
Esas No: 2020/200
Karar No: 2022/861
Karar Tarihi: 04.10.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/200 Esas 2022/861 Karar Sayılı İlamı
T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/200 Esas
KARAR NO : 2022/861
DAVA : Hisse Devri ve Hisse Devrinin Mümkün Olmaması Halinde Hisse Bedelinin Tahsili
DAVA TARİHİ : 03/03/2020
KARAR TARİHİ : 04/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :09/11/2022
Mahkememizin iş bu dosyası ile birleşen Bakırköy ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .... esas sayılı dosyası yönünden;
ESAS NO : 2021/246 Esas
KARAR NO : 2021/333
DAVA : Hisse Devri ve Hisse Devrinin Mümkün Olmaması Halinde Hisse Bedelinin Tahsili
DAVA TARİHİ : 16/03/2021
KARAR TARİHİ : 04/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 09/11/2022
Davacı vekili tarafından açılan alacak davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili asıl davada ve birleşen davada sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davalının,... A.Ş.'nin tek hissedarı olduğunu, tarafların şirket kurulmadan önce 17.05.2013 tarihinde ön protokol tanzim ettiğini ve protokol gereği yeni kurulacak şirketin %50 hissesinin müvekkiline devredileceğinin belirtildiğini, ancak şirket hisselerinin devredilmediği gibi değerlerinin de müvekkiline ödenmediğini, protokol gereği taahhüt edilip de devredilmeyen hisselerin öncelikle devrini, devrinin mümkün olmaması durumunda değerlerinin tespit edilerek taraflarına ödenmesini, davalıdan dava tarihi itibari ile işleyecek reeskont avans faiziyle tahsiline, ihtiyati tedbir konulmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili asıl dava ve birleşen dava için sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan 17.05.2013 tarihli protokol gereğince; davacı tarafından belli şartların yerine getirilmesi halinde şirketin %50 hissesinin yani 25 adet payın diğer davalı ... tarafından davacıya devredileceği hususunda tarafların anlaştığını, davacı tarafından bu şartların yerine getirilmediğini ve protokolü kabul etmediklerini, davacı ile diğer davalı arasında imzalanan 17.05.2013 tarihli protokolü tevsik ve tavzih eden 30.09.2016 tarihli muvafakat name ile şirkete ait %50 hissenin 16 adedinin ...'a, 17 adedinin ...'ya, 17 adedinin ...'a devri konusunda anlaştıklarını, yani davacı ile diğer davalının şirkete ait hisselerin 17 adedini ...'a sattıklarını, davacı ...'a sattığı 8 adet hissesini mahsup ettikten sonra 17 adet hissenin kaldığını kendi imzası ile tevsik ettiğini, iş bu protokolün asıl protokol kapsamında olduğunu, bu anlaşma gereği ...'ya devredilmesi kararlaştırılan 17 adet şirket hissesinin 30.09.2016 tarihinde diğer davalı ... davacının da imzası olan “Hisse devir Sözleşmesi” ile devrettiğini ve davacı adına resmi tescil yapıldığını, davacının 17 adet hissesinin 15 adedini 24.05.2018 tarihinde ...'a satarak devrettiğini ve elinde kalan 2 hissesini de 25.12.2018 tarihinde ...'a satarak devrettiğini, davacının tüm hisselerini üçüncü kişilere satarak devrettiğini, Bakırköy ....Ticaret mahkemesi... ... sayılı kararında davacının aynı konuda ki davasında mahkemece davacının bizzat kendi imzası bulunan hisse devir sözleşmeleri ile müvekkilindeki hisselerini 3.kişilere sattığı gerekçesi ile davasının reddedildiğini savunarak davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmilini talep etmiştir.
Bakırköy .... Asliye Ticaret Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyasının Mahkememiz dosyası ile aralarında fiili ve hukuki irtibat olması sebebiyle Mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek ve dosya dosyamız arasına gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı ile davalı ... arasında düzenlenen dava konusu ön protokol uyarınca yeni kurulan davalı şirketin % 50 hissesinin davacıya devredilmesinin ön görülmesine rağmen hissenin devredilmemesi sebebiyle söz konusu hisselerin devri, hisse devrinin mümkün olmaması halinde hisselerin itibari değerlerinin tespit edilerek hüküm altına alınması talebine ilişkindir.
