11. Hukuk Dairesi 2016/5064 E. , 2017/3987 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/02/2016 tarih ve 2014/1080-2016/113 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 20/06/2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalının ... Sanayi adi ortaklığının ortakları iken müvekkilinin adi ortaklığın tasfiyesi ve ayrılma payının tahsili için 13.02.2006 tarihinde ... 3.ATM"nin 2012/6 E. sayılı dosyası ile dava açtığını, mahkemece 12.03.2013 tarihinde ... Sanayi Adi Ortaklığı"nın davacı ..."in tasfiye payı olarak belirlenen 532.316,53 TL"nin davalı ..."ten alınarak davacı ..."e verilmesi ve adi ortaklığa ait taşınır ve taşınmaz tüm mallar ile aktif ve pasiflerin davalı ... üzerinde bırakılması suretiyle tasfiyesine karar verildiğini, aynı kararda “davanın açılması ile davalının temerrüdü gerçekleşip, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi mümkün olmasına rağmen davacı taraf dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmadığından ve bu konuda davalı lehine usulü kazanılmış hak oluşup, davacının harcı yatırılmış bir ıslah dilekçesi dahi bulunmadığından, davacı vekilinin 11/02/2013 tarihli dilekçesi ve faiz talebinin yerinde görülmediği” belirtiletek faiz talebinin reddildiğini, faiz asıl alacağa bağlı feri bir hak olup asıl alacağın ödenmesi ile faiz alacağının da sona ereceği, asıl alacak devam ettiği sürece faiz alacağının asıl alacaktan ayrı olarak takip ve dava konusu edilebileceğini, asıl alacağın tahsili için açılan davada faiz istenmese ya da kısmen istense, fazlaya dair haklar saklı tutulmasa dahi sonradan faizin tahsili için dava açılabileceğini, ... 3.ATM"nin 12.03.2013 tarih 2012/6 E. 2013/74 K. sayılı dosyasını temyiz ettiklerini ileri sürerek, davanın belirsiz alacak davası olarak gürülmesi suretiyle 532.316,53 TL asıl alacağa asıl davanın dava tarihi olan 13.02.2006 tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep etmiş, 14/06/2013 tarihli dilekçesi ile asıl davanın dava tarihi 13.02.2006 tarihininden karar tarihi olan 12.03.2013 tarihine kadar işletilecek 799.382,66 TL ticari avans faizinin tahsilini talep ederek eksik harcı tamamlamıştır.
Davalı vekili, dava konusu faiz miktarı ve süresi belirli olduğu için belirsiz alacak davası açılamayacağını, faiz alacağının zamanaşımına uğradığını, davacının daha önce açtığı davada faiz talebinde bulunmadığını, taraflar arasındaki ortaklığın 12/03/2013 tarihinde sona erdiğini, bu sebeple faiz talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, (Kapatılan) ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2012/6 Esas ve 2013/74 Karar sayılı ilamının temyizi üzerine Yargıtayca bozulduğu ve bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda 2014/835 Esas numarasını aldığı, 2014/409 Karar sayılı ilamla dava kabul edilerek davacının tasfiye payının 593.566,53 TL üzerinden kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesi"nin 05.03.2015 tarih 2015/631 Esas 2015/3603 Karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği, ilk açılan davada verilen kararın kesinleşmiş olması nedeni ile ilk davada faiz istenmediğinden ve işbu dava ile tekrar geriye dönük olarak ilk dava tarihinden itibaren ana paraya faiz talebinde bulunmasının yerinde görülmediği, bu hususun davalı yönünden müktesep hak teşkil ettiği, işbu dava ile kesinleşen dava dosyası içeriğine göre davacının ilk dava tarihinden ilk davaya ilişkin karar tarihine kadar ki dönem için olmak üzere ana para üzerinden işlemiş faiz talep ettiğinden ve ilk davada da davacının dava dilekçesinde faiz talebi olmayıp yargılama sırasında bu konuda bir ıslahı da bulunmadığından, işbu davada talep ettiği dönem yönünden işlemiş faiz alacağına ilişkin talep ve davasının subut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, her ne kadar ilk davanın dava dilekçesinde faiz talebinde bulunulmayıp yargılama sırasında da ıslahla faiz talep edilmediğinden işbu davada talep edilen dönem itibariyle işlemiş faiz alacağına ilişkin davanın subut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dava, adi ortaklığın tasfiye payının “faizinin” tahsili istemine ilişkin olup Yargıtay 3. Hukuk Dairesi"nin yerleşik içtihatlarına (11.12.2015 tarih 2015/11470 E. 2015/20109 K., 22.12.2015 tarih 2015/12574 E. 2015/20843 K. sayılı ilamlar) göre tasfiye payının adi ortaklığın malvarlığının karar tarihine en yakın değerine göre belirlenecek olmasına göre işbu davada ise davacının ilk davanın dava tarihi olan 13.02.2006 tarihininden, ilk davanın karar tarihi olan 12.03.2013 tarihine kadar olan dönem için faiz talebinde bulunmuş olması nedeniyle söz konusu dönem için faiz talep edilmesinin mümkün bulunmamasına göre mahkemece, açıklanan bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru değilse de sonucu itibariyle doğru olan kararın açıklanan gerekçeyle onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibari ile doğru olan hükmün gerekçesi yazılı şekilde değiştirilerek ONANMASINA, takdir olunan 1.480 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2,20 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 22/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.