10. Ceza Dairesi 2016/2914 E. , 2017/2792 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı"nın, 21.06.2016 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/12/2015 tarihli ve 2015/413 esas, 2015/440 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 02/02/2016 tarihli ve 2016/69 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca 11/07/2016 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında 14.11.2015 tarihinde işlediği iddia edilen uyuşturucu madde ticareti suçundan yapılan yargılama sonucunda, değişen suç vasfına göre eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturacağından bahisle, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 29/12/2015 tarihli ve 2015/413 esas, 2015/440 sayılı kararı ile sanık hakkında her hangi bir ceza tayin edilmeden CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği,
2- Cumhuriyet savcısının yasal süresi içinde "eylemin uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturduğu" gerekçesiyle bu karara karşı itiraz etmesi üzerine, itirazı değerlendiren İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 02/02/2016 tarihli ve 2016/69 değişik iş sayılı kararı ile "itiraz merciince sadece CMK. 231/5-6. maddesindeki objektif ve subjektif koşulların oluşup oluşmadığına yönelik bir değerlendirme yapılabileceği, suçun sübutuna ve hukuki nitelendirmesine yönelik bir denetimin yapılamayacağı," gerekçesiyle itirazın işin esası incelenmeksizin reddine kesin olarak karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı uyarınca, itiraz merciinin yapacağı incelemeyi sadece 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesinin 6. fıkrasında yer alan suça ve sanığa ilişkin objektif (nesnel) uygulama koşullarının var olup olmadığı ile sınırlı olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapması gerektiği yönündeki açıklama nazara alındığında, merciince işin esasının incelenmesine imkan tanıyan yasal bir düzenleme bulunmadığından bahisle yapılan itirazın reddine karar verilmesinde,
2- Kabule göre de, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 24/09/2008 tarihli ve 2008/22700 esas, 2008/14606 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesinde yer alan “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanık hakkında öncelikle suçun sabit olması halinde ceza hükmü kurulması gerektiği gözetilmeksizin, merciince yapılan itirazın bu yönden kabulü yerine reddine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 02/02/2016 tarihli ve 2016/69 değişik iş sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
CMK"nın 231. maddesinin 1. fıkrasında, "Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır." aynı Kanun"un 232. maddesinin 6. fıkrasında, "Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir." hükümleri öngörülmüştür.
Belirtilen hükümlere göre, sanık hakkında, öncelikle CMK"nın 232. maddesinin 6. fıkrası gereğince, “223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, tayin olunan ceza miktarının ve kanun yollarına başvurmanın mümkün olup olmadığının” hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi, denetime imkan verecek şekilde ve başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte bir hüküm kurulması; daha sonra kurulan bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumlar karşısında somut olayda, açıklanacak bir hüküm kurulmadan, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi mümkün olmadığından, itirazın bu yönden kabulü yerine, “itiraz merciinin işin esasına yönelik inceleme yapamayacağı gerekçesi ile” reddine karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; sanık hakkındaki "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararına yönelik itirazın reddine ilişkin İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 02/02/2016 tarihli ve 2016/69 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 15.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.