
Esas No: 2014/10723
Karar No: 2014/10723
Karar Tarihi: 8/11/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
YAVUZ MURAT YAĞMUR BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/10723) |
|
Karar Tarihi: 8/11/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
Raportör |
: |
Yakup MACİT |
Başvurucu |
: |
Yavuz Murat
YAĞMUR |
Vekili |
: |
Av. Tolga
SARIYAR |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, işçilik alacağından kaynaklanan tazminat davasında
bir kısım alacak talebinin zamanaşımından dolayı reddedilmesi nedeniyle
mahkemeye erişim hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu, 11/3/1996-7/8/2007 tarihleri arasında bir şirkete
ait işyerinde ihale elemanı olarak çalışmıştır.
9. Başvurucu bir kısım haklarının ödenmediğini belirterek
7/8/2007 tarihinde iş akdini feshetmiş, 12/2/2008 tarihinde Ankara 14. İş
Mahkemesinde (Mahkeme) açtığı davada, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak
100"er TL ücret ve yıllık izin ücreti alacağı, 1.000"er TL kıdem tazminatı, fazla
çalışma ücreti ve ikramiye alacağı, 100"er TL genel tatil ve yıllık izin
ücreti, 75 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı talebinde
bulunmuştur.
10. Mahkeme 3/11/2010 tarihli kararında, davacı tarafça iş
akdinin feshedildiğini, fesih gerekçesi olarak gösterilen "yıllarca
maaşlarının geç ödendiği", "sigorta priminin maaştan düşük bir bedel
üzerinden yatırıldığı", "taahhüt edilen ve her yıl ödenmesi gereken
primin ödenmediği", "işverenin resmî kurumlarla olan ilişkilerindeki
taahhütlerinin eksik yerine getirildiği ve davacının prensiplerine aykırı etik
olmayan bir durum sergilediği" olgularının davacı tarafından
ispatlanamadığını, bu nedenle davacının hizmet akdinin feshinin haklı nedenlere
dayanmadığını, kıdem tazminatı talebinin yerinde olmadığını, işyerinde ikramiye
uygulaması bulunduğu yolunda tanık beyanı bulunmadığını, yine işyerinde ulusal
bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapıldığı hususunun da
ispatlanamadığını belirterek kıdem tazminatı, ikramiye alacağı ve resmî tatil
günlerine yönelik ücret alacağı taleplerini reddetmiş, sübuta erdiği
gerekçesiyle ücret, yıllık izin ücreti ve fazla mesai ücret alacağı taleplerini
kabul etmiştir.
11. Başvurucunun temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
(Daire) 5/12/2012 tarihli kararında, davalı şirket tarafından düzenlenen,
şirket müdürü tarafından imzalanan ve imzası inkar
edilmeyen dosya içindeki 25/7/2007 tarihli belgede davacının aylık 1.800 TL
ücretle ve yılda 6 maaş ikramiye ile çalıştığının açıklandığını, Mahkemece bu
belgeye itibar edilerek hüküm kurulması gerekirken bu hususun gözardı edilmesinin doğru olmadığını belirterek hükmü bu
yönlerden bozmuştur.
12. Bozma kararına uyan Mahkemece yapılan yargılama sırasında
başvurucu11/4/2013 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen miktarlara göre
26/6/2013 havale tarihli dilekçesiyle dava değerini 41.303,84 TL olarak ıslah
etmiştir.
13. Davalı 6/6/2013 tarihli duruşmada zamanaşımı def"iniileri sürmüştür.
14. Mahkeme 13/11/2013 tarihli kararında "Mahkememizce 3/11/2010 tarihinde verilen kararın
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi"nce bozulması üzerine bozma sonrası yapılan
yargılamada hükmüne uyulan bozma ilamında belirlenen ölçütler esas alınarak
bilirkişiden hesap raporu alınmış, hesap raporunun ikramiye hesaplaması hariç
bozma ilamına uygun olduğu kabul edilerek hükme esas alınarak davacı tarafça
bozma kararından sonra yapılan ıslah işlemi kabul edilmemiş olmakla, ıslahla
yapılan arttırma nedeniyle davalı lehine ücreti vekalete
hükmedilmemiştir." gerekçesi ile başvurucunun kıdem tazminatı,
ikramiye alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı taleplerini
reddetmiş, ıslah tarihine göre beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu
gerekçesiyle fazla çalışma ücreti, ücret ve yıllık izin ücreti alacağı
talepleri açısından dava dilekçesinde belirtilen değerler üzerinden davayı
kabul etmiş, zamanaşımı nedeniyle ıslah dilekçesinde ileri sürülen fazlaya
ilişkin talepleri reddetmiştir.
15. Temyiz üzerine Daire 26/3/2014 tarihli kararında belirttiği "..bozma sonrası davacı tarafından davanın ıslah
edilmesi geçerli ise de davalı tarafından ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı
defi nazara alındığında ıslah edilen miktarlar zamanaşımına uğradığından davacı
vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi.."
gerekçesi ile hükmü onamıştır.
