
Esas No: 2014/16269
Karar No: 2014/16269
Karar Tarihi: 8/11/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MÜMTAZ BEKCİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/16269) |
|
Karar Tarihi: 8/11/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
Raportör |
: |
Akif
YILDIRIM |
Başvurucu |
: |
Mümtaz BEKCİ |
Vekili |
: |
Av. Erhan
GÜÇLÜ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki bir
iddiaya ayrı ve açık yanıt verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, masumiyet karinesinin ihlal edildiğine
ilişkin şikayetle ilgili görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu 6/1/2014 tarihli dilekçe ile Piraziz, Bolu, Çorum
ve Şişli Asliye Ceza Mahkemelerinden almış olduğu cezalara ilişkin kararların
kesinleşip yerine getirildiğini, infaz tarihlerinin üzerinden 16 yıla yakın bir
sürenin geçtiğini ileri sürerek memnu hakların iadesi talebinde bulunmuştur.
10. Bulancak Asliye Ceza Mahkemesi 21/4/2014 tarihli kararı ile
talebi reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Hükümlünün Uyap
kayıtlarının incelenmesinden hakkında Bulancak Asliye Ceza Mahkemesinde
25/06/2013 tarihli, 2013/68 Esas, 2013/252 Karar sayılı ilamıyla petrol
kaçakçılığı suçundan yapılan yargılamada atılı suçu işlediğinin sabit olmaması
nedeniyle beraatına karar verildiği, dosyanın temyiz edilerek Yargıtaya gönderildiği ve henüz dönmediği anlaşılmıştır.
Yasaklanmış hakların geri verilmesini
düzenleyen 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 13/A maddesi ile;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki
kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı
hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi
yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci
ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a) Mahkum olunan cezanın infazının
tamamlandığı tarihten itibaren 3 yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç
işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede
bir kanaat oluşması gerektiği hükmü getirilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere talep eden
hükümlünün yukarıda tarih ve sayıları belirtilen cezaların infaz tarihlerinden
sonra 3 yıllık süre içerisinde suç işlenmemiş ise de; sonraki yıllarda hakkında
soruşturma ve kovuşturma yapıldığı bu kapsamda hayatını iyi halli olarak
sürdürdüğü hususunda mahkememizde yeterli kanaat oluşmadığından talep yerinde
görülmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
11. Başvurucunun anılan karara itirazı, Giresun Ağır Ceza
Mahkemesinin 19/8/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Kararın gerekçesi
şöyledir:
"Dosya ve eklerinin incelenmesinden;
ilgilinin adli sicil kaydının bulunmaması, sabıka kaydında geçen kayıtların
arşiv kaydı olması, 5352 sayılı kanunun 12/1-b maddesine göre Anayasanın 76.
maddesinde belirtilen suçlar için arşiv kaydının silinmesinin mümkün olmama,
talep sahibinin sabıka kaydında geçen suçların Anayasa 76. maddede sayılan
suçlardan olması karşısında netice olarak vardığı sonuca göre usul ve yasaya
uygun olan Bulancak Asliye Ceza Mahkemesinin 21/04/2014 tarih ve 2014/119 D.iş sayılı kararına yapılan itirazın reddine karar
verilmiştir."
12. Ret kararı 23/9/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
13. Başvurucu 15/10/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. 25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu"nun 13/A
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete
bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri
verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü
maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a)
Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir
sürenin geçmiş olması,
b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç
işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede
bir kanaat oluşması gerekir.
..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 8/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
16. Başvurucu, kanunda belirtilen yasal koşulların
gerçekleştiğini iddia ederek memnu hakların iadesi talebiyle yaptığı başvuruda,
yerel mahkeme tarafından "5352 sayılı
Kanun"un 13/A maddesinde aranan şartları taşımadığı"
gerekçesiyle talebin reddine karar verildiğini, kararı itiraz üzerine inceleyen
Giresun Ağır Ceza Mahkemesince ise "5352
sayılı Kanun"un 12/1-b maddesi gereğince Anayasa"nın 76. maddesinde sayılan
suçlar için adli sicil kaydının silinmesinin mümkün olmadığı"
gerekçesiyle itirazının reddedildiğini belirterek hukuk devleti ilkesinin ihlal
edildiğini ileri sürmüş; yeniden yargılanma ve tazminat taleplerinde
bulunmuştur.
