16. Ceza Dairesi 2016/7164 E. , 2017/1112 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme Kararı : Ağır Ceza Mahkemesinin
Hüküm : Mahkumiyet
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
I. GENEL OLARAK
Ceza Muhakemesi Kanunu 308. maddesi gereğince; Yargıtay Ceza Dairelerinin kararlarına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde aleyhe, süre koşulu olmaksızın lehe itiraz edebilir. İtirazı, kararı veren daire inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir, görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderir.
İtirazı incelemekle görevli daire, sanıkların üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunun temyiz inceleme tarihi itibari ile 6545 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik Yargıtay Kanununun 14. maddesi hükmü, 20.07.2014 gün ve 29066 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 17.07.2014 tarih ve 2014/2 sayılı kararına göre Yargıtay 9. Ceza Dairesidir.
Ancak, 2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile eklenen geçici 14. madde hükmü doğrultusunda Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanan 2015/ 8 sayılı kararı ile itiraza konu suçların kanun yolu incelemesi yapmakla Yargıtay 16. Ceza Dairesi görevlendirilmiştir.
Yasal düzenleme ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun kararı doğrultusunda itirazın incelemesinde Dairemizin görevli olduğu kabul edilmiştir.
II. İTİRAZ OLUNAN KARAR
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2005 tarih, 2005/70-250 sayılı Kararının onanmasına ilişkin Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 19.06.2007 tarih, 2006/8365 Esas, 2007/5462 Karar sayılı ilamıdır.
III. İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 27.06.2016 tarih, 2016/212040 sayılı müzekkeresi ile; Silahlı terör örgüt üyeliğinden mahkum olan hükümlü ... hakkında 4959 sayılı Pişmanlık Yasası hükümleri uygulanmamış ise de,
1-Hükümlü ..."in 1992-14.12.1994 tarihleri arasında Hizbullah terör örgütü içerisinde faaliyet yürüterek örgüte üye olduğu, örgütten ayrılmak istemesi ve faaliyetlerine ilişkin bilgi vermesi nedeniyle diğer örgüt mensuplarınca kaçırılıp öldürülmeye götürülürken yardım istemesi neticesinde kurtulduğu bu şekilde örgütten 14.12.1994 tarihinde ayrıldığı, örgütle ilgili konumuna uygun bilgi verdiği, verdiği bilgilerde de bir çelişki tespit edilemediği,
2-17.01.2000 tarihinde örgüt arşivinin ele geçirildiği bu tarih itibariyle ortaya çıkan bilgilerle hükümlünün daha önce vermiş olduğu bilgilerin mukayesesini adilane olamayacağı örgütten ayrıldığı tarih itibariyle verilen bilgilerin yasadan yararlanmak için yeterli olduğu,
3-Hükümlünün 08.12.2000 tarihinde örgüt üyesi olmadığı, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak müezzinlik yaptığı dolayısıyla kendisine çağrı yapılmaksızın çıkarılan yakalama emrinin pişmanlık yasası kapsamında yakalama sayılamayacağı,
4-Hükümlünün 08.09.1993 tarihli eylemi yargılama aşamasında kabul etmediği gerekçe gösterilerek yasa hükümleri uygulanmamış ise de, hükümlünün esasen bu olaya katılmadığı için ifadesinde çelişki bulunmadığı önceki beyanlarını geriye almış sayılamayacağı,
Dosya kapsamından anlaşıldığından hükümlü hakkında 4959 sayılı Yasanın 4-a maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde mahkumiyet hükmü kurulması nedeniyle 5271 sayılı CMK"nın 308/3 maddesi gereğince itiraz yoluna başvurulmuştur.
IV. DOSYADAKİ DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME
Hükümlü ... hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/70 Esas sayılı dosyasında yasa dışı Hizbullah terör örgütü üyesi olup vahim eylemlere katılmak suçundan 765 sayılı TCK"nın 146/1, 31, 33, 40. maddeleri gereğince cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.
Hükümlü kolluk, Cumhuriyet savcısı ve sorgu hakimliği aşamasında örgüt üyeliği suçlamasını kabul ederek bir takım eylemlere katıldığını ikrar etmiştir. Mahkemedeki savunmasında ise suçlamaları kabul etmemiştir. Yargılama devam ederken 06.08.2003 tarihinde 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası yürürlüğe girmiştir. Hükümlü 02.09.2003 tarihinde bu yasadan yararlanmak için mahkemeye müracaat etmiştir. Yapılan yargılama sonucunda 27.12.2005 tarih, 2005/250 sayılı Kararla her ne kadar sanık hakkında 765 sayılı TCK"nın 146/1 maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, hükümlüye isnat edilen 4 adet eylemden 2 tanesinin eylem evrakının bulunmadığı ve sübuta ermediği, sübuta eren ...un yaralanması eyleminde ise mağdurun 7 gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralandığı bu nitelikteki eylemin amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli vahim nitelikte olmadığından örgüt üyeliği suçundan cezalandırılması gerektiği, hükümlü pişmanlık yasasından yararlanmak istemiş ise de yakalandığı, terör örgütü içindeki faaliyetleriyle uyumlu bilgi vermediğinden 4959 sayılı Yasa ile 5237 sayılı TCK"nın 221. maddesinden yararlanması talebi ret edilmiştir.
