzerine 4373 sayılı Yasa ve ilgili Bakanlar Kurulu Karan uyannca sulann akmasını engelleyecek bina, tesis, fidan, ağaç, savak gibi engellerle değirmen ve sulama arkı yapmanın yasak olduğuna karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastroca tespit dışı bırakılan taşınmazların İmar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle tescili isteğine İlişkindir. Kadastro Müdürlüğü"nün karşılık yazısına göre tescil konusu taşınmaz bölümleri 1963 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ırmak yatağı niteliğiyle tespit dışı bırakılmıştır. Yerel bilirkişi ve tanıklar, dava konusu yeri davacı ve bayiinin dava tarihinden geriye doğru 40-50 yıldan bu yana tarım arazisi olarak ekonomik amaca uygun şekilde tasarruf ettiklerini, ziraatçı uzman bilirkişi kültür arazisi niteliğinde olduğunu bildirmişlerdir. Açıklandığı üzere, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, davacının tespit dışı bırakılan dava konusu taşınmazları koşullarına uygun olarak tasarrufunda bulundurduğu kanıtlanmış bulunmaktadır. Davalı Hazine temsilcisi, yargılama aşamalarında dava konusu taşınmazların 4373 sayılı Kanun hükümleri uyannca kazanılamayacak yerlerden olduğunu savunmuştur. 4373 sayılı Taşkın Sular ve Su Baskınlanna Karşı Koruma Kanunu"nun l. maddesi hükmüne göre; yüksek seviye gösteren akarsuların tasmasıyla su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek olan sahaların sınırlarının İmar ve İskan Bakanlığı"nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla tespit ve ilan olunacağı açıklanmıştır. Dosya arasına konulan 06.10.1967 gün ve 6/8920 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Gökırmak kaynaklarının Kızılırmak"a kavuştukları yere kadar ırmağın sağında ve solunda olmak üzere 200"er metre genişlikteki saha koruma alanı olarak tespit ve İlan edilmiştir. Yapılan uygulamaya göre tescil konusu taşınmazlar tarih ve sayısı yazılı Bakanlar Kurulu Karan ve eki harita kapsamında kalmaktadır. 4373 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile de tespit ve ilan edilen alanda suların akmasına engel olacak bina ve benzeri tesisler ile ağaç dikmek ve birtakım engellerin yapılması yasaklanmıştır. Maddenin incelenmesinden de açıkça anlaşılacağı üzere 4373 sayılı Kanun mülkiyet hakkının edinilmesini yasaklamamış, sadece tasarruf durumunu kısıtlamış bulunmaktadır. Bir bakıma bu kanunla sınırlı mülkiyet durumu öngörülmüştür. Tüm bu açıklamalar gözönünde tutularak mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı Hazine temsilcisinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA) ve 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 13/j maddesi uyarınca Hazine"den harç alınmasına mahal olmadığına 27.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.