17. Hukuk Dairesi 2015/13504 E. , 2018/2754 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalılar Uğur ve Sevgi vekili tarafından temyiz edilmiş olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığını, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazlarını 31.07.2012 tarihinde diğer davalı ..."ye sattığını belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili, davanın görülebilmesi için gerekli aciz belgesinin sunulmadığını, taşınmazların raiç bedelden satıldığını, muvazaanın söz konusu olmadığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, satışların borcun doğumundan sonra yapıldığını, üçüncü kişinin ödemelerini ve satışın gerçek olduğunu ispatlayamadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır. Somut olayda, dava konusu 17 nolu bağımsız bölümü 31.07.2012 tarihinde tapuda 103.000,00 TL"ye satın almış bilirkişi ise taşınmazın değerini 110.000,00 TL olarak belirlemiş, 15 nolu bağımsız bölüm yine aynı tarihte tapuda 297.00 TL"ye alınmış bilirkişi taşınmazın değerini 300.000,00 TL olarak belirlemiştir. Bu halde taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile gerçek değerleri arasında bedel farkı bulunmamaktadır. Tapuda gösterilen satış bedelinin ödendiği tapu senedi gibi yazılı belge ile belgelenmiş olduğundan ayrıca ödemeye ilişkin bir belgenin sunulmasına gerek yoktur.Kaldıki davalı üçüncü kişi birkısım banka dekontları ve ipotek bedeli ödemeye ilişkin belgelerde sunmuştur. Tüm bunlara rağmen mahkemece üçüncü kişinin ödemeye ilişkin belge sunmadığı yönundeki gerekçesi isabetli değildir.Öte yandan, davalı borçlu ve üçüncü kişi arasında akrabalık, yakınlık veya İİK"nun 280.maddesi anlamında borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi olduğu da ispatlanmamıştır. Tasarrufun iptali davasını açan alacaklının, İİK"nun 278 ve devamı maddelerindeki iptal koşullarının gerçekleştiğini ispat külfeti altında olmasına rağmen bu yönde bir delil sunmamıştır.Salt alım gücünün olmaması olgusu tasarrufun iptal sebeplerinden biri değildir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile ispat külfetini ters çevirerek, satışın gerçekliğini ispatını davalı üçüncü kişiye yüklemek sureti ile yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, 20/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.