4. Ceza Dairesi 2013/42445 E. , 2015/476 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : KYB - 2013/393767
Hakaret suçundan katılan sanıklar F.. K.. ve E.. K.."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 160 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına, aynı Kanun"un 129/3. maddesi gereğince haklarında ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin, Gediz Sulh Ceza Mahkemesinin 11/02/2008 tarihli ve 2006/320 esas, 2008/22 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20/12/2013 gün ve 393767 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Katılan sanık Zekiye Karabacak hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 29, 62. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun"un 129/3. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair Gediz Sulh Ceza Mahkemesinin 11/02/2008 tarihli ve 2006/320 esas, 2008/22 sayılı kararının Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 27/02/2012 tarihli ve 2012/7339 esas, 2012/4293 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği halde, anılan mahkemece katılan sanık Zekiye Karabacak hakkında hüküm kurulmamış olmasının, mahallinde zamanaşımı süresi içerisinde mahkemesince verilecek bir kararla giderilebilecek bir eksiklik olduğu düşünülerek yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, katılan sanıklar F.. K.. ve E.. K.."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 62, 52/2. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 160 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarından sonra aynı Kanun"un 129/3. maddesi gereğince haklarında ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin karar vermek suretiyle hükmün karıştırılmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret suçundan sanıklar F.. K.. ve E.. K.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Gediz Sulh Ceza Mahkemesinin 11/02/2008 tarihli kararıyla, adli para cezasıyla cezalandırılmalarına ve TCK’nın 129. maddesi uyarınca hakaret karşılıklı işlendiğinden ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın bu suçlar yönünden temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında aynı eylem nedeniyle hem adli para cezası hem de ceza verilmesine yer olmadığına karar verilerek hükmün karıştırıldığı gerekçesiyle kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Karşılıklı işlenen hakaret suçunda, TCK’nın 129/3. maddesi uyarınca doğrudan ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, önce ceza verilip sonra TCK’nın 129. maddesi uygulanarak hükmün karıştırılmasına dair hukuka aykırılığa ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Kanun yararına bozma kurumunda geçerli olan “istekle bağlılık kuralı” gereğince, sanıklar F.. K.. ve E.. K.. hakkında hakaret suçundan kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılan incelemede;
Türk Ceza Kanunu’nun “haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret” başlıklı 129. maddesinde, (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi hâlinde, kişiye ceza verilmez.
(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi hâlinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
5237 sayılı TCK"nın 129. maddesinde hem cezanın indirim nedenlerine hem de cezasızlık hallerine yer verilmiştir. Karşılıklı hakaret halinde olayın mahiyetine göre cezadan indirim yapılabileceği gibi ceza verilmesinden de vazgeçilebilecektir. Ancak TCK’nın 129/3. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi halinde, mahkumiyet hükmü kurulmadan, doğrudan 5271 sayılı CMK"nın 223/4. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda: Gediz Cumhuriyet Başsavcılığının 11.12.2006 tarihli iddianamesiyle, kanun yararına bozma incelemesine konu edilmeyen diğer sanıklar yanında sanıklar F.. K.. ve E.. K.. hakkında hakaret suçundan kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, Gediz Sulh Ceza Mahkemesinin 11.02.2008 tarihli kararıyla, sanıklar hakkında doğrudan adli para cezası tercih edilerek kesin nitelikte 160 Türk lirası adli para cezası verilerek, hakaret suçunun karşılıklı işlenmesi nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu suçlar yönünden temyiz edilmeyerek kesinleşen hükmün infazı sırasında, aynı eylem nedeniyle hem mahkumiyet hem de ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkemenin 11.02.2008 tarihli ilk kararı incelendiğinde, sanıklar hakkında hakaret suçundan iki ayrı hüküm kurulmadığı, ancak ilk olarak TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca adli para cezası verilip, akabinde TCK’nın 129/3. maddesi uygulanarak ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle, aynı eylem nedeniyle iki kez hüküm kurulduğu şeklinde yanılgı olduğu, mahkemenin bu sanıkla ilgili olarak kanun yararına bozma istemine konu edilmeyen diğer sanıklarla birlikte hüküm kurarken, kişi ve suç ayrımı yaparak alfebetik sıralama yöntemini kullandığı, hakaret suçuna ilişkin (F) bölümündeki (1,2,3) numaralı bentlerin aynı hükme dahil olduğu halde farklı hükümler gibi algılandığı anlaşılmıştır.
Bununla birlikte, 5237 sayılı TCK"nın 129/3. maddesi uyarınca sanıklar hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi halinde, mahkumiyet hükmü kurulmadan, doğrudan 5271 sayılı CMK"nın 223/4. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, sanıklar hakkında adli para cezası belirlendikten sonra ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçundan sanıklar F.. K.. ve E.. K.. hakkında, Gediz Sulh Ceza Mahkemesince verilen 11/02/2008 tarih ve 2006/320 esas, 2008/22 sayılı kararın, CMK"nın 309. maddesi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak üzere BOZULMASINA,
2- Kararın diğer yönlerinin olduğu gibi bırakılmasına, 08.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.