
Esas No: 2014/17556
Karar No: 2014/17556
Karar Tarihi: 21/11/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
M. A. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/17556) |
|
Karar Tarihi:21/11/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
Raportör |
: |
Akif
YILDIRIM |
Başvurucu |
: |
M.A. |
Vekili |
: |
Av. Ali
Yaşar ÖZKAN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın makul süreyi aşması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının; gerekçeli kararın geç yazılması, Cumhuriyet
savcısının temyiz dilekçesinin ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinin tebliğ edilmemesi, ilk derece mahkemesinde
beraat kararı verilmesine rağmen Yargıtay tarafından zamanaşımından düşme
kararı verilmesi ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedenleriyle
adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/11/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan
17/3/2004 tarihinde gözaltına alınmış ve 19/3/2004 tarihinde tutuklanmıştır.
10. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığının 5/5/2004 tarihli iddianamesi ile atılı suçtan başvurucu
hakkında kamu davası açılmıştır.
11. Başvurucu, yargılama sırasında 16/8/2004 tarihinde tahliye
edilmiştir.
12. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. madde ile
görevli) 5/6/2013 tarihli kararı ile başvurucunun beraatine
karar verilmiştir. Dosyada on birden fazla sanık yargılanmıştır.
13. Anılan kararın Cumhuriyet savcısı tarafından başvurucu aleyhine
temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 25/6/2014 tarihli kararıyla
başvurucu hakkındaki dava, zamanaşımı nedeniyle düşürülmüştür.
14. Başvurucu 5/11/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 21/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu, tutukluluğunun makul süreyi aştığını belirterek
kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Anayasa Mahkemesi, benzer iddiaların ileri sürüldüğü
başvurulara ilişkin olarak birçok kararında “zaman bakımından yetkisi”yle ilgili ilkeleri belirlemiştir. Buna göre
23/9/2012 tarihinden önce verilen bir kararla sona eren tutukluluk durumuna
ilişkin başvuruların Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi dışında
kaldığı kabul edilmiştir (Osman Büyüksu, B. No: 2013/5512, 3/4/2014, §§ 20-24; Ali Öksüz, B. No: 2013/6065, 3/4/2014, §§
20-23; Cevdet Genç, B. No:
2012/142, 9/1/2014, §§ 24-29).
18. Somut olayda başvurucunun suç isnadına bağlı tutukluluk
durumu, başvurucunun tahliye edildiği 16/8/2004 tarihinde, yani bireysel
başvuruların incelenmeye başlandığı tarih olarak belirlenen 23/9/2012 tarihinden
önce sona ermiştir.
19. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
22. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden
davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34)
23. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29)
24. Yukarıda belirtilen ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 10 yıl
3 ay 8 gün sürdüğü anlaşılan yargılamanın süresinin makul olmadığı sonucuna
varmak gerekir.
25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. Adil Yargılanma Hakkı Kapsamındaki Diğer
İhlal İddiaları
1. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu; gerekçeli kararın geç yazıldığını ve kendisine
tebliğ edilmediğini, Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinin ve Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinin tebliğ
edilmediğini ve bildirilmediğini iddia etmiştir. Başvurucu, ayrıca müsnet suçtan başlangıçta beraat kararı verilmesine rağmen
sonrasında hakkındaki davanın düşürülmesi sonucu adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; yeniden yargılanma ve tazminat talebinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına
sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru
yapabileceği sayılmıştır. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir
kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön
koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar başvurucunun, kamu
gücünün eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı "güncel bir hakkının
ihlal edildiği" iddiasında bulunması, iddia edilen ihlalden kişinin
"kişisel olarak ve doğrudan" etkilenmiş olması ve bunların sonucunda
başvurucunun "mağdur" olduğunu iddia etmesidir (Fetih Ahmet Özer, B.
No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24).
28. Diğer yandan bir şüpheli hakkında yürütülen ceza
soruşturmasının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sonuçlanması veya
açılmış olan davanın ertelenmesi, düşürülmesi ya da sanığın beraatine
hükmedilmesi hâlinde -makul sürede yargılanma hakkına ilişkin iddialara halel
gelmemek şartıyla- bu kişilerin adil yargılanma hakkının ihlali nedeniyle mağdur
olduklarının kabulü mümkün değildir. Ancak bu durum, soruşturma veya
kovuşturmaların yukarıda belirtilen sonuçlarının adil yargılanma hakkı
dışındaki haklara etkisinin incelenmesine engel teşkil etmez (Mustafa Kamil Uzuner ve Mustafa Kadir Gül,
B. No: 2013/3371, 9/3/2016, § 52).
29. Başvuru konusu olayda başvurucu hakkında açılan kamu
davasının düşürülmesine karar verildiğinden başvurucunun mağdur sıfatı
bulunmamaktadır.
30. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin kişi
bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
D. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
31. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
32. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmesi
nedeniyle 20.000 TL manevi talebinde bulunmuştur.
33. Başvuruda, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
34. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmesi nedeniyle
yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
başvurucuya net 9.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının kişi
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 9.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
21/11/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.