17. Bakanlık görüş yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvurunun bu kısmı
hakkında görüş sunulmayacağını bildirmiştir.
2. Değerlendirme
18. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru, karar sonucunu etkileyecek esaslı
bir iddianın kanun yolu merciinin kararında karşılanmamasına ilişkin olduğundan
başvurucunun iddialarının gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmesi
gerektiği değerlendirilmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
20. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun"un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel
başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia
edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme"ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18). Başvurucunun ihlal iddiasına konu gerekçeli karar hakkı, Anayasa’nın 36.
ve Sözleşme’nin 6. maddelerinde düzenlenmektedir.
21. Diğer taraftan Sözleşme’nin 6. maddesinde, adil yargılanmaya
ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların
ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu
belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla
bahsedilen hâller dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan
başvurular, Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya
konu olamaz (Onurhan Solmaz, §§ 23, 24). Bir kişinin bazı
yasaklanmış haklarının iadesine yönelik yaptığı başvuruların da "medeni
hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıklar" kapsamında Anayasa"nın 36.
ve Sözleşme’nin 6. maddesinin ortak koruma alanı içinde yer aldığı açıktır.
22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan
gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
23. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa"nın 36. maddesine "adil
yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye"nin taraf
olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının
madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Sözleşme"nin 6. maddesinin
(1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına
gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
(AİHM) birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde
düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de
kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah
Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
24. Anayasa"nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
25. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların
muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip
incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen
yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri
[GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
26. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen
her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt
verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine
sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013,
§ 56), davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan
anlaşılmalıdır.
27. Kanun yolu incelemesi yapan mercinin
yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi
kullanarak veya atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması
bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi,
§ 57).
28. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği,
davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut
bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması,
başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde
davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile
yanıt verilmesi gerekir. Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili
olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında “ilgili ve yeterli bir yanıt”
vermemesi hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer
Başat ve diğerleri, §§ 35, 39).
ii. Genel İlkelerin Somut
Olaya Uygulanması
29. Somut olayda başvurucu, önceden mahkûm olduğu cezaların
infazının tamamlandığı tarihten itibaren 16 yıllık bir sürenin geçmiş olduğunu
gerekçe göstererek memnu hakların iadesini talep etmiştir. Bulancak Asliye Ceza
Mahkemesi; sonraki yıllarda başvurucu hakkında soruşturma ve kovuşturma
yapıldığı, bu kapsamda hayatını iyi hâlli olarak sürdürdüğü hususunda yeterli
kanaat oluşmadığı gerekçeleriyle başvuruyu reddetmiştir. İtiraz mercii de
anılan talebi somut olayla ilgisi olmayan arşiv kaydının silinmesine ilişkin
madde kapsamında değerlendirmiş ve itirazı reddetmiştir. Diğer bir ifadeyle
kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda, değerlendirme konusu derece
mahkemesinin gerekçesinin yerine başka bir gerekçe ikame edilmiş ve somut
olayla ilgisiz bir kanun hükmüne dayanılmıştır.
30. Bu durumda başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini
gerektiren ve talebinin kabul edilebilmesine neden olabilecek nitelikte olan
"hakkındaki cezaların infazının tamamlandığı tarihten itibaren 16 yıllık
bir sürenin geçmiş olduğuna" dair iddiası tartışılmamış ve
karşılanmamıştır. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak
değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
31. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa"nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
32. Başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar
verildiğinden adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer şikâyetleri hakkında
kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
33. 6216 sayılı Kanun"un "Kararlar"
kenar başlıklı 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
34. Başvurucu, manevi tazminat ve yargılamanın yenilenmesi
taleplerinde bulunmuştur.
35. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
36. Gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan
kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Giresun Ağır Ceza
Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
37. Gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılması gerektiği sonucuna varıldığından
manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
38. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Giresun
Ağır Ceza Mahkemesine (2014/485 Değişik İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Tazminata ilişkin talebin REDDİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
8/11/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.