Abaküs Yazılım
Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2021/101
Karar No: 2022/933
Karar Tarihi: 24.10.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/101 Esas 2022/933 Karar Sayılı İlamı

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/101 Esas
KARAR NO : 2022/933

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2021
KARAR TARİHİ : 24/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının maliki olduğu ve dilekçede ayrıntıları verilen üzüm bağlarının ve elma sahalarının davalı .... Sigorta tarafından 11.10.2018 — 2019 tarihleri arasında ... — ... — ... nolu < Modüler Kurumsal Sigorta Poliçesi > ile sigortalandığını, poliçe ile teminat altına alınan Bağ — 1 , Bağ- 3 ve Elma -1 baçelerindeki Telli Terbiye Sistemleri, Damla Sulama Sistemleri ve File Ağlarının 25.12.2018 tarihinde başlayarak 26.12.2018 tarihinde de devam eden yoğun kar yağışı nedeni ile çöktüğünnü ve tamamen kullanılamaz hale geldiğini, hasar tazminn talebinin davalı şirket tarafıdan haksız olarak reddedildiğini, zira açık alanda bulunan muhteviyat (Telli Terbiye Sistemi, Damlama Sulama Sistemi ve File Ağların) taraflar arasında varılan annlaşma ile poliçe teminatlarına dahil edildiğini, bir an için teminat kapsamı dışında olduğu kabul edilse dahi, davalı ..... sigortanın red gerekçesi olarak ileri sürdüğü poliçe özel şartları hükmünün, TBK ve TKHH gereğince davalı tarafından tek taraflı olarak düzenlenen poliçenin, genel işlem niteliğinde olması le, müvekkil şirket aleyhine uygulanamayacağını, davalının bilgilendirme yi ine aykırı davrandığını, davalının tüm zararı tazmin ile mükellef olduğunu, poliçenin düzenlenmesinde eksik sigorta olmadığını, gerçekleşen hasar sonrası yapılan eksper incelemesinde gerçekleşen hasarın hatalı ve eksik olduğunu, gerçek zararın tespitinin gerektiğini, davalının 15.02.2019 günü itbariyle temerrüde düştüğünü, hasar miktarının bu tarihten itibaren işleyecek Reskont Avans Faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğini beyan ile 403.919,58-TL hasar tazminatının faiziyle tazminini talep etmiştir.
CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Olaya konu iş yerinin 11.10.2018- 2019 tarihleri arasında geçerli işyerim sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçede teminat limitinin her bir zarar açısından açıkça belirtildiğini, davaya konu edilen hasarın poliçe teminatı dışında kaldığını, yapılan ekspertiz incelemesinde söz konusu hasarın fırtına ve yoğun kar yağışı nedeniyle meydana geldiğini, Yangın Poliçesi Genel Şartları Fırtına Klozuna göre 7 bofordan fazla esen rüzgarların neden olduğu fırtına sonucu meydana gelecek zararların teminata dahil edildiğini hasara nedenolan rüzgarların söz konusu poliçe teminatı kapsamına girecek nitelikte bir fırtınaya neden olmadığını, Genel şartlar Kar ağırlığı klozunda açık alanda bulunan muhteviyatın kar ağırlığı klozu bakımından teminat kapsamına alınmadığının açıkça belirtildiğini, meydana gelen hasarın hem fırtına klozu hem de kar ağırlığı klozu bakımından teminat kapsamında olmadığınıu, beyanla davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;

