
Esas No: 2019/2079
Karar No: 2020/224
Karar Tarihi: 27.01.2020
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/2079 Esas 2020/224 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 12.7.2010 ile 22.7.2010 tarihleri arasında geçen hizmetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyurak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, 12/07/2010-22/07/2010 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının davalı işyerinde hizmet sözleşmesi ile çalıştığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı adına 1052303 sicil sayılı davalı işyerinde 23.07.2010 tarihinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesi bulunduğu, 1052303 sicil sayılı davalı işyerinin 28.08.2008 tarihinde kanun kapsamına alındığı ve halen faal olduğu, davacının davalı işyerinde 23.07.2010-30.09.2010 tarihleri arasında bildirimleri olduğu, 2010/07-08-09 dönem bordrolarının dosyaya getirtildiği, bozmadan sonra dinlenen komşu işyeri tanıklarının görgüye dayalı bilgileri bulunmadığı, bir kısmı davalı tanığı olmak üzere bordro tanıklarının dinlendiği, dinlenen tanıkların bir kısmının kaza ve çalışma ile ilgili bilgisi olmayıp, davalı tanıklarının bir kısmının halen işyerinde çalıştıklarını, davacının davalı işyeri çalışanı olmadığını, kazanın davalı işyerinde davacının şahsi işini yaparken meydana geldiğini ifade ettikleri anlaşılmaktadır.
Somut olayda, aynı zamanda bordro tanığı olan davalı tanıkları davacının davalı işyerinde çalışmadığını beyan etmişlerse de; aynı tanıkların 22.07.2010 tarihinde davacının davalı işyerinde yaralandığına dair beyanda bulunmaları, davacının 22.07.2010 tarihinde kaza geçirdiğine dair hastane kayıtları, yine kaza tarihinin hemen akabinde davacının davalı işyerinden 23.07.2010-30.09.2010 tarihleri arasında sigortalı çalışmalarının Kuruma tam olarak bildirilmesi ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; davacının 22/07/2008 tarihinde yaşanan kaza esnasında ve davacının dava konusu ettiği 12/07/2010-22/07/2010 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığının sabit olduğu, davacının dava konusu ettiği dönemde davalı işyerinde çalıştığının kabul edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.