21. Hukuk Dairesi 2015/1102 E. , 2015/9662 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, sigorta başlangıç tarihinin 20/03/1996 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının sigortalılık başlangıcının 20.03.1996 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihdir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da emniyet yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden,01.02.1964 doğumlu davacı adına ... Otelcilik Tur. A.Ş"ye ait otel işyerlerinden 15.06.1996-05.11.1996, 07.04.1998-15.11.1998, 25.07.1999- 15.10.1999, 22.07.2003- 03.12.2003, 03.05.2004- 11.10.2004, 12.09.2006- 01.11.2006, 25.11.2006- 31.01.2007, 10.04.2007- 15.06.2007, 31.10.2008-03.01.2009, 03.03.2009- 27.05.2009 tarihleri arasında hizmet bildirildiği, davalı ... Turizm İnş. İhr. İth. Tic. A.Ş"ye ait otel işyerlerinden 18.05.2001-20.11.2001, 10.05.2002-15.10.2002, 14.06.2003-21.07.2003,12.10.2004-16.11.2004, 23.05.2005-28.10.2005, 14.04.2006- 11.09.2006, 18.10.2006-24.11.2006, 16.06.2007-30.10.2008, 28.05.2009-31.10.2009, 18.02.2010-18.04.2011 tarihleri arasında hizmet bildirildiği, tespit istenen tarihte davacının çalışmasını bilen davacı ve komu tanığı dinlenmediği anlaşılmakta ise de mahkemece davacının çalışma olgusu yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davacının çalışma olgusunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; öncelikle 20.03.1996 tarihinde davacının davalılara ait hangi otel işyerinde çalıştığının açıklatılarak davacının çalışması ile igili işe giriş bildirgesinin verildiği iş yerinden dava konusu döneme ait bordroları Kurumdan istemek, bordroların verilmediğinin ya da bordro tanığı bulunmadığının anlaşılması halinde Belediyeden ve Vergi Dairesinden bu iş yerlerinin kayıtlarını getirip komşu ve yakınlıklarını tespit etmek, sonrasında bu işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının kayıtları SGK’dan getirtilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde,davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.