İş bu dava sigorta sözleşmesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı kendilerine ait Bağ-1 Bağ-3,Ema-1 adlı bahçelerde 25-26 Aralık 2018 tarihinde gerçekleşen yoğun kar yağışı nedeni ile bu bahçelerdeki telli terbiye sistemleri, damlama sulama sistemleri ve file ağların çöktüğü ve kullanılamaz hale geldiği gerekçesi ile , 27/12/2018 tarihinde sigortaya bildirim yapıldığı ancak teminat kapsamında olmadığı gerekçesi ile tazminat talebinin reddedildiğini beyanla davanın kabulünü istemiştir.
Davalı sigorta ;yetki itirazında bulunmuş ,hasarın teminat kapsamında yer almadığından davanın reddini talep etmiştir.
Davalının yetki itirazı yönünden yapılan incelemede;6100 sayılı HMK'nun yetki-genel yetkili mahkeme başlıklı 6. maddesi; "(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2)Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir." HMK 15/1. maddesinde 'Zarar sigortalarından doğan davalar, sigorta, bir taşınmaza veya niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken yahut şart kılınan taşınıra ilişkinse, malın bulunduğu yerde; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse, rizikonun gerçekleştiği yerdede açılabilir.'hükmünü amirdir.Davacı ikametgahının Beylikdüzü,Davalının ikametgahının Ataşehir ,rizikonun gerçekleştiği yerin Salihli olduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf yetki itirazında bulunurken açıkça hangi Mahkeme'nin yetkili olduğunu belirtmemiş böylelikle usulüne uygun itirazda bulunmayan davacının yetki itirazı reddilmiştir.
Davacı sigorta ettiren ile davalı sigorta şirketi arasında 11/10/2018 -11/10/2019 tarihleri arasında geçerli "modüler kurumsal sigorta poliçesi" dosya arasına alınmıştır.
Uyuşmazlık için öncelikle hakem heyetine başvurulduğu ancak 5684 sayılı kanun 30/16 maddesi gereği dosyada karar verilmediği görülmüştür.
Dava konusu uyuşmazlık; davacının sigorta yaptırdığı işyerinde (hasar sigortası) meydana gelen zararın hangi sebepten kaynaklandığı ne tür zararların oluştuğu poliçe kapsamında davacının zarar talebinin istenebilir ve kadr-i maruf olup olmadığı şeklinde tespit edilerek ,
HMK 266.maddesi uyarınca Çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hususlar olan kusur teminat ve alacak hesabı konusunda rapor alınmıştır.
Talimat ile alınan 13/12/2021 Tarihli Sigortacı,sigorta eksperi,inşaat mühendisi Bilirkişi Raporunda;BAĞ 1 SULAMA VE GERGİ TELİ HASAR TUTARI...... 15.779,55 TLBAĞ 3 SULAMA VE GERGİ TELİ HASAR TUTARI...... 25.108,78 TL,ELMA 1 SULAMA VE GERGİ TELİ HASAR TUTARI......17.642,09 TL,BETON DİREK HASAR TUTARI............3.432,00 TL,MONOFİLO ÖRTÜ HASAR TUTARI.......19.559,66 TL,SİSTEM KURULUM BEDELİ...100.000,00 TL,ENKAZ KALDIRMA BEDELİ........43.384,93 TL,TOPLAM HASAR TUTARI...........224.907,01 TL olacağı ileDavaya konu poliçeye esas toplam hasar tutarının ise:(867.698,83 / 1.106.731,67) x 224.907,01 TL = 176.331,40 TL olacağı sonucuna varılmış olup, poliçedeki özel şart gereği, söz konusu hasarların açık alanda meydana gelen hasarlar olması dolayısıyla, davacı talebinin, bu yönden uygun bulunmadığı kanaati ile rapor düzenlenmiş davacı itirazı üzere öncelikle hasarın teminat kapsamanda olup olmadığının yeni bilirkişi tarafından değerledirilmesi talebi üzere dosya bilirkişiye tevdi edilmiş;
08/06/2022 Tarihli Sigorta Bilirkişi Raporunda;4.1-) Davaya konu rizikonun poliçe teminatı dışında oluğu,4.2-) Davalı sigortanın aydınlatma açıklaması vermemesi halinde dahi TTK 1423/ 2 düzenlemesine göre sigorta ettirenin, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmememesi ndeniyle, sözleşmenin poliçede yazılı şartlarla yapılmış olduğu,Açıklanan nedenler ile davaya konu talebin poliçe düzenlemelerine göre teminat dışı olduğunun takdirinin Saygıdeğer Mahkemeye ait olabileceği kanaati ile rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Sigorta sözleşmesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1401/(1). maddesinde: "Sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir. Sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir." şeklinde tanımlanmıştır.
Sigorta ettiren; prim ödeme, doğru beyanda bulunma, ağırlaşan rizikoyu bildirme, rizikoyu bildirme, rizikodan sonra zararı azaltma ve kurtarma yükümlülüğü altındadır.
Sigortacı ise; TTK'nin 1421/(1) maddesi gereğince; "Aksine sözleşme yoksa, sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksidinin ödenmesi ile başlar; kara ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin sigortalarda,sigortacı,sözleşmenin yapılmasıyla sorumlu olur." hükmü gereğince poliçe verme ve riziko gerçekleştiğinde sigorta tazminatı ya da bedelini ödeme yükümlülüğü altındadır.
Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır.
6102 sayılı TTK'nın 1409/1 ve 1410. maddeleri uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasanın 1409/2. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
6102 sayılı TTK'nın 1427 maddesine ;Aynen tazmine ilişkin sözleşme yoksa sigorta tazminatı nakden ödenir.
6102 sayılı TTK'nın 1429. maddesinde '' Sigortacı, aksine sözleşme yoksa, sigorta ettirenin, sigortalının, lehtarın ve bunların hukuken fiillerinden sorumlu bulundukları kişilerin ihmallerinden kaynaklanan zararları tazmin ile yükümlüdür. Sigorta ettiren, sigortalı ve tazminat ödenmesini sağlamak amacıyla bunların hukuken fiillerinden sorumlu oldukları kişiler, rizikonun gerçekleşmesine kasten sebep oldukları takdirde, sigortacı tazminat borcundan kurtulur ve aldığı primleri geri vermez.'' hükümleri düzenlenmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 11/1 maddesinde "Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir. Ancak, sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar tesis edilebilir. Bu hususlar, sigorta sözleşmesi üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilir.", 11/4 maddesinde "Sigorta sözleşmelerinde kapsam dahiline alınmış olan riskler haricinde, kapsam dışı bırakılmış riskler açıkça belirtilir. Belirtilmemiş olan riskler teminat kapsamında sayılır."

