11. Hukuk Dairesi 2016/5132 E. , 2017/6908 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/12/2015 tarih ve 2015/135-2015/880 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin diğer ortak tarafından şirketin işlemlerinden kasıtlı olarak uzak tutulduğunu, müvekkiline bilgi vermediğini, ortaklar arasında uyuşmazlık başladığını, diğer ortağın müvekkilinin babasına olan borçlarını uzun süredir ödemediği için aleyhine icra takibi başlatıldığını, ortaklar arasındaki husumet nedeniyle bir araya gelemediklerini, diğer ortakla yapılmaya çalışılan görüşmelerin de sonuçsuz kaldığını, ortaklık ilişkisinin devamının müvekkil açısından imkansız hale geldiğini ileri sürerek, ortaklıktan çıkmasına izin verilmesine aksi takdirde davalı şirketin mevcut durumunun incelenerek gereğinde fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliler ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile diğer ortak arasında anlaşmazlıkların bulunduğu, bu anlaşmazlıkların zaman zaman hakaret ve küfürleşme düzeyine ulaştığı, davacının şirkete sokulmadığı, şirketin hiçbir faaliyetine katılmasının mümkün olmadığı hatta şirket defterlerinin incelenmesine de izin verilmediği, şirketi temsil yetkisinin elinden alındığı ve aralarındaki mevcut anlaşmazlıklar nedeniyle tarafların bir araya gelerek ortaklık ilişkisini devam etmelerinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı tarafça, davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesi, bunun mümkün olmaması halinde şirketin fesih ve tasfiyesi istemleri ile açılan işbu davada, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, 6102 sayılı TTK’nın 638. maddesine göre “ Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.”
Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça haklı sebep olarak, şirketin ortağı olduğu halde imza yetkisinin verilmediği, imza yetkisi olacağı zannı ile ortaklığa katılmayı kabul ettiği ancak daha sonra imza yetkisinin bulunmadığını öğrendiği, yapılan incelemede davalı şirket yetkilisi olan diğer ortağın kendisini 20 yıllık süre için münferiden yetkili olarak atadığı bilgisine ulaştığı, kuruluştan kısa bir süre sonra taraflar arasında uyuşmazlık başladığı, diğer ortağın davacının babasına olan borçlarını ödememesi nedeniyle aleyhinde icra takibi başlatıldığı, borç ödenmesine rağmen taraflar arasındaki husumet ve daha önceki uyuşmazlıklar nedeniyle şirket ortaklarının bir araya gelemedikleri ileri sürülmüştür. Ancak, davalı şirketin, davacı ve diğer ortak dava dışı Adil Akdemir tarafından 22/02/2008 tarihinde kurulduğu, Adil Akdemir’in şirket anasözleşmesi ile ilk 20 yıl münferiden yetkili şirket müdürü olarak seçildiği nazara alındığında, davacının imza yetkisinin bulunmadığı ve diğer ortağın kendisini müdür olarak atadığını sonradan öğrendiği yönündeki iddiasının yerinde olmadığı, davacının babasının davalı aleyhine alacağından dolayı icra takibi başlatmasının da haklı sebep teşkil etmeyeceği, davacı tanık anlatımlarının da mahkemece haklı sebep olarak kabul edilen hususları ispata elverişli olmadığı ve bu itibarla, davacı tarafça haklı sebebin varlığının ispatlanamadığı nazara alınmaksızın yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.