Bakırköy .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ..esas ve ... karar sayılı dosyası Uyap ortamından celbedilmiş, dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından davalı şirket aleyhine şirketin hisselerinin üçüncü kişilere devrine ilişkin yönetim kurulu kararlarının iptaline karar verilmesinin talep edildiği, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Davalı şirketin ticaret sicil kayıtları celbedilmiş, incelenmesinde; adresinin Mahkememiz yargı çevresinde olduğu, yetkilisinin ... olduğu görülmüştür.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki hisse devrinin hukuki niteliği, tarafların hak ve yükümlülükleri, hisselerin çıplak pay mı, nama mı yoksa hamiline mi yazılı olduğu, yapılan hisse devrinin mevzuata uygun olup olmadığı, hisselerin bedeli, hisse bedellerinin ödenip ödenmediği, zamanaşımı, husumet itirazları, hisselerin itibari değerleri, tarafların iddia ve talepleri hususlarında rapor alınmasına karar verilmiş, 16/05/2022 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Dava konusunun taahhüt edilen şirket hisse devirlerinin yapılmaması, değerlerinin ödenmemesi noktasında toplandığı, Davacı yan tarafın talebi doğrultusunda 30.03.2020 tarihinde T.C. Bakırköy .... Asliye Ticaret Mahkemesi.... E. sayılı huzurdaki davanın ikame edildiği, Davalı ... A.Ş.'nin 2013-2014-2015-2016 -2017-2018 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, bu itibarla HMK 222. Md. Ve 6102 sayılı TTK. Md. 64/3 gereğince mevcut haliyle davacının defterlerinin lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, Davalı Şirket sermayesinin 50.000 TL olduğu ve 50 paya bölündüğü ve her bir payın 1.000 TL olduğu, Hisse devirleri ile ilgili davalı şirket kayıtlarında yer verildiği ancak ödemelere ilişkin kayıt bulunmadığı, dosya kapsamında ödeme belgesi görülmediği, ...'ın taahhüt edilen ödemeleri yaptığına ilişkin dosya kapsamında yeterli bilgiye ulaşılamadığı, buna göre taahhüt edilen hisse devrinin * 50 yani 25 adet hisse devrinin yapılmadığının değerlendirilebileceği, Taraflar arasında sözleşme müzakereleri sürecinde dürüstlük kuralına dayanan bir güven ilişkisi kurulduğu, bu doğrultuda tarafların birbirine karşı sözleşmesel sorumluluklarının varlığının değerlendirilebileceği, 30.09.2016 tarihli muvafakatnamede şirketin gayrı resmi ortağı olarak belirtilen ...'ya 17 adet hisse devri yapıldığının görülmekle birlikte söz konusu devrin davacının 17.05.2013 tarihli Ön Protokoldeki haklarından vazgeçtiğine ilişkin bir irade beyanı oluşturabileceğinin değerlendirilebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Somut davada; davacı vekili tarafından, davacı ve davalı ... arasında akdedilen 17/05/2013 tarihli ön protokolde kurulacak olan davalı şirketin hisselerinin % 50 sinin davacıya devredileceği hususunda tarafların anlaşmasına rağmen hisselerin devredilmediğini, bu sebeple hisselerin devrine karar verilmesini, bunun mümkün olmaması halinde hisse değerlerinin tespiti ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili tarafından ise davacıya ön protokol ile kararlaştırılan tüm hisselerinin davacıya devredildiğini ve tasarrufuna geçtiğini ve davacının da bu hisselerin tamamını davalı ve dava dışı kişilere devrettiğini ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili tarafından davalı şirketin iş bu davada husumeti bulunmadığından husumet dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Ancak davacı vekili tarafından davalı şirketin hisselerinin davacıya devri ve mümkün olmaması halinde hisse bedelinin tahsili talep edildiğinden hisselerinin devrine karar verilmesi halinde davalı şirkette davacı pay sahibi olacağından ve davalı şirket doğrudan etkileneceğinden iş bu davada davalı şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Bu sebeple davalılar vekilinin bu yöndeki savunmalarına da itibar edilmemiştir.
Davalılar vekili tarafından davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı yönündeki savunmasına ise; davacı vekili tarafından hisselerin itibari değerlerinin tespiti talep edildiğinden ve bu talep bilirkişi tespiti ile belirli hale geleceğinden dava açıldığı sırada davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunduğundan davalılar vekilinin bu yöndeki savunmalarına da itibar edilmemiştir.
