16. Ceza Dairesi 2016/7568 E. , 2017/1057 K.
"İçtihat Metni" Mahkemesi: Ağır Ceza Mahkemesinin
Suç: Silahlı terör örgütüne yardım etmek, Tehdit
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Dairemiz kararına karşı yapılan itirazın, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar uyarınca bir bütün olarak incelenmesinde;
Talepte bulunan hükümlü ..."in yargılanması neticesinde İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.03.2010 gün ve 2006/215 E. 2010/30 K. sayılı kararı ile TCK"nın 220/7 maddesi yollaması ile TCK"nın 220/2, 220/3 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Cumhuriyet savcısı tarafından tehdit suçundan hüküm kurulmaması sebebiyle temyiz edildiği, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 01.03.2013 gün ve 2011/9472 E. 2013/3129 K. sayılı kararıyla hükmün bozulduğu, bozma kararına uyan İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.09.2013 tarihli ve 2013/95-182 sayılı kararı ile sanığın TCK"nın 220/7 maddesi yollaması ile TCK"nın 220/2, 220/3 ve 62 maddeleri gereğince 1 yıl 15 gün hapis cezası ve TCK 38. delaletiyle TCK 106/2-c-d, 62, 58/6-9 maddeleri gereğince 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairemizin 11.05.2015 gün ve 2015/3678 esas, 2015/1261 karar sayılı ilamı ile bu kararın düzeltilerek onandığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 21.12.2016 tarih ve K.D. 2016/304790 sayılı yazısı ile "hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nın 326. Maddesi gereğince sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın 307/2. maddesinde de aynı kurala yer verilmesi nedeniyle bu zorunluluk halen de sürmektedir. Anılan bu yasa hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğuracak olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki kanıtlarını sunma olanağı tanınmalıdır. Bu yasa hükümleri, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayanan ve uyulmasında zorunluluk bulunan buyurucu kurallardan" olduğunu belirterek düzelterek onamaya dair 11.05.2015 gün ve 2015/3678 esas, 2015/1261 karar sayılı kararımızın kaldırılarak hükümlü hakkındaki İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.09.2013 tarihli ve 2013/95-182 sayılı kararının usule muhalefet nedeniyle bozulmasını talep etmiştir.
İtiraz yazısı ve ekindeki dosya incelendiğinde; Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 01.03.2013 gün ve 2011/9472 E. 2013/3129 K. sayılı kararıyla hükmün, silahlı terör örgütüne yardım etmek suçundan 6352 sayılı Kanun değişikliği sebebiyle ve tehdit suçundan da bir hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sanığa bozma ilamına karşı diyeceklerini bildirmesi hususunda duruşma gününü belirtir şekilde ihtaratlı davetiye gönderildiği ve usulüne uygun tebliğ olunduğu, ilk hüküm öncesi sanığın her iki suçtan da savunmasının alındığı anlaşılmaktadır. Ceza Genel Kurulunun 08.12.2015 gün, 2015/1-640 esas ve 2015/496 sayılı kararında da belirtildiği üzere ayrıca bozma ilamında belirtilmese dahi iddianamede yer alan tehdit suçundan zamanaşımı süresince hüküm kurulması mümkün olup, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin bozma ilamının bu konuya yönelmesi durumunun aleyhe bozma kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır. 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesi uyarınca bozmadan sonra sanığa ve müdafiine usulünce tebligat yapılıp, bozmada belirtilen hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki kanıtlarını sunma olanağı da tanındığından, takip eden duruşmalara katılmayan sanığın yokluğunda uyma ve mahkumiyet kararı verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalar karşısında; itirazın yerinde olmadığı ve kararın düzeltilmesini gerektiren bir neden bulunmadığı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesi yerinde olacağı anlaşılmakla, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.