17. Hukuk Dairesi 2015/8336 E. , 2018/2688 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nednelerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya ait aracın trafik sigortacısı olduklarını, sigortalı davalıya ait aracın alkollü sürücü idaresindeyken yaptığı tek taraflı kazada araçta bulunan ... "nın yaralanıp sakat kaldığını, kazada yaralanan 3. kişiye maluliyet tazminatı ve Sağlık Bakanlığı"na da tedavi gideri ödemek zorunda kaldıklarını, davalı aracının alkollü sevki nedeniyle rücu haklarının doğduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 68.160,14 TL"nin ödeme tarihlerinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu kaza anında aracı kullanan kişinin alkolsüz ... olduğunu, bu hususun kaza tespit tutanağı ile de saptandığını, sürücü olduğu iddia olunan ... hakkında alınmış alkol raporu bulunmadığını ve alkolün kazada etkisi olmadığını, kazada yaralanan kişinin hatır için taşındığını, kalıcı maluliyeti olmadığını, davacı tarafından hesaplanıp ödenen tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 68.160,14 TL. tazminatın 67.175,00 TL"lik kısmının 04.03.2011 tarihinden, 699,00 TL"lik kısmının 26.08.2010 tarihinden ve 286,14 TL"lik kısmının 23.02.2010 tarihinden işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davacı tarafından trafik sigortalı ve davalıya ait aracın sürücüsünün, dava dışı Mehmet Könez olduğunun kesinleşen ceza davası kapsamında tespit edilmiş olmasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında ödenen tazminatın, ZMSS Genel Şartları ve poliçe gereği davalı sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK"nun 48. maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97/1. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan "b-2" bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.Öte yandan, davaya konu kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak verildiği kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin 97.maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK"nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları).Somut olayda ise; davacının sigortaladığı aracın karayolunda seyri sırasında, araç sürücüsü ... "in, sağa tehlikeli viraj olan yolda direksiyon hakimiyetini kaybedip aracı devirdiği dosya kapsamı ile sabittir. Davacının sigortaladığı aracın gerçek sürücüsü yerine araçta bulunan ... "ın sürücü olarak beyan edilmesi nedeniyle, sürücü ... "in alkol oranının belirlenmesi mümkün olmamış; ceza yargılaması kapsamında alınan beyanlara göre, sürücü ... "in yolda ve araçta alkol aldığı gerek kendi beyanları ile gerekse kazada yaralanan ... "nın beyanları ile saptanmıştır. Yerel mahkeme tarafından, sigortalı araç sürücüsünün alkollü olmasının, kazada münhasıran etkili olup olmadığı konusunda herhangi bir rapor alınmadan ve bu hususta inceleme yapılmadan, ceza yargılaması kapsamında sigortalı aracın alkollü sevkinin saptandığı gerekçesiyle, davacı sigortacının rücu hakkının bulunduğu kabul edilerek karar verilmiştir. Bu yöne ilişkin mahkeme gerekçesi doğru olmadığı gibi yapılan inceleme de eksiktir. Eksik inceleme ile karar verilemez.Bu durumda mahkemece; kazanın münhasıran alkol etkisinde meydana gelip gelmediğinin, uzman bilirkişi heyetinden alınacak raporla saptanması gerektiği; rücuya konu edilen zararın teminat dışı kaldığını ispat yükünün davacı sigortacıda olduğu ve bu hususun somut biçimde ispat edilememesi halinde rücu hakkının doğmayacağını kabulün zorunlu olduğu da gözönünde bulundurularak; makine mühendisi ve bir nörolog bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı ile ceza dosyasındaki tespit ve beyanlar da dikkate alınmak suretiyle, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da kazada etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre davacının rücu hakkı olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3- Kabule göre: Davacı tarafından, dava dışı 3. kişiye ödenen maluliyet tazminatı ve tedavi giderinin denetlenmesi için mahkemece herhangi bir inceleme yapılıp rapor alınmadan karar verildiği görülmektedir. Davacı, 3. kişiye ödeme yapmadan önce, kendisi tarafından alınan aktüer raporu doğrultusunda ödeme yapmıştır. Davacının ödediği bedelin, yerleşik Yargıtay uygulamalarına uygun hesaplamaları içerip içermediğinin denetlenmesi, davacının ödeme yaptığı tarihteki verilere göre hesaplanacak tazminat kadar davalı sigortalısına rücu edebileceği göz önünde bulundurularak; maluliyet tazminatı konusunda, aktüerya uzmanı bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm tesisi de bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 19/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.