Davalılar vekili tarafından davacının davasının 6098 sayılı TBK'nda düzenlenen 147/1-4 maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolması sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. 6098 sayılı TBK'nun 147/1-4 maddesinde; Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklarda 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı vekili tarafından davacı ile davalı ... arasındaki 17/05/2013 tarihli ön protokol uyarınca davalı şirketteki hisselerin kendisine devir edilmediği ve şirkette pay sahibi yapılmadığını iddia etmiştir. Dolayısıyla davacının davalı şirkette hisse verilmek suretiyle henüz ortak yapılmadığı iddia edildiğinden somut davaya 6098 Sayılı TBK'nun 147/1-4 maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması mümkün değildir. Dava konusu şirketteki payların çıplak pay olması, devrinin alacağın temliki hükümlerine tabi olması ve alacaklardan doğan davaların 6098 Sayılı TBK'nun 146/1 maddesinde düzenlenen 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğu ve protokol tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır. Bunun yanında Mahkememizce davacıya dava konusu hisselerin geçerli bir şekilde devredildiği kabul edilmiştir. Hisselerin geçerli bir şekilde devredildiği ve 6102 Sayılı TTK'nun 133/2. ve 2004 Sayılı İİK'nun 94. maddeleri uyarınca hisse paylarının menkul hükmünde olduğu, mülkiyet hakkı zamanaşımı ile ortadan kaldırılamayacağından 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanamayacağından bu sebeple de davalılar vekilinin zamanaşımı define itibar edilmemiştir.
Davalılar vekili tarafından Mahkememizin iş bu dosyasına konu dava konusu ile Bakırköy ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ..... esas ve .... karar sayılı dosyasına konu dava konularının aynı olduğunu ve dosyanın derdestlik dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Ancak Mahkememiz dosyanın dava konusu 17/05/2013 tarihli ön protokole konu hisselerin devri ve mümkün olmadığı takdirde hisse bedelinin tahsiline karar verilmesi talebi olup, Bakırköy ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... esas sayılı dosyasına konu dava ise hisse devirlerine ilişkin yönetim kurulu kararlarının iptali olup, her iki davanın konusu farklı olduğundan davalı vekilinin derdestlik dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi talebine itibar edilmemiştir.
Davacı ve davalı ... arasında akdedilen dava konusu 17/05/2013 tarihli ön protokol incelendiğinde; protokol tarihinde yeni kurulan davalı şirkete davacının .... ait ....'ne ait nükleer tıp ruhsatının, .... Şubesine ait nükleer tıp ruhsat kadrosunun konulacağı, davalı ... tarafından ise 225.000,00-TL sermaye konulacağı, şirketin % 50 hissesinin ise davacıya devredileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu sözleşme uyarınca davacının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiş ve buna ilişkin belgeleri dosyaya sunmuştur. Bu nedenlerle davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğine ilişkin davalılar vekilinin savunmalarına itibar edilmemiştir. Taraflar arasındaki ihtilaf şirketin % 50 hissesinin, yani 25 payın davacıya devredilip edilmediği hususundadır. Davalı şirketin 50.000 TL sermayeli, 50 paya bölünmüş ve her bir payın değerinin 1.000-TL olduğu anlaşılmıştır. Davalılar tarafından dosyaya sunulan 30/09/2016 tarihli muvafakatname ile hisse devri yapıldığı, bu hisse devir sonrasında şirketteki hisse sahipleri ve hisse adedinden davacının payına düşen hissenin 17 adet olduğunun kararlaştırıldığı, davacının bu hisse devri ile hissesinin 8 adedinin dava dışı ...'a devrettiği, 24/05/2018 tarihli hisse devir sözleşmesi ile davacı 15 adet hissesini dava dışı ...'a devir ettiği, 25/12/2018 tarihli hisse devri ile yine davacı kalan 2 adet hissesini de davalı ...'a devretmiştir. Bu hisse devri sözleşmeleri ve kararları ile davacının payına düşen hisseleri devir alarak dava dışı kişilere devir ettiği ve hisseleri üzerinde tasarrufta bulunduğu sabittir. Dolayısıyla davacı vekilinin hisselerin davacıya devredilmediği yönündeki iddialarına Mahkememizce itibar edilmemiştir. Davacı vekili tarafından 24/05/2018 tarihli hisse devir sözleşmesindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını iddia etmiş ise de söz konusu hisse devir sözleşmesi Bakırköy ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .... esas ve ...karar sayılı dosyasında da ileri sürülmesine rağmen burada sözleşmeye ilişkin herhangi bir imza itirazında bulunmamıştır ve söz konusu karar ile davacının hisselerini dava dışı üçüncü kişilere geçerli bir şekilde devrettiği tespit edilmiştir. Bunun yanında davacı Bakırköy ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin.... esas sayılı dosyasında dava açarken şirkette 17 hissesi olduğunun tespitini talep etmiştir. Davacı bu talebi ile de 25 hisseden 8 hissesini ...'a devrettikten sonra şirkette 17 hissesinin kaldığını kabul etmiştir ve bu davada geri kalan hisselerin devrinin sadece...A.