" TTK'nun aydınlatma yükümlülüğü başlıklı 1423. maddesinde; " (1) Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar. (2) Aydınlatma açıklamasının verilmemesi halinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir. (3)Hazine Müsteşarlığı, çeşitli ülkelerin ve özellikle Avrupa Birliğinin düzenlemesini dikkate alarak, tüketiciyi aydınlatma açıklamasının şeklini ve içeriğini belirler." hükümleri yer almaktadır.
İşyeri Sigorta Poliçesinin 4.sayfasında; "açık alanda bulunan muhteviyat poliçe üzerinde ayrıca belirtilmemişse, açık alanda bulunan muhteviyat teminat haricidir.", son sayfasında ise "İşbu poliçe ile sigortalıya sağlanan sigorta teminatı, poliçede ve sigorta genel ve özel şartlarında teminata dahil olduğu belirtilmiş olan hususlarla sınırlıdır. Teminata dahil olduğu açıkça öngörülmüş bulunan hallerin dışındaki hiçbir hal, teminat dışında kalan haller arasında ayrıca sayılmış olmasa dahi, kesinlikle sigorta koruması altında değildir." denilmiştir.
Davacı tarafça dava konusu poliçe hükümlerinin Türk Borçlar Kanunu gereğince genel işlem koşulları içerdiği iddiası değerlendirildiğinde ise; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26. maddesinde sözleşme özgürlüğü başlığı altında bir sözleşmenin içeriğinin, sözleşmenin taraflarınca kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirlenebileceği düzenlemesi yer almakla birlikte, bu kuralın istisnası TBK 27/1 fıkrasında ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu belirtilerek açıklanmıştır. Kanuni bir yetki söz konusu olmaksızın sözleşmenin içeriğini belirleme özgürlüğünün tek taraflı olarak kullanıldığı, bu doğrultuda taraflardan birinin sözleşme hükümlerini önceden kısmen veya tamamen belirlediği ve diğer tarafın da yalnızca bu sözleşmeyi yapıp yapmama yönünde karar verdiği sözleşmeler, iltihaki veya katılma sözleşmesi olarak adlandırılmaktadır (Oğuzman, M.K/Öz, M.T.; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, c.1, 13. bası, İstanbul 2015, s.26; Reisoğlu, S.; Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 23. bası, İstanbul 2012, s.70). Bu tür sözleşmelerde sözleşmeyi düzenleyen tarafın, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla önceden tek başına hazırlayarak, karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri ise genel işlem koşuludur. Genel işlem koşulları TBK'nın 20 ila 25.maddelerinde düzenlenmiştir. Taraflar tacir olup 6102 sayılı TTK’nun 18/2. maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Her ne kadar 6098 sayılı TBK'nun 20 ila 25. maddeleri arasında düzenlenmiş olan genel işlem koşullarına ilişkin hükümler tacirler yönünden de uygulanabilirse de, TTK 18/2. maddesi hükmü karşısında tacirler bakımından genel işlem koşullarının uygulanıp değerlendirilmesinde her somut olayın özelliğine göre daha dikkatli davranılması gerekmektedir. Sigortacılık Kanunu'nun yukarıda belirtilen 11. maddesi gereği Yangın Sigortası Genel Şartları, Hazine Müsteşarlığı'nın bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır. Sözleşmede taraf olmayan Hazine Müsteşarlığı, kanundan alınan yetkiye dayalı olarak Genel Şartları belirler. Bu nedenle Genel Şartları, Türk Borçlar Kanunu'nun 20. maddesinde düzenlenen genel işlem koşulu kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. Türk Borçlar Kanunu 20. maddesinin son fıkrasında "Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır." düzenlemesi değerlendirildiğinde ise kanunda açıkça belirtildiği üzere, kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmeler yürütmekte oldukları bir hizmet ile ilgili olmalıdır. Hazine Müsteşarlığı sigorta hizmeti veren bir kuruluş olmadığı gibi hizmeti alan taraf ile bir sözleşme ilişkisi içinde de bulunmadığından bu kapsamda kabul edilmesi mümkün değildir. Poliçedeki özel şart değerlendirildiğinde ise poliçede hangi hususların teminat kapsamında olduğu tablo halinde ve açıklamalarla belirtilmiş, İşyeri Sigorta Poliçesinin 4.sayfasında açık alanda bulunan muhteviyatın poliçe üzerinde