11. Hukuk Dairesi 2016/4840 E. , 2017/3521 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/05/2015 tarih ve 2014/71-2015/362 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 06/06/2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının 6446 sayılı Yasa hükümleri çerçevesinde ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... illerinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından verilen elektrik dağıtım lisansı kapsamında dağıtım faaliyetini yürüttüğünü,davacı şirketin ..."a ait iletim hatlarını kullandığını, bu nedenle taraflar arasında sistem kullanım anlaşması imzalandığını, sistem kullanım anlaşmasında yer alan maksimum enerji alış-veriş kapasitesinin alışıldığı gerekçesi ile davalı tarafından 29.04.2013 tarihli 140.893,11 TL tutarlı cezai şart faturası düzenlendiğini, anılan fatura bedelinin davacı tarafından ödendiğini, ancak dava konusu faturanın sözleşme kapsamına aykırı olduğunu ileri sürerek, 140.893,11 TL ceza bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında 11/06/2010 tarihi itibariyle sistem kullanım anlaşması imzalandığını, taraflar arasındaki anlaşma hükümleri ve yasal mevzuat kapsamında davalının reaktif enerji sınır değerini aşacak şekilde sistemden enerji çekmesi nedeniyle düzenlenen dava konusu ceza faturalarının haklı olduğunu, fatura kapsamında yapılan ödemenin geri istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davada, haksız düzenlendiği gerekçesi ile yapılan ödemenin istirdadı istenen faturanın Nisan 2012 tarihinde düzenlendiği, davacı şirketin bütünü ile özelleştirildiği tarihin ise bu faturanın düzenlenmesinden sonraki döneme ilişkin olan 28/06/2013 tarihi olduğu, mevcut davaya bakma yetki ve görevinin idari yargıya ait bulunduğu gerekçesiyle, davanın, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında düzenlenen sistem kullanım sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart faturasının haksız olduğunun tespiti ile yapılan ödemenin istirdadı istemine ilişkin olup mahkemece, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 02/06/2014 tarih 2013/1806 E 2014/616 K sayılı kararına atıflar yapılarak mevcut davaya bakma yetki ve görevinin idari yargıya ait bulunduğu gerekçesiyle, davanın, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Ancak, mahkemenin gerekçesine dayanak yaptığı Uyuşmazlık Mahkemesi kararı, dava konusu dosyaya ilişkin olmadığı için bağlayıcı olmadığı gibi, fatura dönemi itibariyle yürürlükte olan mülga 6762 Sayılı TTK"nın 18"inci maddesinde kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiş, aynı Yasa"nın l2/11"inci maddesinde su, gaz, elektrik dağıtım, telefon, radyo ile haberleşme ve yayın yapma gibi işlerle uğraşan müesseselerin ticarethane sayılacakları hükme bağlanmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 16/1"inci maddesi uyarınca da ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar. Davanın tarafları özel hukuk kurallarına göre faaliyet gösterdikleri gibi, uyuşmazlığa konu sözleşme de özel hukuk sözleşmesi niteliğindedir. Bu itibarla, görevli yargı yeri adli yargı olmasına rağmen, davanın, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın, davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.