
Esas No: 2013/23165
Karar No: 2014/410
Karar Tarihi: 14.01.2014
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/23165 Esas 2014/410 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı şirket, davalıya iki takım kondisyon aleti satılarak teslim edildiğini, 38.940 TL miktarındaki fatura bedelinin, 35.940 TL’lik bölümünün ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, % 40 icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıya borçlu olmadığını savunarak, davanın reddini, %40 kötüniyet tazminatının tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, inkar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir
2-İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel 2013/23165-2014/410
olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu bu istemin reddedilmiş olması bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK.’nun 370/2. maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: 1. bent gereğince davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın ‘Hüküm’ başlıklı bölümünün, (3) no’lu bendinde bulunan (Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine) sözlerinin tümüyle karardan çıkarılarak yerine, (İtirazın iptaline karar verilen asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine) sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 1.841,25 TL harcın davalıdan alınmasına, 24,30 TL nin davacıya iadesine, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.