ayrıca belirtilmemişse teminat harici olduğu ayrıca ifade edilmiştir. Poliçe düzenlendiği sırada teminat kapsamının sigortalının talebi doğrultusunda ve belirlenecek prim karşılığında genişletilmesi mümkün olup, sigortalı tarafından açıkta bırakılan emtianın yada satışa hazırlama, tahmil/tahliye, elleçleme sürecinde açık alanda bulundurulan emtianın poliçeye dahil edilmesi talebinde bulunması halinde bu husus taraflarca müzakere edilecek olup, Sigortacılık Kanunu 11. maddesi, TTK'nun 1423. maddesi hükümleri de dikkate alındığında, böyle bir talebi olmamasına karşın poliçe hükümlerinin genel işlem koşulu olduğu iddiası yerinde görülmemiştir.
Somut olaya bakıldığında, davacı sigortalının kurulan sigorta sözleşmesine itiraz ettiğine ilişkin bir iddia olmadığı gibi bu yönde bir bilgi veya belge de dosya kapsamında bulunmamaktadır. Bu durumda sigorta poliçesi mevcut şartlarda davacı yönünden bağlayıcı niteliktedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/10580 E. 2017/8051K. sayılı ve 21/09/2017 tarihli kararı). Yangının hangi nedenle çıktığı kesin olarak tespit edilememiş ise de açık alanda yangının başladığı ve açık alanda bırakılan emtianın yanarak hasarlandığı sabittir. Sigorta poliçesi tarafların iradesi ile kurulmuş bir sözleşme olup, açıkta bulunan muhteviyatta meydana gelen zararların teminat harici olduğu açık olarak düzenlendiğinden ve bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi poliçede satışa hazırlama, tahmil/tahliye veya elleçleme sürecinde (yada başka amaçla) açık alanda bulundurulan herhangi bir muhteviyata miktarı ve teminat limiti poliçede belirtilmek sureti ile sigorta güvencesi sağlanmadığından meydana gelen hasarın teminat kapsamında olmadığı gerekçesiyle verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre hasar teminat dışı olduğundan ve poliçe hükümleri genel işlem koşulu niteliğinde olmadığından mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve oluşa uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakta olup resen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da tespit edilemediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.( T.C.İSTANBULBÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 45. HUKUK DAİRESİDOSYA NO : 2020/496 KARAR NO : 2021/1066)
Anılan poliçe incelendiğinde ;özel şartlar başlığı altında açık alanda veya sundurma altında bulunan her tür muhteviyat/makine/demirbaş/emtia fırtına dolu kar ağırlığı sel su baskını hırsızlık risklerine karşı teminat kapsamı dışındadır ibaresini içerdiği,davacının iş bu poliçeyi basiretli tacir sıfatı ile akdettiği ve de hasara konu açık alandaki muhteviyatın fırtına ve kar ağırlığı yönünden teminat dahiline alındığına dair ek düzenleme zeyilnameye de rastlanmamakla ;davacı tarafın "açık alanda bulunan muhteviyatın poliçe teminatları kapsamı dışında olduğuna ilişkin poliçe özel şartları hükmünün borçlar kanunu gereğince genel işlem şartı niteliğinde olduğu ve aleyhine uygulanamayacağı " itirazının da anılan içtihat doğrultusunda yerinde olmadığı genel işlem koşulu sayılamayacağı bu hali ile ;davacıya ait açık alan Bağ-1 Bağ-3,Ema-1 adlı bahçelerde gerçekleşen yoğun kar yağışı nedeni ile telli terbiye sistemleri, damlama sulama sistemleri ve file ağların çöktüğü ve kullanılamaz hale geldiği ve hasar oluştuğu sabit ise de sigorta poliçesi kapsamında sayılamayacağından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM;Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70- TL harcın 6.897,94 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 6.817,24 TL bakiye harcın davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen 8,50 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yürürlükteki AAÜT 13/4 maddesi gereğince hesap edilen maktu 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
8-Arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/10/2022


Katip ...
e-imzalıdır


Hakim ...
e-imzalıdır






Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi