15. Ceza Dairesi 2017/29826 E. , 2019/9813 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık,nitelikli dolandırıcılık (değişen suç vasfına göre resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan)
HÜKÜM : 1-Sanıklar ...,...,...ve.... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan ayrı ayrı beraat
2-Sanıklar ...,...,... ve ... hakkında, TCK"nun 206/1 ve 52/2-3 maddeleri uyarınca ayrı ayrı mahkumiyet.
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıklar ...,..., ve ..."ın beraatlerine ilişkin hükümler, müşteki vekili ile O yer Cumhuriyet Savcısı tarafından; resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan sanıklar ...,...,ve ..."in mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, O yer Cumhuriyet savcısı, müşteki vekili, sanık ... müdafisi ile sanık ... tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü,
7201 sayılı Tebligat Kanunun 11. maddesine göre, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiği halde, duruşma gününün bildirilmesine ilişkin tebligatın müşteki kurumun vekâletname ile yetkili kıldığı avukatlardan birisine tebliğ edilmesi yerine bizzat müşteki kuruma yapılması nedeniyle, usulüne uygun olarak kamu davasından haberdar edilmeyen müşteki kurum vekilinin 5271 sayılı CMK’nın 260/1. maddesi uyarınca kanun yollarına başvurma hakkı bulunduğu belirlenerek ve müşteki kurum vekiline duruşma günü bildirilerek, CMK"nın 238/2. maddesi gereğince davaya katılmak isteyip istemediği sorulup, sonucuna göre katılma konusunda bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla hüküm kurulmuş ise de; müşteki kurum vekilinin hükmü temyiz ederek katılma iradesini açıkça ortaya koyması nedeniyle 5271 sayılı CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca müşteki Sosyal Güvenlik Kurumunun katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;
Sanıklardan ...,... ve ..."in, suç tarihi itibari ile .... Mak. Elk. İnş. San. Tic. Ltd. Şirketinin ortakları, sanık ..."in şirketin yetkili müdürü, sanık ..."in de şirketin muhasebecisi olduğu, sanıkların aynı eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek, gerçekte şirkette çalışmadıkları halde elektronik posta yoluyla 31/07/2006-17/03/2006 tarihlerinde sanık ....; 15/05/2007-08/12/2006 tarihlerinde sanık ..., 04/05/2006 tarihinde sanık ..."ın şirkette çalışmaya başladıklarından bahisle sigortalılık bildiriminde bulundukları, bildirim işlemini fiilen şirketin muhasebecisi olan sanık ..."in yaptığı, sanıklar....,... ve ...."in ise bu şekilde bildirimde bulunulmasını sağladıkları, bu surette sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia olunan somut olayda,
1-Sanıklar ...,...,.... ile .... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik yapılan temyiz başvurularının incelenmesinde;
Sanık savunmaları, katılan kurum yazı cevapları ve dosya kapsamına göre; sanıkların kurumun denetim imkanını ortadan kaldıracak mahiyette hileli bir hareketinin bulunmaması, kurumun kendisine bildirilen işyerini ve işe giriş bildirgelerini denetleme yetkisinin her zaman bulunması, sanığın sigorta primlerini katılan kuruma yatırmış olması halinde, 5510 sayılı Kanunun 89.maddesince primlerin irat kaydedileceği, aynı kanunun 96. maddesince de yapılan sağlık harcamalarının da geri alınacağının düzenlenmiş olması, primlerin yatırılmamış olması halinde de katılan kurumun alacaklarını her zaman tahsil etme imkanının bulunması karşısında; sanıklar ...,...,..., ve Elmas hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin ve O yer Cumhuriyet Savcısının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Beraat eden sanık müdafilerinin vekaletnamelerinin bulunmaması, baro tarafından resen atanan zorunlu müdafii olmaları nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasının ilgili kısmından ”Beraat eden sanıklar..., ..., ..., ... duruşmada kendilerini bir vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 13/5 fıkrası gereğince 2640.00 TL maktu vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanıklara ayrı ayrı verilmesine,” ilişkin kısmın hüküm fıkrasından çıkarılmak suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanıklar ...,...,ve...hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanıklar hakkında hükmedilen sonuç adli para cezasının miktarı itibarıyla kesin nitelikte olsa da, O yer Cumhuriyet savcısının 27/06/2013 tarihli gerekçeli temyiz talebinin suç vasfına yönelik olduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 01.10.2013 tarih, 2012/1403 Esas ve 2013/399 sayılı Kararı gereği, "tür ve miktarı itibarıyla kesin olan kararların suç vasfına yönelik bir temyiz olması halinde, Yargıtay"ca işin esasına girilerek incelenmesinin mümkün olduğu” belirtilmekle, bu hususta tebliğnamede ret isteyen görüşe iştirak edilmeyerek yapılan incelemede,
5271 sayılı CMK"nın 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup; “dolandırıcılık” suçu ile “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçlarının birbirlerinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu, iddianameye konu olan nitelikli dolandırıcılık suçunun, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçuna dönüşmeyeceği hususu dikkate alındığında, yerel mahkemenin iddianame dışına çıkmasının mümkün olmadığı, iddianamedeki anlatım kapsamında yargılama yapması gerektiği, iddianamede anlatımı ve sevki yapılan ve açıkça sanık hakkında “nitelikli dolandırıcılık” suçundan açılan dava ile bağlı kalınarak yargılamaya devam edilip karar verilmesi gerektiği, iddianamedeki sevk ve anlatıma göre, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan sanık hakkında açılmış dava bulunmadığından, bu suçtan yargılama yapıp karar vermek için ayrı bir iddianame tanziminin gerektiği gözetilmeden, dava konusu iddianame dışına çıkılarak ve dava konusu yapılmayan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan sanıkların mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet Savcısının, katılan vekilinin, sanık ... müdafisinin ve sanık ..."in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.