4. Hukuk Dairesi 2013/9386 E. , 2014/4947 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/03/2013
NUMARASI : 2012/490-2013/171
Davacı E.. A.. vekili Avukat A.. K.. tarafından, davalı A.. D.. aleyhine 08/11/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 07/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylemden kaynaklanan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, işin esası incelenerek istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, asistan olarak hazırladığı araştırma ödevini davalı öğretim üyesinin beğenmediğini, bu nedenle kendisine hakaret ettiğini belirterek, uğramış olduğu zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, disiplinsiz hareket eden davacının ağır kusurlu olduğunu belirterek, usul ve yasaya aykırı olan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının davacıya yönelik hakaret eyleminde bulunduğu benimsenerek, istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır.(T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.
Dava dilekçesinde; Trakya Üniversitesinde öğretim üyesi olan davalının, asistanı olan davacının hazırladığı araştırma ödevini beğenmeyerek davacıya hakaret içerikli e-posta gönderdiği, odasının kapısına davacıyla ilgili ilan astığı, bu şekilde davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden söylem ve davranışlarda bulunduğu ileri sürülmüştür. Kamu görevlilerinin görevleri kapsamında yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zarardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine açılabileceğine göre, somut olayda karşı yana husumet tevcih edilmesi doğru değildir.
Şu halde, davanın husumet (taraf sıfatı) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/03/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 24/03/2014
KARŞI OY YAZISI
Dava, elektronik posta yoluyla kişilik hakkına saldırı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; tarafların temyizi üzerine Dairemiz çoğunluğu tarafından davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Dava konusu olay, Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden Araştırma Görevlisi olan davacıya, aynı bölümde öğretim üyesi olan davalı tarafından gönderildiği tartışmasız olan ve kişilik hakkına saldırı teşkil ettiğini ileri sürdüğü elektronik postada ve odasının kapısına astığı "Duyuru" başlıklı kağıtta yazılı ifadelerden kaynaklanmaktadır.
T.C. Anayasası"nın 129/5. Maddesi, "Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir" hükmünü amir bulunmaktadır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 13/1. maddesinde de benzer bir düzenleme yer almıştır. Eldeki davayı T.C. Anayasası"nın 129/5 ve 657 sayılı Kanun"un 13/1. maddesi kapsamında mütaala etmek mümkün değildir. Kamu görevlilerinin muhataplarının kişilik hakkına saldırı içeren elektronik posta gönderme ve odasının kapısına duyura asma gibi bir görev ve yetkisi bulunmamaktadır. Diğer bir anlatımla bu fiillerin kamu görevlisinin görev ve yetkisiyle ilgisi yoktur. Kaldı ki dava dilekçesindeki maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince işin esasına girilmesinde bir yanılgı olmamıştır.
Bu itibarla, Dairemiz çoğunluğunun taraf sıfatı (husumet) yokluğundan reddi gerektiği gerekçesine ve buna dayalı olan bozma ilamına katılamıyorum.24/03/2014