Kararın temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 19.06.2000 gün 2006/8365-2007/5462 sayılı ilamı onaylanarak kesinleşmiştir.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında suçun sübutu ve vasıflandırılması yönünden bir ihtilaf söz konusu değildir.
Uyuşmazlık hükümlü hakkında topluma kazandırma yasası ya da 5237 sayılı TCK"nın 221. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkindir.
Hukuki sorunun sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi bakımından, öncelikle 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası ile öncesindeki yasal düzenlemelerin süreç içinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.10.2009 gün 2009/9-129/246 sayılı Kararında ayrıntıları açıklandığı üzere;
"Ceza Genel Kurulunun 19.12.2006 gün ve 153-310 sayılı kararında da belirtildiği üzere; terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, alınabilecek diğer tedbirlerle birlikte bu örgütlerin etkisizleştirilip ortadan kaldırılmaları, geçmişte meydana gelen terör eylemlerinin aydınlatılabilmesi, gelecekte işleyebilecekleri suçların engellenmesi ve terör örgütüne üye olanların tekrar topluma kazandırılabilmeleri bakımından 05.06.1985 tarihli ve 3216 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Yasa kabul edilerek yürürlüğe konulmuştur.
Bu yasanın iki yıllık yürürlük süresinin bitmesi üzerine aynı amaçlara yönelik olarak 25.03.1988 tarihli ve 3419 sayılı Yasa çıkarılmış, Yasanın 1. maddesi süreli, diğer maddeleri ise süresiz olarak yürürlüğe girmiştir. Anılan 1. maddenin sona eren yürürlük süresi zaman içinde 3618, 3853, 4085, 4450 ve 4537 sayılı yasalarla uzatılmış ve nihayet 29.08.2000 tarihinde uygulaması sona ermiş ise de, bu süre içinde beklenen amaca ulaşılamaması nedeniyle bu kez benzer amaçlarla 29.07.2003 tarihinde kabul edilen 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
4959 sayılı Yasanın genel gerekçesinde; “Yakalandıktan sonra bilgi verme eğilimindeki birçok örgüt mensubu nedamet eğiliminde olmasına rağmen herhangi bir ceza indiriminden yararlanma ihtimali bulunmadığından nedametini açıkça dile getirmemekte ve bilgi vermekten kaçınmaktadır. Oysa önemli konumdaki bir örgüt mensubunun, örgütle ilgili olarak verdiği bilgilerle, faili meçhul kalmış suçlar aydınlatılabilmekte ve örgüt mensuplarının yakalanabilmesi sağlanabilmektedir...” denilerek, Yasanın çıkarılma amacının, yakalanan örgüt mensuplarının bilgi vermeleri, bu suretle faili meçhul kalmış olayların aydınlatılması ve örgüt mensuplarının yakalanabilmesi olarak açıklanmıştır.
Yasanın 3. maddesinde; bu yasadan yararlanamayacak kişiler sayılmış olup, buna göre; tamamı üzerinde etkili olabilecek şekilde terör örgütünü sevk ve idare edenler, hüküm kesinleşmeden önce hâkim huzurunda önceki beyanlarını reddeden veya bu yasa hükümlerinden yararlanmak istemediğini beyan eden failler ve 3216, 3419, 3618, 3853, 4085, 4450 ve 4537 sayılı Yasa hükümleri uygulanmış bulunanlardan, anılan yasaların kapsamına giren suçları yeniden işleyenler 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasasından yararlanamazlar.
4. maddesinde ise; yasanın uygulanma koşulları ve esasları düzenlenerek, terör örgütü mensubu olup da bu yasadan yararlanabilecek olanlara uygulanacak cezasızlık hali ile ceza indirimi miktarları ve bunların koşulları belirtilmiştir.
Maddenin (a) bendinde; terör örgütü tarafından işlenen suçlara iştirak etmemiş bulunanların kendiliklerinden veya dolaylı teslim olmaları halinde veya bunların kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşıldığında, ceza verilmeyeceği hükme bağlanmıştır. Bunların cezasızlık halinden yararlanmaları için örgütün faaliyetleri hakkında herhangi bir bilgi vermeleri de gerekmemektedir.
(b) bendinde, terör örgütü tarafından işlenen suçlara iştirak etmiş olup da silahlı mukavemet göstermeksizin kendiliklerinden veya dolaylı teslim olanların yahut kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşılıp da bu yasadan yararlanmak istediğini açıklayanların hangi koşullar altında ceza indiriminden yararlanabilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, terör örgütü mensubu bu kişilerin anılan ceza indiriminden yararlanabilmeleri için; örgüte girişleri, örgüt içindeki faaliyetleri, bu sırada tanıdığı diğer örgüt mensupları, amirleri ve örgütün eylemleri hakkında bilgi vermeleri ve bu bilgilerin kendilerinin örgüt içindeki konum ve faaliyetleri ile uyumlu olması, ayrıca bu bilgilerin doğruluğunun da saptanması gerekmektedir.