16. Onama kararı 5/6/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş
ve 25/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 8/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mahkemeye Erişim Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucu yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle alacak
taleplerinin bir kısmının zamanaşımına uğradığını belirterek adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Uzun süren yargılama nedeniyle bir kısım alacak kalemlerinin
davanın ıslah tarihi itibarıyla zamanaşımına uğradığına yönelik şikâyetin
mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
20. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru kapsamında yaptığı
değerlendirmelerinde, mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne
taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını
isteyebilmek anlamına geldiğini, kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya
mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını
önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamaların mahkemeye erişim hakkını ihlal
edebileceğini (Özkan Şen, B. No:
2012/791, 7/11/2013, § 52), mutlak nitelikte olmayan bu hakkın
sınırlandırılması hususunda devletlerin takdir hakkı gereği bazı düzenlemeler
yapabileceğini, bununla birlikte getirilecek sınırlandırmaların hakkın özünü
zedeleyecek nitelikte olmaması, meşru bir amaç izlemesi, açık ve ölçülü olması
ve başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmaması gerektiğini belirtmiştir (Mesut Güzel, B. No: 2014/5876, 22/9/2016,
§ 31).
21. Somut davaya benzer bir başvuruda, bir işverenin yanında
çalışan başvurucunun iş akdinin 1/11/2003 tarihinde feshedilmesi üzerine
başvurucu açtığı davada ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret alacağı ve
fazla mesai kalemlerinin her biri için 100’er TL alacak talebinde bulunmuş,
yargılama sırasında 10/10/2011 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen alacak
miktarlarına istinaden 18/10/2011 tarihinde davayı ıslah ederek talep
miktarlarını artırmış, davalı taraf ise 4/11/2011 tarihli dilekçesi ile ıslah
edilen kısma ilişkin zamanaşımı def"ini ileri sürmüştür. Mahkeme, yıllık izin,
ücret alacağı ve fazla mesai alacaklarının ıslah tarihine göre beş yıllık
zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek bu talepler açısından davayı kısmen
kabul etmiş, dava dilekçesindeki talep miktarlarını esas alarak karar
vermiştir. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle ıslaha konu alacağın
zamanaşımına uğradığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
22. Anayasa Mahkemesi sözü edilen başvuruda, Yargıtay
içtihatlarında işçi alacaklarının miktar olarak davanın açıldığı tarihte tam ve
kesin olarak tespitinin mümkün olup olmadığının somut olayın özelliğine göre
değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiğini,teknik
ve hukuki uzmanlık gerektiren hesaplamalar yapması her durumda beklenmemekle
birlikte, başvurucunun hizmet akdi ile ne kadar süre ile çalıştığını bilmesi
gerektiği ifade edilmiştir. Somut davaya konu alacağın, dava açıldığı tarih
itibarıyla ilgili mevzuata göre en azından hukuken daha altında ücret kabul
edilmeyen asgari ücret rakamları üzerinden hesaplanmasının mümkün olduğu
açıklanmıştır. Öte yandan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK) ve iş davalarına
bakan dairesinin, ıslah edilen alacakla ilgili olarak zamanaşımı def"inin ileri
sürülebileceği yönündeki içtihatlarının, avukatla temsil edilen başvurucu için
hukuki durumun önceden bilinemeyecek şekilde bir belirsizlik taşımadığı
belirtilmiştir. Başvuru konusu olayda beş yıllık zamanaşımı süresinin
geçmesinde en büyük payın başvurucuya ait olduğu, iş akdi 1/11/2003 tarihinde
feshedilen başvurucununalacak davasını 25/4/2006
tarihinde, yani yaklaşık 2 yıl 6 ay sonra açarak zamanaşımı süresinin yarısının
geçmesine neden olduğu belirtilerek zamanaşımı nedeniyle ıslah edilen
miktarlara yönelik ret kararı verilmesinin mahkemeye erişim hakkının ihlali
sonucunu doğurmayacağını belirtmiştir (Hüseyin
Gönel, B. No: 2013/2491, 17/7/2014, §§
47-49 ).
23. Başvuru konusu olayda başvurucunun iş akdi 7/8/2007
tarihinde sona ermiş, başvurucu 12/2/2008 tarihinde İş Mahkemesinde açtığı
davada, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100"er TL ücret ve yıllık izin
ücreti alacağı, 1.000"er TL kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti ve ikramiye
alacağı, 100"er TL genel tatil ve yıllık izin ücreti, 75 TL ulusal bayram ve
genel tatil ücreti alacağı talebinde bulunmuştur.
24. Yargıtay bozma kararından önce alınan 12/5/2010 tarihli
bilirkişi raporunda, başvurucunun 1.228,20 TL ücret alacağı, 1.429,47 TL fazla
çalışma ücreti, 446,62 TL yıllık izin ücreti alacağı olduğu belirtilmiştir.