Ş. unvanlı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olduğu ve kuruluş amacı olarak da belirlenmiş olduğu üzere yaptığı işin özel uzmanlık gerektiren radyoaktif maddelerle çalışan nükleer tıp görüntüleme laboratuvarı olması ve özelliği gereğince ve Sağlık Bakanlığından almış olduğu ruhsatname gereğince ortakları sadece Nükleer Tıp uzmanı hekim olabileceği, ancak şirket karar defterinde yönetim kurulu kararı ile şirkette nükleer tıp uzmanı olmayan bir çok kişiye yapılan hisse devirleri kabul edildiğini, ancak bu devirlerin şirketin kayıtlı olduğu İstanbul Ticaret Sicil Memurluğuna bildirilmediği gerekçesi ile geçersiz olduğunu ileri sürmüş, hisse devirlerindeki imzaya ve başka sebeple geçersiz olduğunu ileri sürülmemiştir. Dolayısıyla davacı hisselerin kendisine davalı tarafça devredildiği ve devredilen hisselerin başkalarına devrinin geçersizliğini ileri sürerek davalılar tarafından hisselerin protokoller gereği ve hisse devir sözleşmeleri gereğince de kendisine devredildiği kabul etmiştir. Bu sebeple davacı vekilinin bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiş ve imza incelemesi yaptırılmamıştır. Davacının 8 adet hissesini dava dışı ....'a devrettikten sonra kalan 17 hissesi davalı ... tarafından davacıya devredilmiş ve buna ilişkin taraflar arasında aynı gün 30/09/2016 tarihli hisse devir sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı vekili tarafından her ne kadar bu hisselerin dava konusu dışında kalan hisseler olduğu ve hisseleri devir almak için tekrar para ödediği iddia edilmiş ise de iddiasını ispatlar geçerli bir delil dosyaya sunulmamıştır. ...'a hisse devri yapıldığı gün kalan 17 hisse de davalı ... tarafından davacıya aynı gün devredilmiştir. Bu işlemlerin aynı gün yapıldığı dikkate alındığında davacının 25 hissesinden 8 adet hissesinin ...'a devredildiği ve geriye 17 hissesinin kaldığı sabittir. Davacının kalan hisseleri de davacı tarafından dava dışı kişilere devredilmiş, buna ilişkin karar alınmış ve pay defterine işlenmiştir. Dava konusu şirketteki hissedarların payı esas sermayenin pay sayısına bölünmesi sonucu oluşan ve nominal (itibari) değeri olan çıplak paylardır. Çıplak payın devri için TTK'nda bir hüküm düzenlenmemiştir. Ancak söz konusu payların devir ve her çeşit hukuki işleme konu olması mümkündür. Yargıtay'ın yerleşik içtihatları uyarınca da söz konusu payın devri alacağın temliki hükümlerine tabi olup 6098 Sayılı TBK'nun 184/1 maddesi uyarınca yazılı şekil şartı vardır. Somut davamızda davacı paylarını yazılı şekilde devir etmiş, yapılan pay devirleri pay defterine işlenmiş ve bu nedenle yapılan devir işlemleri de hukuken geçerlidir. Bu sebeple söz konusu hisse devirlerinin geçersizliğine ilişkin iddialara da Mahkememizce itibar edilmemiştir. Dava konusu protokole konu paylar davacıya devredilerek davacı tarafından paylar üzerinde tasarruf yapılmıştır. Davacı tarafından hisse devirleri sırasında bedelini de aldığı sözleşmelerde kabul edilmiştir. Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalılar tarafından protokoller gereğince üzerlerine düşen edimler yerine getirilmiştir. Bu sebeple davacı vekilinin iddialarına itibar edilmemiş ve asıl davanın ve birleşen davanın hem hisse devri talebi yönünden hemde hisse bedelleri tahsil edildiğinden ve bu husus sözleşmelerde davacı tarafından kabul edildiğinden hisse bedelleri yönünden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)Mahkememizin iş bu asıl .... esas sayılı dosyası yönünden;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile 26,30 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/2 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL' nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
8-Mahkemeiz kararının kesinleşmesine müteakiben taraflar tarafından sunulan veya Mahkememizce celbedilen belgelerin sunan tarafa veya mercine, İADESİNE,
B) Mahkememizin iş bu dosyası ile birleşen Bakırköy .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ....esas sayılı dosyası yönünden;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile 21,40 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/2 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL' nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.04/10/2022
Katip ...
e-imzalıdır
Hakim ...
e-imzalıdır
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.