(c) bendinde ise; kendiliğinden teslim olmadıkları halde yakalanan örgüt mensuplarının durumu düzenlenirken; bu bentte de bilgi verme koşulu aranmış, bilgi vermenin, hükmün kesinleşmesinden önce veya sonra olmasına göre ikili bir ayrıma gidilmek suretiyle bu ayrıma dayalı olarak farklı miktarda ceza indirimleri öngörülmüştür. İradeleriyle teslim olmayan veya kendiliklerinden örgütten çekilmeyen bu kişiler güvenlik güçlerinin özel çabası sonucu ele geçirildiklerinden, bunlar hakkında ceza indirimine gidilebilmesi için, (b) bendinden farklı olarak, verdikleri bilgilerin terör örgütünün dağılmasına veya meydana çıkarılmasına yardım etmesi veya verdikleri bilgi ve belgelerle ya da bizzat gösterecekleri çaba ile örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olmaları koşulu aranmıştır.
Sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağı 9. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık konusunu oluşturan 4959 sayılı Yasanın 4-a maddesinin uygulanabilmesi koşulları değerlendirilecektir. Yasa hükümlerinden yararlanabilmek için;
a)Terör örgütü üyesi olduğunun kabul edilmiş olması,
b)Örgüt tarafından işlenen vahim nitelikte eylemlere katılmamış olmak,
c)Kanun yürürlüğe girdikten sonra silahlı mukavemet göstermeksizin kendiliğinden veya vasıtalı olarak teslim olunmuş veya kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşılmış olmak,
d)Süresi içinde kanundan yararlanmak istediğini mahkeme huzurunda beyan etmek,
Şartlarının yanında, örgüt mensubunun Yasanın 3. maddesinde sayılan ve yasadan yararlanamayacak kişilerden olmaması gerekmektedir."
Somut olayda; hükümlünün 1992 yılında silahlı terör örgütüne katıldığı, camilerde ders alarak, başkalarına ders verdiği, örgüte öz geçmiş raporu verdiği, vahim olmayan örgüt üyeliği faaliyeti kapsamında değerlendirilen bir kısım eylemlerde yer aldığı, 14.12.1994 tarihine kadar örgütsel faaliyetlerde bulunduğuna dair kuşku yok ise de, örgütten ayrılmak istemesi üzerine, örgütün diğer mensuplarınca el ve ağzı bağlanıp çuval içerisine konulmak suretiyle hürriyeti tahdit edildikten sonra sorgulanmak üzere götürülürken yardım istemesi üzerine güvenlik güçleri tarafından kurtarıldığı, bu tarih itibariyle örgütten ayrılmış olduğunun kabulü gerekeceği, zira askerlik yaptığı, kamu hizmeti görevine başladığı, topluma kazandırma yasası yürürlüğe girdikten sonra da yasal süresi içinde yasa hükümlerinden yararlanmak için başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yerel mahkeme; hükümlünün yakalandığı ve konumuna uygun bilgi vermediği gerekçesi ile yasa hükümlerinden yararlanamayacağı sonucuna varmış ise de; 14.12.1994 tarihinden itibaren örgütten kendi isteği ile ayrıldığı anlaşılan, kamu kurumunda görev yapan, yasanın tarif ettiği anlamda "kaçak" konumunda olmayan hükümlü hakkında çıkarılan yakalama müzekkeresinin CMK hükümlerine uygun olmadığı, dolayısıyla 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasasında öngörüldüğü şekilde yakalanmanın söz konusu olamayacağı, yerel mahkemenin kabulü ve Yargıtay eylemlerin örgüt faaliyeti kapsamında kabul edilip vahim eylem sayılamayacağı, 4959 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce mahkemedeki savunmasında suçu kabul etmemesinin sonuca etkili olmadığı, mahkum olduğu örgüt üyeliği suçu yönünden açık kabulünün bulunması karşısında 4959 sayılı Yasanın 3. maddesi kapsamında olmayan hükümlünün kendiliğinden örgütten ayrılıp üyelik suçunu kabul etmesi ve pişmanlığını ifade etmesi karşısında hukuki konumunun 4959 sayılı Yasanın 4-a maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeksizin, yasa hükümlerinden yararlanmayacağına ilişkin kabul yerinde görülmediğinden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar vermek gerekmektedir.
V. KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 19.06.2007 gün 2006/8365 Esas, 2007/5462 Karar sayılı onama kararının 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Silahlı terör örgütü üyesi olan sanık hakkında karar tarihinde yürürlükte bulunan 4959 sayılı Yasanın 4-a maddesi uygulanması gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2005 tarih, 2005/70-250 sayılı hükmünün BOZULMASINA,
4-5275 sayılı CGTİHK"nun 98 ve müteakip maddeleri gereğince hükümlü hakkındaki infazın durdurulması için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına 16.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.