25. Yargıtay bozma kararından sonra alınan 11/4/2013 tarihli
bilirkişi raporuna göre başvurucunun 1.003,92 TL yıllık izin ücreti, 1.980 TL
ücret alacağı, 2.331,62 TL fazla çalışma ücreti ve 38.188,30 TL ikramiye ücreti
alacağı, 14/8/2013 tarihli ek rapora göre 7.194,33 TL yıllık izin ücreti
alacağının bulunduğu tespit edilmiştir.
26. Başvurucu 11/4/2013 tarihli bilirkişi raporunda tespit
edilen miktarlara göre 26/6/2013 havale tarihli dilekçesiyle davayı ıslah
etmiş, Mahkeme ıslaha konu fazla mesai, ücret ve yıllık izin ücreti alacak
talepleri için Kanun"da öngörülen beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu
gerekçesiyle bu talepleri reddetmiştir.
27. Başvuru konusu davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan
2/7/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri
ile yargısal uygulamalarda, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması suretiyle
açılan kısmi davalarda yargılama sırasında bilirkişi raporuyla tespit edilen
dava değerine göre bakiye alacağın ek dava ya da ıslah yoluyla talep
edilebileceği anlaşılmaktadır.
28. Nitekim somut başvuruya konu davanın temyiz incelemesini
yapan Yargıtay Dairesi ve HGK"nın içtihatlarında,
ücret ve ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları için ıslah tarihinden
geriye doğru beş yıllık süre için alacak talebinde bulunulabileceği, yıllık
izin ücreti alacağının iş akdinin feshinden itibaren beş yıllık süre içerisinde
talep edilebileceği, zamanaşımı süresi içerisinde kısmi dava açılması halinde
alacağın yalnız talep edilen kısmı için zamanaşımı süresinin kesileceği, dava
dışı kalan bölüm hakkında zamanaşımı süresinin işlemeye devam edeceği
belirtilmiştir (Yargıtay HGK"nın 6/3/2013 tarihli ve
E.2012/4-824, K.2013/305 sayılı; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18/11/2008
tarihli ve E.2008/26705, K.2008/31160 sayılı; 8/7/2008 tarihli ve E.2008/21469,
K.2008/19719 sayılı; 13/6/2008 tarihli ve E.2007/19340, K.2008/15577 sayılı
kararları).
29. Başvurucunun hizmet akdi ile ne kadar süre çalıştığının
tespiti ile işçilik alacağını davanın açıldığı tarih itibarıyla ilgili mevzuata
göre en azından hukuken altında ücret kabul edilmeyen asgari ücret rakamları
üzerinden hesaplanmasının mümkün olduğu, başvuru konusu iş davalarına bakan
Yargıtay dairesinin, saklı tutulan bakiye işçilik alacağı ile ilgili ıslaha
karşı zamanaşımı def"inin ileri sürülebileceği hususundaki içtihatlarının
avukatla temsil edilen başvurucu açısından öngörülmeyecek nitelikte bir hukuki
belirsizlik taşımadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca yargılamada zamanaşımı süresi
içerisinde alınan 12/5/2010 tarihli bilirkişi raporunda, başvurucunun ücret,
fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacağı miktarının en azından dava
dilekçesinde belirtilen değerler üzerinde olduğunun tespit edildiği, bu açıdan
başvurucunun 26/6/2013 tarihli ıslaha konu alacak taleplerinin zamanaşımı
nedeniyle reddedilmesinin hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri bağlamında
öngörülebilirlik sınırları içinde ve ölçülü olduğu, yapılan yorumun başvurucunun
mahkemeye erişim hakkını zedelemediği sonucuna ulaşılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
31. Başvurucu makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
32. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
33. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin olan iş mahkemeleri
nezdinde açılan davalarda yargılama süresi tespit edilirken sürenin başlangıç
tarihi olarak uyuşmazlığı karara bağlayacak davanın açıldığı tarih; sürenin
sona erdiği tarih olarak, yargılamanın sona erdiği (Nesrin Kılıç, B. No: 2013/772, 7/11/2013, § 69), yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Mehmet Salih Ayyıldız, B.
No: 2012/397, 17/11/2014, § 25).
34. İş mahkemelerinde görülen davalarda yargılama süresinin
makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç
dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu
ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin
niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Nesrin
Kılıç, § 58).
35. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 6 yıl 1 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
36. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Esas inceleme sonund
a, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir.
İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yapılması gerekenlere hükmedilir. …”
38. Başvurucu ihlalin tespitine ve 45.393 TL maddi zararının
giderilmesi talebinde bulunmuştur.
39. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
40. Başvurucunun, tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle lehine
hükmedilmeyen işçilik alacağıyla ilgili olduğu, ancak uzun yargılama nedeniyle
tazminat talebi bulunmadığından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmesi
sebebiyle tazminata hükmedilmesi mümkün değildir.
41. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç, 1.800 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mahkemeye erişim hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucunun maddi tazminat
talebinin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç, 1.800 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini
takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay
içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği
tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Ankara
14. İş Mahkemesine (E.2013/118, K.2013/678) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
8/11/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.